22.04.2025 - 08:33 | Son Güncellenme:
DIŞ HABERLER SERVİSİ
Almanya'daki Leibniz Gıda Sistemleri Biyolojisi Enstitüsü'nde görev yapan bilim insanları, acı tadın gizemlerini aydınlatabilecek önemli bir keşfe imza attı.
ACININ KAYNAĞI BİR MANTAR: AMAROPOSTIA STIPTICA
Araştırmacıların ilgisini çeken organizma, Amaropostia stiptica adlı raf mantarı türü oldu. Kuzey Yarımküre’nin sert ormanlarında, yapraklı ve iğne yapraklı ağaçların üzerinde yetişen bu mantar, beyazımsı, pütürlü yüzeyiyle dikkat çekiyor. Ancak onu asıl özel yapan, içerdiği üç yeni kimyasal bileşik.
Bu maddelerin, insan dilindeki acı tat reseptörlerine olan etkisi incelendi.
Bu üç bileşikten biri olan oligoporin D, oldukça düşük miktarlarda bile acı tadı tetikleyebiliyor.
BİR GRAMI 106 KÜVET SUYU ACILAŞTIRIYOR
Oligoporin D öyle güçlü ki, sadece 63 mikrogram/litre (yani milyonda 0.063 gram) seviyesinde bile acı tat reseptörlerini uyarabiliyor. Bunu daha somut anlatmak gerekirse, bir gramı 106 adet dolu küvette bile hissedilebilecek kadar güçlü!
Leibniz Gıda Sistemleri Biyolojisi Enstitüsü’nden biyolog Maik Behrens, “Farklı acı bileşen türleri ve bunların etkilediği reseptörler hakkında ne kadar çok veriye ulaşırsak, bu maddelerin vücuttaki etkilerini o kadar iyi öngörebiliriz” diyor.
SADECE AĞIZDA HİSSEDİLMİYOR
Araştırmanın çarpıcı yönlerinden biri de şu: Acı tat reseptörleri yalnızca dilimizde değil, mide, bağırsak, akciğer, kalp ve hatta bazı kan hücrelerinde de bulunuyor. Üstelik bu organlar tat almadığı halde, bu reseptörler burada aktif olarak çalışıyor.
Bu durum, bilim insanlarını acı tat reseptörlerinin sindirim, bağışıklık ve hormon salımı gibi daha geniş fizyolojik işlevleri olabileceği yönünde düşünmeye yönlendiriyor.
ZARARSIZ OLABİLİR
Acı tat genellikle tehlikeyi işaret eder, ancak bu her zaman doğru değildir. Örneğin ölümcül bir mantar türü olan ölüm şapkası (Amanita phalloides), zehirli olmasına rağmen neredeyse tatsızdır. Buna karşılık, Amaropostia stiptica’daki bileşikler oldukça acı olmasına rağmen toksik olmayabilir.
Bu farkındalık, gıda endüstrisinden sağlık araştırmalarına kadar pek çok alanda kullanılabilecek yeni stratejiler geliştirilmesini sağlayabilir.