01.02.2021 - 18:29 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr BBC Türkçe
Güney Asya ülkesi Myanmar'daki darbe, dünya gündemine bomba gibi düştü. Uluslararası haber ajanslarının gece yarısı 01.51'de duyurduğu darbeye karşı, Türkiye'den ABD'ye, Avustralya'dan İngiltere'ye, Japonya'dan Hindistan'a dünyanın her yerinden saatler içinde peş peşe açıklamalar geldi. Ancak bir kişi vardı ki, onun hiçbir şeyden haberi yoktu.
Güney Asya ülkesi Myanmar'da geçen hafta bazı göstericilerin ellerindeki pankartlarla kendisini gösteren hareketlilik, Pazartesi gününün ilk saatlerinde bir askeri darbeye dönüştü.
Önce Myanmar lideri Aung San Suu Kyi ve iktidar partisinden diğer üst düzey isimlerin yerel saatle sabah erkenden düzenlenen operasyonla gözaltına alındığı duyuruldu.
Ardından ordu darbeyi resmen ilan etti, yönetime bir yıllığına el konulduğu açıklandı. Operasyon, sivil hükümet ile ordu arasındaki gerilimin ve askeri darbe söylentilerinin ardından geldi.
Silahlı kuvvetlere ait televizyon kanalında, iktidarın Genelkurmay Başkanı Min Aung Hlaing'e devredildiği, bir yıllık olağanüstü hal ilan edildiği duyuruldu.
Resmi televizyon, darbecilerin lideri Genelkurmay Başkanı Min Aung Hlaing'in Myanmar lideri Win Myint'le buluşmasını ve okuduğu bir bildiriyi ekrana getirdi.
Başkent Nepido (Naypyitaw) ve ülkenin en büyük kenti Yangon'da pazartesi sabahı sokaklarda askerlerin devriye gezdiği görüldü.
Myanmar'da Khing Hnin Wai isimli kadın ise, ülkede darbe olduğunun farkında olmaksızın aerobik yaptı. Facebook hesabından canlı yayın yapan kadın, arkasından askeri araçların geçtiğinin farkına varmadı.
Konvoy Myanmar Parlamentosuna doğru ilerlerken, kadın aerobik yapması dünyada günün en çok konuşulan konusu oldu. Twitter'da "Angel Marrades" isimli kullanıcı tarafından paylaşılan görüntü, kısa sürede 10 milyondan fazla kişi tarafından izlendi. Reuters ahber ajansı da şaşırtıcı olayı haberleştirerek dünyaya servis etti
Uluslararası haber ajansları, Yangon sakinlerinin paralarını çekmek için banka önlerinde kuyruğu girdiğini gösteren fotoğraflar servis ediyor.
Başkent genelinde internet ve telefon hatları kesildi, devlet televizyonunun yayını da durdu. BBC Güneydoğu Asya Muhabiri Jonathan Head, askerlerin sokaklarda konuşlandığını bildiriyor.
Reuters haber ajansı, günün ilerleyen saatlerinde Myanmar ordu birliklerinin başkent Nepido çevresinde kontrol kurduğu kontrol noktalarının fotoğraflarını geçti.
Kongreye giden yolda kurulan kontrol noktasında zırhlı araçlar ve maske takmış ellerinde ağır silahlar olan askerler göze çarpıyor.
Darbeyi destekleyen aralarında Budist rahiplerin de bulunduğu göstericiler araçlarında Myanmar bayraklarıyla Yangon sokaklarında tur attı.
Aung San Suu Kyi'nin partisi Ulusal Demokrasi Birliği (NLD), geçtiğimiz Kasım ayında hükümet kurmak için parlamentoda yeterli çoğunluğu sağlamıştı.
Ancak ana muhalefet Birlik İçin Dayanışma ve Kalkınma Partisi'ni (USDP) destekleyen Myanmar ordusu, seçimlerin hileli olduğunu savunarak hükümetin parlamentoyu toplamasının ertelenmesini istemişti.
Myanmar parlamentosunun 'seçimde hile' tartışmalarının gölgesinde bugün açılması bekleniyordu. Geçen hafta üst düzey bir ordu sözcüsü, 'hile' iddialarının araştırılmaması halinde darbe olabileceğini söylemişti.
Cumartesi günü ise, Myanmar ordusu askeri darbe söylentilerinin yayılması üzerine 'anayasaya bağlı kalacakları' taahhüdünde bulunmuştu.
Darbenin duyulmasıyla Myanmar genelinde kısa süre bir sessizlik oldu, ardından Aung San Suu Kyi'nin iktidar partisi NLD halka sokaklara dökülüp darbeye karşı çıkma çağrısında bulundu.
NLD'nin Facebook sayfasında yayınlanan çağrıda, ordunun anayasayı ve halkın iradesini yok saydığı belirtilerek halktan askeri diktatörlüğe dönülmesine izin vermemesi istendi.
BBC Güney Asya muhabiri Jonathan Head, 'Myanmar vahim bir yolda' başlığını kullandığı analizine "Böylece resmileşti. 1962'den bu yana ilk kez sivil bir hükümete darbe yapıldı" cümlesiyle başladı:
"Kasım ayındaki seçimlerde ordunun desteklediği muhalefet partisi USDP yetersiz bir performans gösterdi, oysa iktidardaki NLD ise 2015'ten bile iyi bir sonuç aldı.
Bu darbenin zamanlamasını kolayca açıklayabiliriz. Bu hafta parlamento seçimden bu yana ilk kez açılacaktı. Şimdilik askeri harekat pervasız görünüyor ve Myanmar'ı vahim bir yola sokuyor."
Darbe beklendiği gibi dünyada ilk haber oldu, ABD'den Türkiye'ye, Yeni Zelanda'dan Japonya'ya, Birleşmiş Milletler'den Hindistan'a arka arkaya açıklamalar geldi.
Darbeye en sert tepkiyi gösteren ülkelerden biri olan ABD'de, Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, Myanmar ordusundan gözaltına alınan siyasetçilerin serbest bırakılmasını istedi.
Blinken, "Tüm hükümet yetkililerinin serbest bırakılmasını ve Myanmar halkının 8 Kasım'daki demokratik seçimlerde ortaya çıkan iradesine saygı gösterilmesini istiyoruz. Ordu acilen söz konusu eylemlerini geri almalıdır" dedi.
Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki yaptığı açıklamada, Myanmar'da ordunun yönetime el koymasıyla ilgili olarak ABD'nin durumu yakından izlediğini bildirdi. Sözcü Psaki, "ABD son yapılan seçimlerin sonuçlarını değiştirme ya da Myanmar'ın demokratik geçişine engel olma girişimlerine karşıdır ve bu yönde atılan adımlar geri döndürülmezse sorumlulara karşı harekete geçecektir" ifadelerini kullandı.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres de Myanmar'daki askeri müdahaleyi ve siyasi liderlerin gözaltına alınmasını kınadı, yönetimin orduya geçmesinden derin endişe duyduğunu aktardı.
Reuters haber ajansı, Çin'in darbeyi sessizlikle karşıladığını bildiriyor. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Wang Wenbin, günlük basın brifinginde darbeyi kınamadı ve "Myanmar'da olanları not ettik, süreci daha çok anlamaya çalışıyoruz" demekle yetindi.
Türkiye de darbeye sert şekilde tepki gösterdi. Myanmar'da yönetime el konulmasını derin endişe ile karşıladığını belirten Dışişleri Bakanlığı, "Şiddetle kınıyoruz. Türkiye her türlü darbeye ve askeri müdahaleye karşıdır" açıklamasını yapıp ekledi:
"Gözaltına alındığı bildirilen tüm seçilmiş liderlerin, siyasi şahsiyetlerin ve sivillerin derhal serbest bırakılmalarını bekliyoruz... Bu vahim gelişmenin Myanmar’da ağır şartlar altında yaşayan Rohinga Müslümanlarının durumunu daha da kötüleştirmemesini temenni ediyoruz."
Avrupa Birliği (AB) de darbeyi kınayıp gözaltındaki siyasetçilerin serbet bırakılmasını talep etti. AB Konseyi Başkanı Charles Michel, "Seçimlerin sonucuna saygı gösterme ve demokratik süreç, yeniden tesis edilmelidir" dedi.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de darbeyi şiddetle kınadı: "Seçim sonuçlarına ve anayasaya saygı gösterilmeli. Myanmar halkı demokrasi istiyor. AB, onların yanındadır."
İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Twitter hesabından sivil liderlerin serbest bırakılması çağrısında bulundu, "Myanmar'daki darbeyi ve Aung San Suu Çii'nin de yer aldığı sivillere yönelik hukuksuz gözaltıları kınıyorum" mesajını paylaştı.
Hindistan Dışişleri Bakanlığı Myanmar'daki gelişmeleri büyük kaygıyla izlediklerini belirterek, demokratik bir yetki geçişini desteklediklerini kaydetti.
Avustralya Dışişleri Bakanlığı da Myanmar ordusuna 'yasalara saygı duyma' çağrısı yaptı ve ihtilafların yasal zeminde çözülmesi gerektiğini belirtti.
Japonya'dan yapılan resmi açıklamada darbeye tepki gösterildi, "Japonya, sorunun demokrasi çerçevesinde ve diyalog yoluyla barışçıl şekilde ilgili taraflarca çözülmesinin önemli olduğuna inanıyor" denildi.
Japonya'nın başkenti Tokyo'da gösteri düzenleyen Myanmarlılar ise, ellerindeki pankartlarla darbe yapan orduyu protesto etti.
Göstericiler Genelkurmay Başkanı Min Aung Hlaing'in fotoğraflarını çiğnerken, söz konusu karelerin üzerinde 'Diktatör, seni asla affetmeyeceğiz' gibi ifadeler vardı.
Yeni Zelanda Dışişleri Bakanı Nanaia Mahuta ise, ülkesinin derin endişe duyduğunu dile getiren yazılı açıklamasında "Bir seçim yapıldı ve halkın demokratik iradesine saygı duyulmalı. Myanmar'ın demokratik kurumlarına ve hukukun üstünlüğüne desteğimizi teyit ediyoruz" dedi.
Endonezya Dışişleri Bakanlığı, Twitter hesabından "Endonezya, tüm tarafları söz konusu durumu daha da kötüleştirmemek ve mevcut zorluklara çözüm bulmak adına kendilerini kontrol etme ve diyalog kurmaya çağırıyor" mesajını paylaştı.
ABD Başkanı Joe Biden, Myanmar'daki askeri darbenin ardından, bu ülkeye demokratik geçiş sürecinde kaldırılan yaptırımların tekrar geri getirilebileceği sinyalini verdi.
Biden, "ABD, demokrasi sürecine dayanarak son yıllarda Myanmar'a uygulanan yaptırımları kaldırmıştı. Bu sürecin tersine dönmesi, bizim yaptırım kanunları ve yetkilerimizi tekrar gözden geçirmemizi ve ardından gerekli eylemi almamızı gerektirecektir." ifadelerine yer verdi.
İngiltere Dışişleri Bakanlığı, Myanmar'da yapılan darbenin ardından Myanmar büyükelçisini çağırdı. Bakanlıktan yapılan açıklamada, "Bugün Myanmar Büyükelçisi Kyaw Zwar Minn, Dışişleri, Milletler Topluluğu ve Kalkınma Ofisi'ne çağrıldı.
Asya Bakanı Nigel Adams, askeri darbeyi ve Aung San Suu Kyi de dahil olmak üzere sivillerin hukuka aykırı olarak gözaltına alınmasını kınadı. Bakan Adams, tüm gözaltına alınanların güvenliğine dair güvence istedi ve derhal serbest bırakılmalarını talep etti.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, Myanmar'da ordunun yönetime el koymasının ardından gözaltına alınan Devlet Başkanı Win Myint, Devlet Konseyi Başkanı ve Dışişleri Bakanı Aung San Suu Çii ve sivillerin derhal serbest bırakılması çağrısı yaptı.
Son yıllarda özellikle Rohingyalı Müslümanlara yönelik katliamlarla dünya çapında büyük eleştiri alan Nobel ödüllü Myanmar lideri Aung San Suu Kyi'nin siyasi serüveni şöyle:
"Myanmar'ın bağımsızlık mücadelesine liderlik eden General Aung San'ın kızı olan Aung San Suu Kyi, henüz 2 yaşındayken babasını suikast sonucu kaybetti.
Suu Kyi on yıllar boyunca Myanmar'ı yöneten askeri güçlerin otoriter yönetimini eleştiren bir 'insan hakları aktivisti' olarak tanındı.
1991 yılında ev hapsinde bulunduğu sırada Nobel Barış Ödülü'ne layık görüldü. 1989 ile 2010 arasında yaklaşık 15 yıl boyunca tutuklu kaldı. 2015 yılının Kasım ayında, lideri olduğu NLD ile Myanmar'ın 25 yıl sonraki ilk serbest seçimini kazandı.
Ancak Myanmar anayasası, çocukları başka ülkelerin vatandaşları olması nedeniyle Suu Kyi'nin başkan olmasına engel oldu. Bugün 75 yaşında olan Suu Kyi, ülkenin fiili lideri konumunda.
Myanmar'da Arakan eyaletinde yaşayan Müslümanlara yapılan 'soykırım' ise Suu Kyi ve yönetimini uluslararası alanda en çok zorlayan başlıklardan birisi haline geldi.
Her ne kadar Myanmar ordusu üzerinde herhangi bir gücü olmadığı bilinse de, Müslümanlara yönelik düzenlenen operasyonların 1991 yılında Nobel Barış Ödülü'ne layık görülen Suu Kyi'nin de prestijini olumsuz etkiliyor. Birleşmiş Milletler (BM), Suu Kyi'yi 'suç ortağı' olarak tanımlıyor.
Myanmar'da 2017 yılında bir karakola düzenlenen saldırının ardından ordu ağırlıklı olarak Müslümanların yaşadığı bölgelerde operasyonlar düzenlemişti. 2018 yılında İnsan hakları kuruluşu Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) Aung San Suu Kyi'ye verdiği Vicdan Elçisi Ödülü'nü geri çektiklerini açıkladı.
Af Örgütü, Myanmar Ordusu'nun Arakanlı Müslümanlara 'açıkça zulmettiğini', Suu Kyi'nin ise ülkesinde yaşananlara sessiz kalarak önceden savunduğu değerlere 'ihanet ettiğini' karara gerekçe gösterdi."