14.08.2021 - 01:36 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr
Stockholm Çevre Enstitüsü Başkanı Mans Nilsson, CNN TÜRK'e iklim değişikliği, BM raporu ve Türkiye'de yaşanan afetlerle ilgili açıklamalarda bulundu. Büşra Arslantaş'a konuşan Nilsson önemli bilgilere verirken, dikkat çeken uyarılarda da bulundu. İşte Nilsson'ın açıklamaları...
İklim değişikliği bu hızla devam ederse böyle afetler gelecekte daha fazla görecek miyiz?
Öncelikle hepinize burada başsağlığı dilemek istiyorum. Sorunuza gelecek olursam, evet. Birleşmiş Milletler'e (BM) bağlı Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin (IPCC) yayınladığı iklim raporu çok büyük ihtimalle böyle afetlerin daha fazla görüleceğini doğruluyor. Yani daha fazla kuraklık, daha fazla sel felaketi, sıcak hava dalgaları ve su seviyesinin artması.
Bunu aslında bir kaç yıldır söylüyoruz biz. Ama bu sefer çok net bir şekilde kanıtlarla ortaya kondu. Ve burada daha fazla afet göreceğimiz, hem de daha sert bu afetleri yaşayacağımız kesinleşmiş oldu. Bunun sebebi küresel ısınma tabii ki. Ve yağıştaki değişimler ve deniz seviyesinin artmasından dolayı.
Buradaki hasarı azaltmak, önüne geçmek için aşırı hava olaylarında ne tür önlemler alabiliriz?
İklim değişikliğinden bahsederken hem adaptasyon önemli hem de hasarı azaltmak, bertaraf etmek önemli. İkisi de eşit derecede önemli. Politika konusunda hep bertaraf etmekten bahsediyoruz. Aynı zamanda çok açık ki artık adaptasyonu da konuşmamız lazım.
Nasıl adapte olacağız, riskleri nasıl azaltacağız? Çünkü bu küresel ısınma kaçınılmaz bir gerçek. Ve rapordaki kötü haber de şu: Aslında karbon salınımlarını azaltsak bile yine de küresel ısınma devam edecek. Sanayileşmeden itibaren yaklaşık 2 derece ısınacak.
Ve bu beklediğimizden 1 derece fazla. Bu da böyle afetlerin daha şiddetli olması anlamına geliyor ne yazık ki. Bu yüzden küresel ısınmaya adapte olabilmek için çok güçlü bir şekilde eyleme geçmemiz lazım. Ve sadece bertaraf etmeye odaklanmamak lazım.
Sizin de değindiğiniz raporda, yakın zamanda deniz seviyelerinin artacağından bahsediliyordu. Peki bu durum devam ederse ve sel felaketleri artarsa acaba Karadeniz'de gördüğümüz bu acı manzaraların önüne nasıl geçebileceğiz ileride?
Tabii ki birçok farklı alanda bunun için eylem alınması lazım. Mesela sel felaketi ve sulara karşı öncelikle şehirlerimizi daha iyi korumamız lazım. Binalarımızı ve evlerimizi daha güvenli bölgelere inşa etmeliyiz. Ve ara bölgelerimiz olmalı. Seli alıp yok olmayacak bölgeler yapmalıyız.
Doğanın bu suyu içine çekebileceği bir yer olmalı. Daha kuvvetli barajlara ihtiyacımız var ve orman dokularımızı, orman yönetimimizi değiştirmemiz lazım.
Örneğin; diktiğimiz ağaçlar olsun ve bitki örtüsünü nasıl temizlediğimiz olsun. Ormanın içinde belirli alanlar ayarlamak, yollar açmak ki yangınlar ilerleyemesin. Buralara da çitler yapabiliriz aynı zamanda.
Peki yakın zamanda yayınlanan BM raporu aynı zamanda iklim krizi suçlusunun bir numarasının insanlık olduğunu söyledi. Ve bu afetlerin de iklim krizinden kaynaklandığını söyledi. Sizin görüşünüz nedir?
Evet ne yazık ki durum bu. Çok daha fazla kanıt var önceki rapora kıyasla. Önceki rapor 2013'te yayınlanmıştı. Sekiz yıl sonra bir rapor daha yayınlandı. Ve bilim bu süre içinde çok yol aldı. Artık çok fazla şey biliyoruz ve güvenimiz de çok yüksek. İnsanlık sebep oluyor, sera gazı salınımlarına. Bu da küresel ısınmaya yol açıyor, aşırı hava olaylarına yol açıyor.
Bu kabus gibi bir senaryodan bir çıkış var mı? İklim değişikliğini kontrol altına alabilecek miyiz? Çok geç mi?
İklim değişikliği küresel bir sorun. Ve hareket edebilme kabiliyetimiz giderek daralıyor. Ama bunu yapabiliriz. Tabiki 1,5 santigrat derecede tutmak zor. Ama bence yaklaşık 2-2.5 derecede kontrol altına alabiliriz. Burada etkileri tabii ki görürüz. Ama en azından mücadele etme imkanı verir bize.
Bunun için enerjide kömür kullanmamamız lazım ve çok hızlı bir şekilde toplu taşımalarda elektrik kullanmamız lazım arabalarda ve diğer taşımalarda. Ayrıca topraklarımıza düzgün ağaçlar dikmeli, toprakları iyi bir şekilde yönetmeliyiz.
Ki, bu sera gazlarını emebilsin ve daha iyi bir atmosfere yol açabilsin. Eğer bunları yaparsak bu krizi kontrol altında tutabiliriz. Salgından iyileşme dönemi de bunun için bir fırsat aslında.
Şu anda öyle bir noktadayız ki, çok fazla kamu yatırımı var dünya çapında. Ve bu bütçeleri doğru bir şekilde kullanırsak, o zaman iyi bir momentum kazanırız.
Öte yandan Birleşmiş Milletler (BM) bünyesindeki Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), tüm dünyada merakla beklenen raporunu açıkladı. 66 ülkeden 234 bilim insanının 5 yıllık çalışmayla hazırladığı altıncı rapor örgütün İsviçre’nin Cenevre kentindeki merkezinde açıklandı. Tüm dünyada meteorolojik felaketler birbirini takip ederken, kasım ayında İskoçya’nın Glasgow kentinde yapılması planlanan COP26’dan üç ay önce gelen bu rapor merakla bekleniyordu.
Bilim insanlarının dönüm noktası niteliğindeki çalışmasında, insanlığın iklim üzerindeki zararlı etkisinin “gerçek” olduğu kaydedildi. “İklim Değişikliği 2021: Fizik Biliminin Temeli” başlıklı 3 bin sayfalık rapor, IPCC üyesi 195 üye ülke tarafından sanal ortamda düzenlenen oturumda onaylandı.
İkinci kısmı 2022’de yayımlanacak raporda, “iklimde gözlemlenen değişikliklerin çoğu, yüz binlerce yıl değilse de binlerce yıldır görülmedi ve örneğin devam eden deniz seviyesinin yükselmesi gibi, halihazırda etkin olan (harekete geçen) bazı değişiklikler, yüzlerce ila binlerce yıl boyunca geri döndürülemez (geri dönüşü yok)” ifadesi yer aldı.
Daha önceki IPCC raporlarında iklim değişikliğinin endüstriyel faaliyetler sonucu meydana geldiğinin ‘kuvvetle muhtemel’ olduğu dile getirilirken, bu kez kesin dile “İnsan etkilerinin; atmosferin, ozon tabakasının ve yeryüzünün ısınmasına neden olduğu ortadadır” denildi.
Karbondioksit (CO2) ve diğer sera gazlarının emisyonlarındaki güçlü ve sürekli azalmaların iklim değişikliğini sınırlayacağının altı çizilen raporda, şu ana kadar nadir görülen aşırı hava olaylarının sıklaşacağı değerlendirmesi de yapılıyor. Sıcaklık artışının 1,5 derece ile sınırlandırılması durumunda dahi bu durumun değişmeyeceğine dikkat çekilirken 50 yılda bir görülen aşırı sıcak havanın artık yılda bir görülmesinin olası olduğu vurgulanıyor.
Gelecek on yıllarda 1.5 santigrat derecelik küresel ısınma seviyesini geçme ihtimaline ilişkin yeni tahminler sunan raporda, “İklim değişikliğinde ani, hızlı ve büyük ölçekli azalmalar olmadıkça, sera gazı emisyonları, ısınmayı 1.5 santigrat derece, hatta 2 santigrat dereceye kadar sınırlaması ulaşılmaz olacaktır” ifadesi kullanıldı. İnsan faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının 1850-1900’dan bu yana yaklaşık 1.1 santigrat derece ısınmadan sorumlu olduğuna dikkat çekildi.
Raporda, en iyimser senaryo doğrultusunda dahi 2050’ye kadar Grönland’da buzulların tamamen erimiş olacağına dikkat çekiliyor. Deniz seviyesindeki yükseliş durmayacak ve deniz kenarındaki ülkelerde geçmişte yüz yılda bir görülen seller 2100’e kadar her yıl meydana gelecek. Sıcak mevsimlerin uzun, soğuk mevsimlerin ise kısa olacağı kaydedildi. 2 derece küresel ısınmada aşırı sıcaklıkların tarım ve sağlık için kritik tolerans eşiklerine daha sık ulaşacağını gösterdiği belirtildi.
Raporun sonuçlarını değerlendiren BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, fosil enerjiler için “cenaze çanları çaldığını” söyledi. Rapor için “insanlık için kırmızı kod” tanımlamasını yapan Guterres, “Dünyayı yok eden fosil yakıtların sonlandırmanın zamanı geldi” diye konuştu.
Guterres, “Şimdi güçlerimizi birleştirirsek, iklim felaketini önleyebiliriz. Fakat bugünün raporunun açıkça gösterdiği gibi, geciktirme zamanımız yok ve mazeretlere yer yok” dedi.
Dünyadaki hemen hemen tüm ülkeler, Paris İklim Anlaşması’nın hedeflerine uymayı kabul etti. Anlaşma, küresel ısınmayı 1,5 derecenin altında tutma çabalarını sürdürmeyi amaçlıyor.
BM’nin yeni raporuna göre ise, karbon salımında büyük kısıtlamalar gerçekleşmediği sürece bu hedef de bu yüzyılda tutturulamayacak. Fakat sera gazı salınımlarındaki kayda değer kısıtlamaların yükselen sıcaklıkları dengeleyebileceğine dair yeni bir umut da var. Glasgow’da 1 Kasım’da başlayacak ‘COP26’ olarak bilinen iklim zirvesi çok kritik önem taşıyor.
1 - Küresel ısınma hızlanıyor ve etkileri daha yoğun hissediliyor. Bunun sebebi ise insan.
2 - Atmosferdeki karbon emisyon yoğunluğu, 2019’da 2 milyon yıl içinde en yüksek seviyesine ulaştı.
3 - Küresel ısınmayı 1.5 derecede tutma hedefine ulaşmak artık pamuk ipliğine bağlı.
4 - Deniz düzeyi daha hızlı yükseliyor. Deniz seviyesinin yükselmesine engel olmak artık mümkün değil.
5 - Uzmanlar artık ne yapılması gerektiğine dair daha net bir plan ortaya koyabiliyor.