12.12.2014 - 14:34 | Son Güncellenme:
Susanne Fowler imzasıyla yayımlanan söyleşide, Bıçakçı'nın Bizans ve Osmanlı mirasını yaşatan çalışmaları üzerinde duruluyor.
Bıçakçı'nın İstanbul Kapalıçarşı'nın dışındaki atölyesinde yapılan söyleşide, Bıçakçı ve ekibinin "kubbe tarzı" Osmanlı yüzükleri üzerinde yaptıkları çalışmalardan örnekler veriliyor.
Söyleşide Bıçakçı'nın, "Kapalıçarşı'nın, Aya Sofya'nın, Sultanahmet Camisi'nin, Topkapı Sarayı'nın, Yerebatan Sarayı'nın, Çemberlitaş Hamamı'nın ve, ve, ve daha birçoklarının yanındayım" diyerek, eski İstanbul'dan birçok tarihi yerin adını saydığı vurgulanıyor.
Bıçakçı'nın, "Tüm bu anıt eserlerin arasında yaşamak, bana, katmanları bir birinin üzerine oturtan, özel bir stil oluşturmanın ilhamını verdi" sözlerini, Fowler, "Tıpkı kendi başına bir tarih olan Aya Sofya'nın, bir Bizans kilisesinin camiye dönüştürülmesi, caminin de müseye dönüştürülmesi gibi" diye yorumluyor.
Bıçakçı, "Herhangi birinin içine girmek, özellikle de Kapalıçarşı'nın sokaklarında yürümek, bana bir zaman makinesinin içinde seyahat ediyormuşum duygusu veriyor" diyor. "Yaptığım iş üzerine böyle kafa yoruyorum. Dah genç bir altın işlemecisiyken bu yolculuklardan binlerce kilometre yaptım."
Bıçakçı'nın okuldan erken ayrılıp, Kapalıçarşı'daki kuyumcu ustası bir yakının yanında çırak olarak çalışmaya başladığı ve 18 yaşında da kendi dükkanını açtığı belirtilen yazıda, 42 yaşına geldiği bu günlerde Aya Sofya yüzüğü gibi kendine özgü parçalarıyla uluslararası düzeyde tanındığına dikkat çekiliyor.
"Örneğin, altın, gümüş, pırlantalar ve minelerden oluşan bir tanesi, anıt eserin bir minyatürünü dumansı kuvars içinde yüzüyormuş gibi gösteriyor. Bir başkasında, platin ve pırlantalardan yapılmış Aya Sofya, bombeli kesimli bir kuvartz gülün içine yerleştirilmiş."
Bıçakçı, mücevherlerini takanların, onları yalnızca birer değerli aksesuar olarak görmekten çok, güçlü ifadelerle değerlerine değer katan, çoğunlukla dünyanın çeşitli bölgelerinden koleksiyonerler olduğunu söylüyor.
Söyleşi'de, Bıçakçı'yı erken keşfedenlerden birinin de, Avrupa'nın en güçlü kadınları arasında yer alan Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı olduğu vurgulanıyor.
The New York Times'ın Bıçakçı ile ilgili sorularını e-mail ile yanıtladığı belirtilen Sabancı'nın şu ifadelerine yer veriliyor: "Sevan'ı 12 yıl önce keşfettim. Koleksiyonunu, genç yetenekler hakkındaki bir televizyon programında duydum ve Kapalıçarşı'nın yanındaki atölyesinde kendisini ziyaret ettim. Osmanlı sultanlarını tutku ve coşkuyla yorumlayan yeteneğine hayran kaldım ve iki tane yüzük satın aldım; birisi Sultan Bayezid'in, diğeri Sultan Selim'in."
Söyleşide, Bıçakçı'nın çalışmalarının İstanbul ve Dubai'deki butiklerinin yanı sıra, New York'ta Barneys'de ve Londra'da Talisman Gallery'de satıldığıne da işaret edilerek, Bıçakçı'nın, "Sipariş üzerine çalışamıyorum; çünkü, üretim kapasitemizin çok düşük olması nedeniyle kendi fikirlerim üzerine yoğunlaşmaya ancak zaman bulabiliyorum" sözlerine yer veriyor.
Atölyede yılda yalnızca 500 parçalık üretim yapılabildiğini vurgulayan Bıçakçı, bu yüzüklerin fiyatlarının 20 bin dolar ile 30 bin dolar arasında olduğunu belirtiyor ve "Fiyatı önceden belirleyerek üretmiyorum. Fiyat, parça tamamlandıktan sonra hesaplanıyor" diyor.