22.06.2020 - 00:05 | Son Güncellenme:
Sizin de eski bir beyaz yakalığı olduğunuzu biliyorum. Şimdilerde karavanınız ile daha sakin bir hayat yaşıyorsunuz. Biraz kendinizden bahseder misiniz?
Didem Arı: 33 yaşındayım 12 yıl özel sektörde çalıştıktan sonra kendi işimizi kurduk ve son 8 senemizi geçirdiğimiz THY kabin amirliği görevinden istifa ettik.
10 yıllık evliyiz Thy’nin temel eğitiminde tanışıp evlendik. 2,5 yaşında bir oğlumuz var bir de oğlumuz Uzay’dan 1 ay küçük bir köpeğimiz var.
Uzay 3 aylıkken ailemize katılmıştı Roket yani 4kişilik kamp ve karavan hayatını seven bir aileyiz.
Murat Arı: 34 yaşındayım şu an Beylikdüzü ve Bahçeşehir’de Ayı ve Wolf isimli mekanlarım var onları işletiyorum.
Bu ay içerisinde de Obsesif isimli yeni bir performans mekanı kurduk onun tadilatını yaptırıyoruz, kaliteli gurupları ağırlayacağız.
Ben çocukluğumdan beri kamp yapıyordum eşimi de kandırmayı başardığımdan beri beraber kamp yapıyoruz. 6-7 yıldır çadır kampı yapıyorduk son 1,5 senedir de karavan sahibiyiz, karavanımızla doğa ve şehir seyahatleri yapıyoruz.
Kendi işimizi yaptığımız için seyahatlere çok daha rahat vakit ayırabiliyoruz.
Hepimizin hayalini yaşıyorsunuz şu an. İşten istifa edip yeni bir hayata başlamaya nasıl karar verdiniz?
Aslında asıl dönüm noktamız şu; sürekli bir şeylere yetişme telaşında olup geleceği düşünüp gelecek için yaşadığımızı fark ettik.
Fakat insan anda kalabildiğinde çok daha mutlu oluyor. Kendimize vakit ayırmadığımızı aslında çalıştığımız iş için yaşadığımızı fark ettik, bazen 15 gün görüşemediğimiz olurdu ve bunu sevmiyorduk. Çoğu kurumsal çalışanın olduğu gibi bizim de kendi işimizi kurup kurumsal hayattan ayrılma hayalimiz vardı. Yıllarca bunun için uğraştık ve şansında etkisiyle hayalimiz gerçeğe dönüştü . İnşallah darısı tüm isteyenlerin başına.
Aslında doğayla iç içe olmaya yabancı değilsiniz. Karavan öncesinde çadır kampları da yapıyordunuz. Sonra ne oldu da karavana geçmeye karar verdiniz ?
Yıllarca çadır kampı yaptık hatta bazen çadır sırtımızda gezdiğimiz olurdu, Likya yürüyüşü de bunlardan biri. Hatta Uzay’a hamileyken bile Türkiye ve yurt dışında kamplara gidiyorduk .
Uzay 7 aylıkken ilk kampını yaptı. 6-7 kere çadır tecrübesi oldu. Bunlardan birinde 9 aylıkken ilk defa ateşlendi ve doktor uzakta ve biz doğadayız.
Çadırı toplayıp gitmek imkansız, arabayla gitsek rahatı bozulacak gibi kaygılarla o geceyi geçirdik. Ateşi kontrol altına aldık ve sabah toplanıp gittik. O an keşke karavanımız olsa dedik ve galiba o dönüm noktası oldu. Çocuklu bir aile için karavan inanılmaz konforlu özellikle yıllarca çadır yapmış insanlar daha iyi anlar bizi.
Karavan hayatı kimine göre tam bir işkence iken kimine göre de eşsiz bir tutku. Bazılarımız konfor alanlarımızdan çıkıp bir anda kendimizi, senede 1 kez yaptığımız aile piknikleri dışında temas etmediğimiz doğa ile başbaşa buluyoruz. Özümüze, doğaya dönmek hepimiz için bir ihtiyaç ama şehir hayatından sonra ne gibi zorlukları var sizce?
Didem: Ben ilk dediğiniz işkence kısmındaydım aslında çocukken yaptığımız bir çadır tatili bana tam da böyle hissettirmişti. Hava çok sıcaktı çadır küçücük sinekler oluyordu ,çadırlar birbirlerine çok yakındı ve dolayısıyla güzel anılarım yoktu o tatille ilgili.
Murat: Ben de aksine doğada olmayı seven tam bir doğa insanıyım eşimi 7-8 yıl önce ilk çadır kampımızı yapmaya ikna ettiğimden beri benden çok doğayı ve kamp hayatını seviyor sanırım bu hayatı sevmek biraz da güzel anılarla orada yaşadığınız hisle ilgili.
Ama dediğiniz gibi kamp ve doğa hayatının arası yok, ya çok seversin ya nefret edersin.
Karavanda zorluklar çok çok az gerçekten ama çadır hayatında kamp alanları dışında konakladığınızda ayı ya da domuzla karşılaşabiliyorsunuz bizim bir kampımızda domuz ziyaretimize gelmişti :)
İnsanlar kısa tatillerinde bile çocukla seyahat etme konusunda zaman zaman sıkıntılar yaşayabiliyor. Siz bir de bunu karavanla yapıyorsunuz. İlk başlarda ne gibi zorluklar yaşadınız? Şimdi neler yapıyorsunuz?
Uzay’la seyahat etmeye 3 aylıkken başladık doğuştan gezgin. Hep bu hayatın içinde olduğu için çokta yabancılık çekmedi açıkçası.
Önemli olan her şeyi bir düzene oturtmak aslında. Uzay’ın uyku saati ve yemek saati hep aynı bu yüzden keyfi yerinde genellikle, uzun turlarımızda Uzay’ın akşam uykusunda yol almayı tercih ediyoruz onun için çok daha konforlu oluyor.
Aslında kamp aileler için çok avantajlı. Otel tatili yaptığınızda çocuğunuz uyuduğunda bir kişinin odaya gitmesi gerekecek ama kampta böyle değil siz kapıda doğanın keyfini çıkarırken çocuğunuz ev konforunda kendi yatağında uyuyor oluyor. Bence asıl lüks kesinlikle bu.
Yaşadığımız bazı zorluklara gelirsek eski karavanımızda - 10 derecede bir kamp yaptığımızda ısıtma sistemimiz arızalanmış ve su depomuz donmuştu .
Gece boyu üşümemek için yorganın altında bütün aile sarılıp uyumuştuk.
Uzay maalesef yemekle pek arası olan bir çocuk değil. Şekersiz kek, mücver favorisi. Eski karavanımızda fırınımız yoktu ve Uzay’dan dolayı bu bir ihtiyaçtı.
Kendimize özel bu “Arı” karavanı Spasa karavana yaptırttığımızda Alplerde bile donmayan depolar ve uygun bir ısıtma sistemi yaptırdık. Yeni karavanımızda fırında olduğu için artık çok daha rahatız.
Karavan hayatına Uzay nasıl bakıyor? Doğada büyüyen çocuklar etraflarına ve kendilerine karşı daha duyarlı büyüyorlar. Farkındalıkları da artıyor. Bu konu hakkında siz ne düşünüyorsunuz?
Kesinlikle dediğiniz gibi çok daha duyarlı büyüyorlar. Uzay’la sabahları Roket’i gezdirmeye çıkardığımızda çiçekleri kokluyor, ağaçlara günaydın diyor karınca ya da salyangoz gördüğünde onlarla konuşuyor.
Bu inanılmaz mutluluk verici, dünyada sadece bizim değil başka canlılarında olduğunu ve bizim kadar yaşam hakları olduğunu bilerek büyüyor.
Karavan hayatı sürprizlerle dolu. Uzay uyurken gece başka bir yere gittiysek sabah şaşkınlıkla dışarıya bakıyor ve yeni bir yer keşfetmeye başlıyoruz, bu yüzden çocuklar bence kamp ve karavan hayatını çok seviyor.
Karavan tatiline çıkmadan önce nasıl hazırlıklar yapıyorsunuz?
Gideceğimiz rotayı oluşturduğumuzda çok detaylı olmasa da ön bilgilerine bakıyoruz. Yurtdışına çıkıyorsak gideceğimiz ülkeler için Roket’e test yaptırmak gerekiyorsa onları yaptırıyoruz.
Temiz suyumuzu doldurup, yiyecek alışverişimizi yapıp yollara düşüyoruz. Biz daha spontane kamp yapan bir aile olduğumuz için konaklayacağımız yere oraya ulaştığımızda bakıyoruz.
Son gittiğiniz yer neresiydi? Sizi orada en çok ne etkiledi?
Biz en son 40 gün süren bir yurt dışı rotası yaptık Dolomiti- Innsburck - Salzburg- Hallstat-Munih-Schwangau-Zurih- Colmar-Strasbourg-Milano-Venedik-Slovenya-Belgrad rotasıydı.
Biz en çok Dolomiti Alpi Di Suis’den etkilendik. Karlar altındaydı ve sezon açılmadığı için doğa ile baş başaydık, gerçekten doğası çok güzel.
Oraya ulaşana kadar 2-3 kere kara saplanıp yolda kalsak bile en çok oradan etkilendik sanırım insan zor olanı seviyor:))
Tamamen karavanda yaşama gibi bir planınız var mı?
Şu an halihazırda devam eden işletmelerimiz olduğu için zor ama ilerde inşallah öyle bir hayalimiz var bizim de emeklilik hayalimiz bu diyelim.
Bir sonraki seyahatiniz nereye olacak?
Aslında her sene gittiğimiz Pamporova’ya snowboard yapmaya gitmeyi planlıyorduk bu sefer karavanla olacaktı.
Karavanımızla kayak tatili yapacaktık ama son dönemdeki Corona sebebiyle yurtdışına çıkmama kararı aldık.
Şu sıra boşluk bulduğumuzda Kastro gibi 2günlük gidebileceğimiz yerleri tercih ediyoruz.
İnşallah baharda Karadeniz turu yapmayı planlıyoruz.
Şu durumlar düzeldiğinde de İtalya’da Amalfi kıyılarından başlayan spontane bir gezi yapmak istiyoruz.
gonca.kocabas@milliyet.com.tr