Milliyet 75 yaşında.
31 yıldır Milliyet’te çalışmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Milliyet demek tarihle iç içe olmak demektir.
Milliyet demek tarihi objektif yazmak demektir.
Milliyet demek doğru haber ve güven demektir.
Milliyet demek araştırmak ve görülmeyenleri göstermek demektir.
Milliyet bir okuldu benim için.
Milliyet tarihin içinde yaşamaktı benim için.
Birçok tarihi olayı, siyasi gelişmeyi, ekonomik adımı yakından görmek ve sorular sorarak tarihe not düşmek için bir gazeteydi benim için.
75 yılın stajyerlik de dahil 31 yılında aralıksız Milliyet’te çalışmak ve bulunmak büyük bir onurdur benim için.
Milliyet benim için hayatımın hikâyesiydi.
Hayaldi benim için
Yıl 1990. Yer Antalya Manavgat.
‘Gazeteci olacağım’ deyince herkes bir garip bakmıştı bana.
‘Gazete mi satacaksın?’ diyen bile olmuştu.
Ailem şaşırmıştı. ‘Başka bir okul mu yazsan?’ bile dediler.
O yıllarda elimde Milliyet Gazetesi vardı.
Saklı saklı okurdum. Milliyet’te gazetecilik yapmak ise hayal ve ötesi.
1990 yılında Ankara Üniversitesi gazetecilik bölümünü kazanınca hayallerimde bir adım daha ilerlemiştim.
Cebeci kampüsünde yine elimde Milliyet.
Geçmiş tarihle ilgili aklıma takılanlar için Milliyet’in arşivlerini incelerdim.
Okulun çıkardığı Görünüm Gazetesi’nde araştırmalar ve haberler yapmaya başladım.
Ve büyük heyecan 1993 yılında Antalya Milliyet’te stajyer olarak çalışmamla başladı.
İlk haberim bu yıllarda Antalya’da çıktı: Kaleiçi satılık.
Ve Ankara günlerim 1994 yılında Milliyet Ankara bürosunda gece muhabiri olarak başladı.
Ve 1995 seçimi öncesi RP muhabirliği.
Elimde fotoğraf makinem gece gündüz çalıştım.
Siyasi muhabirlikten şuandaki köşe yazarlığı günlerime kadar.
Milliyet ve güven
32. yılıma doğru giderken, ‘Milliyet nedir?’ derseniz bana öncelikle “GÜVEN” derim.
Bunu birçok kez yaşadım gazeteciliğim boyunca.
RP, Fazilet, Saadet ve AK Parti’yi siyasi muhabir olarak yıllarca izledim.
Milliyet deyince hemen kapılar açılır. Objektif olduğunuzu bildikleri için kaynağınızla rahat konuşursunuz.
Necmettin Erbakan’ın karlı dağ başında ‘alın Milliyet’i de helikopterime. Abdullah Bey de gelsin bizimle’ dediği günleri hatırlarım.
Bu sadece siyasetçilerle de yaşanmazdı.
İş insanları, sendika yöneticileri...
Tansu Çiller’in Başbakanlığı döneminde sendikalar işçi ücretleriyle ilgili hükümetle pazarlık yapıyordu.
Dönemin TÜRK-İŞ Başkanı Bayram Meral Başbakanlık Konutu’ndan çıkıyor. Bende onu takip ediyorum.
Bayram Meral hamama gidiyor. Elimde fotoğraf makinesi ben de peşinde.
Hamamın kapısında beni görünce şaşırıyor. Kendimi tanıtıyorum.
‘Hangi gazete diyor?’ Milliyet deyince ‘gel çek o zaman’ demişti.
Ve Bayram Meral’i peştamal ile hamamın içinde çekmiştim.
Kütahya’nın tanınmış iş insanı NG Grup Kurucu Başkanı Nafi Güral.
İlk tanışmamızda ‘ben yıllardır Milliyet okurum’ demişti.
4-5 yılı bulan tanışmamızda ara ara yorum mailleri de atar.
Örnekler çok. Niye anlatıyorum bunları küçük örneklerle?
Milliyet boşu boşuna “BASINDA GÜVEN” olarak çıkmıyor.
Gelecek nesillere tarihi belgeler bırakarak yoluna devam ediyor.
NİCE 75 YILLARA...