Bireysel ya da takım sporlarında ter döken çocuklarımızın psikolojik dayanıklılıklarını nasıl geliştirebiliriz? Fiziksel ya da psikolojik zorlanmalarda hemen pes etmemeleri, motivasyonlarını korumaları için neler yapabiliriz?
Spor yapan çocukların gelişiminde aile tutumunun çok önemli olduğuna işaret eden Yazar ve Mentor Prof. Dr. Turgay Biçer sürekli eleştiri ve başka sporcularla kıyaslanmanın çocukları spordan soğuttuğunu söylüyor: “Anne, baba gizli antrenör veya mentor oluyor. Rol çatışması yaşanıyor. Anne veya baba kalamıyorlar. Zaman zaman çocuklarını cezalandırmak için spordan alabiliyorlar.”
Geçmiş döneme kıyasla günümüzde 8-14 yaş arası çoğu çocuğun bilgisayar oyunlarına rağbet ettiğini, bunun da spor başarısını etkilediğini dile getiren Biçer, “Çocukların çoğu spordan zevk almıyor ve sanal âlemde daha fazla eğlence ve sosyalleşme buluyorlar. Hareketsizlik daha yaygın, kötü beslenme, abur cubur yeme ve disiplinden uzak olma daha yaygın. Daha içe dönük bir tutum içindeler, sosyalleşmeler, çok yavaş veya hemen hemen yok gibi” sözleriyle tehlikeye dikkati çekiyor.
Ergenlik dönemindeki çocukların düzensiz bir başarı eğilimi gösterebildiklerini söyleyen Biçer, “Burada herkese düşen sabırlı olmak, genci anlamaya özen göstermek. Buradaki gelgitlerden dolayı sporcunun performansından çok onların gelişimlerine olumlu geri bildirim vermek, hataları fazla görmemek, bazı durumların geçici olduğunu paylaşmak ve onlarla gönülden iletişim kurmak çok önemlidir. Çocuğun kişiliği ve öğrenme isteği başarısından önce gelmeli ve her durumda çocuklar desteklenmeli. Özellikle genç sporcular gelişimlerinin önündeki tuzakları anne babalarından çok antrenör veya mentorları ile çözmeleri daha kolaydır; antrenörler de ailelerle uyumlu olmalı” önerisinde bulunuyor.
Tutarlılık ve denge önemli
Spor psikoloğu Büşra Arığ ise ergenliğin spor başarısına etkisinin kişiden kişiye farklılıklar gösterebileceğine işaret ederek, görüşlerini şöyle aktarıyor: “Özgüvenin gelişmesi ve mücadeleci bir kimlik kazanılması açısından, ebeveynlerin zorluklar karşısında destekleyici bir duruş sergilemesi büyük önem taşır. Kazanma ve kaybetmenin sıkça deneyimlendiği bir spor ortamında, ebeveynlerin koşulsuz kabul sunması ve çocuklarına değerli olduklarını hissettirmesi, onların psikolojik ihtiyaçlarının sağlıklı bir şekilde karşılanmasına katkı sağlar. Sporcu, kendi duygularını düzenleyebilmek için genellikle duygusal açıdan stabil kalabilen bir ötekine ihtiyaç duyar. Bu nedenle ebeveynin tutarlı ve dengeli bir yaklaşım sergilemesi, yalnızca çocuğun değil, kendisinin de gelişmesine katkıda bulunur.”
Zaman zaman ebeveynlerin fazlasıyla yönlendirici davranarak, çocuklarının antrenman ve müsabaka süreçlerine, hatta antrenör kararlarına müdahale edebildiklerini vurgulayan Büşra Arığ, “Bu durum, çocuğun kendi sürecine dair kontrol hissini zayıflatırken, bağımsızlık duygusunun gelişimini de engelleyebiliyor. Müsabaka öncesinde motivasyon vermek amacıyla kazanmaya odaklı cümleler kurmak ya da müsabakanın hemen ardından, sporcu sonucu duygusal olarak içselleştirememişken yapılan eleştiriler, özgüven gelişimine zarar verebilir. Ebeveynin, çocuğuyla kendini bir bütün olarak görmesi ve onun başarısıyla kendi değerini ölçmesi, çocuk üzerinde büyük bir baskı yaratıyor. Ebeveynin başarıya dair beklentisi, çocuğun kendi isteğinin önüne geçtiğinde, spor artık çocuk için bir tutkudan çok, ebeveynlerinin hayallerini gerçekleştirme mücadelesine dönüşebilir” diyor.
Çabaya ve gelişime vurgu
Arığ, çocuklarda duygusal dayanıklılığı geliştirmek için izlenmesi gereken yolu şu sözlerle anlatıyor: “Çabaya ve gelişime vurgu yapmak, içsel motivasyonu güçlendirir. Hataların doğal bir öğrenme süreci olduğu hatırlatılmalı ancak ebeveynler sürekli eğitici bir rolde olduklarında, çocuklar bunu baskı olarak algılayabilir. Bu nedenle, ebeveynin öğretici olmaktan çok, sürece eşlik eden bir destekçi olması önemlidir. Sakin ve destekleyici bir ebeveyn modeli, çocuklara duygularını düzenleyebilecekleri güvenli bir alan sunar. Geçmiş başarıları hatırlatarak özgüvenlerini desteklemek, zorluklarla karşılaştıklarında olumlu yönlerini vurgulamak ve potansiyellerini onlara hatırlatmak, toparlanma süreçlerini hızlandırır. Ancak çocuklardan başarısızlığı tolere etmelerini beklerken, yetişkinler olarak bizler bunu ne ölçüde başarabiliyoruz? Öncelikle bu soruya bakmak önemli. Ebeveynler, kendi duygularına gerçekçi bir şekilde döndüklerinde, durumu daha objektif değerlendirebilir ve böylece çocuklarına daha sağlıklı bir şekilde eşlik edebilirler.”
Sporcu çocukların en zorlandığı durumlar:
Kazanma baskısı
Ailelerin kendi sevdiği sporlara göre çocuğu yönlendirmeleri
Daha başlangıçta çocukların eğlenmesi, öğrenmesini vurgulanmak yerine kısa zamanda yetişkin sporcu gibi görülüp beklentilerin artması
Başka sporcularla kıyaslanma
Antrenörlerin başarılı çocuklara daha önem verirken, gelişmesi biraz yavaş olan sporcu adaylarına ilgisiz kalabilmeleri
Spor yapılan mekânlara uzaklık ve yeterince tesisin veya imkânın olmaması
Altyapılardaki antrenör dışında uzmanların eksikliği, (mentor, beslenme uzmanı, kondisyoner vs.)