‘Çocuğuma günde kaç saat tablet verebilirim?’ gibi sorulara indirgenemeyecek kadar çok katmanlı bir konuyu güncel bilimsel çalışmaların izinde ele alan Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk kitabıyla anne babalara dijital dünya ile sınavında rehberlik ediyor
Dijital medya araçlarıyla her geçen gün daha küçük yaşlarda tanışan çocuklarımızın telefon, tabletle ilişkisini nasıl düzenleyebiliriz? Baş döndüren teknoloji karşısında çocuklarına doğru model olmak ebeveynlerin en çok zorlandığı konuların başında geliyor. Geçtiğimiz günlerde ABD Senatosu, Çocukların Çevrimiçi Güvenliği Yasası’nı (KOSA) ve Çocukların ve Gençlerin Çevrimiçi Gizliliğini Koruma Yasası’nı (COPPA 2.0) kabul etti. Tasarı, Temsilciler Meclisi’nden geçerse yasalaşacak. Yasa tasarısı, sosyal medya platformlarının reşit olmayanların verilerini koruma, bağımlılık yapıcı özellikleri devre dışı bırakma ve algoritmik önerilerden vazgeçme seçenekleri sunmasını gerektiriyor. Dijital
Masalların çocuk gelişimindeki yeri ve masal seçerken dikkat etmemiz gerekenleri Prof. Dr. Necdet Neydim ile konuştuk
Son yıllarda masallara bakış ve verilen önem oldukça farklılaştı. Hem yetişkinler hem çocuklar için masal anlatıcılığı eğitimleri popüler hâle geldi. Masal geceleri düzenleniyor, sesli masal kitapları yayınlanıyor, klasik masallar yeniden yazılıyor. Pek çok ünlü isim, çocuklara masallar okuyor. BBC televizyonu, ünlü isimlere CBeebies Bedtime Story yayınlarında masal okutuyor. Tom Hardy, Tom Hiddlestone, Rose Ayling-Ellis, Dolly Parton gibi isimlerin yer aldığı programda son olarak Billie Eilish, Oliver Jeffers’ın “This Moose Belongs To Me” isimli kitabını okudu. Biz de buradan hareket ederek, masalların çocuk gelişimindeki yeri ve masal seçerken dikkat etmemiz gerekenleri Prof. Dr. Necdet Neydim ile konuştuk.
Dinlemenin ve okumanın farkı
Masal anlatmak ve okumak arasındaki fark nedir? Masal okuyan herkes anlatabilir mi?
Masal anlatıcılığı feodal kültürün (sözlü kültür) bir
Bebekler büyürken sakin ve sağlıklı atlatılması gereken önemli gelişim adımları var. Bezi bırakma ve tuvalet alışkanlığı edinme de bu kritik geçişlerden biri. Psikolog Nazlı Aysu Şen, bize bunun yollarını anlatıyor
Memeden ayrılma, yürümeye başlama, konuşma, bezi bırakma, yuvaya başlama hayatımızdaki önemli geçiş anları. Aceleye getirilmeden, bilinçle ve sağlıklı bir şekilde aşılması gereken bu geçiş dönemlerine her çocuğun hazır oluşu farklı olabiliyor. Pek çok çocuğun bezle vedalaşması uzun sürebiliyor. Bu süreç sağlıklı yönetilmezse daha da uzuyor ve yetişkinlikte farklı psikolojik sorunlara sebep olabiliyor. Bu konuda yazılan kitaplardan “Cırt Cırt’lı Tuvalet Eğitimi”nin yazarı psikolog Nazlı Aysu Şen’e sağlıklı tuvalet alışkanlığı kazandırmak için dikkat çeken noktaları sorduk.
“Hangi aşamalar takip edilmeli?”
1- İlk aşamada çocuğun motivasyonunun gelişmesi için tuvalette kullanılacak materyalin çocukla birlikte seçilmesi önemlidir. Tuvalet eğitimine başlamadan önce çocuğu
Son dönemlerde hemen her alanda başarılı çocukların isimleri öne çıkıyor. Bunların arasında en çok konuşulan isim ise İspanya Millî Takımı oyuncusu 17 yaşındaki Lamine Yamal oldu. Çocuk yaşta profesyonel yaşam ve ardından gelen yüksek başarının çocukların gelişimi üzerindeki etkilerini uzmanlara sorduk.
Hemen her gün farklı alanlarda şampiyonluklar, madalyalar kazanan, başarıları ve yetenekleriyle bizi kendilerine hayran bırakan genç isimler görüyoruz. Buna son örnek İspanya Millî Takımı’nı şampiyonluğa ulaştıran ve finalden bir gün önce 17 yaşına basan oyuncusu Lamine Yamal oldu. Real Madrid’li futbolcumuz Arda Güler de 17 yaşındayken Fenerbahçe’de oynamaya başlamıştı. 13 yaşındaki millî satranç sporcumuz Yağız Kaan Erdoğmuş, dünyanın en genç büyükustası unvanına sahip oldu. Sarp Şarlı, 11 yaşında rüzgâr sörfünde Dünya 3.’lüğünü elde etti. Olimpiyatlarda ve farklı spor dallarında da 18 yaş altı isimler öne çıkıyor. Ülkemizde ve dünyada
Türkiye satranç alanında uluslararası başarılara imza atan genç sporcularla adından söz ettiriyor. 20 Temmuz Dünya Satranç Günü öncesinde başarılı sporcularımızın aileleriyle yaşadıkları deneyimi konuştuk
Dünyanın en genç büyükustası unvanına sahip 13 yaşındaki milli satranç sporcumuz Yağız Kaan Erdoğmuş’un, geçtiğimiz günlerde tarihin en iyisi unvanlı Magnus Carlsen’i online düzenlenen maçta 41.2 saniyede mat etmesi çok dikkat çekti ve basında yer aldı. Özellikle pandemi sırasında satranç sporuna ilgi arttı. Satranç günümüzün parlayan branşı. Şüphesiz her spor gibi satrançta da aile desteği çok önemli. Çok sayıda sporcumuzun Türkiye’de ve yurt dışında çok iyi okullarda başarı bursuyla okuduğunu anlatan Türkiye Satranç Federasyonu Başkanı Gülkız Tulay’dan satranç sınıflarından “Sokakta Satranç Var” etkinliklerine “Gören Eller” projesinden işitme engelli bireyler için hazırlanan eğitim videolarına
Anne babalar “Odana git oku, 20 sayfa okumadan tablet yok” dediklerinde okumak ödüle sahip olmak için bir araç haline geliyor. Zorlayarak kitap okutmak uzun vadede işe yaramıyor. Peki nasıl bir yol izlemeliyiz?
Kitap okumanın, başta beyin gelişimi ve duygusal gelişim için faydalarını biliyoruz. Kitap okuyan çocuklar, hayal güçleri zengin, yaratıcı ve iletişimde daha başarılı bireyler oluyor. Ancak günümüzde çocukları ekranların başından kaldırıp kitap okutmak bir mücadeleye dönüştü. Onları sıkmadan, zorlamadan, kitap sevgisi aşılayabiliriz. Çocuklarla birlikte interaktif/diyaloğa dayalı kitap okuma atölyeleri yapan Özge Lokmanhekim’e önerilerini sordum.
Çocukları ekranlardan uzak tutmaya çalışıyoruz. Ama çocuklar kitap okumakta çok zorlanıyor. Neden bu kadar direniyorlar?
Ekran her zaman okumaktan daha kolay, çünkü izlerken herhangi bir çaba sarf etmelerine gerek yok. Kitap okurken cümleleri takip etmek, okuduğunu anlamadıysa tekrar okumak, bilmediği kelime varsa araştırmak ve en
Toplu taşıma araçlarında kulaklıksız dinlenen videolar, yüksek sesle telefonda konuşmalar, başkasının sırasını almalar, ‘Teşekkürler’, ‘kolay gelsin’ gibi basit nezaket cümlelerini giderek daha az duymamız... Yediden yetmişe, adabımuaşeret (görgü ve nezaket) kurallarını unuttuk mu?
Ne yazık ki her geçen gün, toplumsal nezaket ve görgü kurallarından uzaklaşıyoruz. Yetişkinlerde durum böyle olunca, gençler ve çocuklar da nezaket ve görgü kurallarını bilmeden büyüyor. Nazik olanın zayıf/aciz görüldüğü, güç gösterisinin alkışlandığı günümüzde bazı şeyler nasıl değişir? 30 yıla yakın süredir Marka ve Halkla İlişkiler İletişim Danışmanı ve Etiket Koçu olarak nezaket ve görgü kurallarının kurumsal iletişimde etkisini buna sahip olan bireylerin 100 adım daha önde, iletişimi güçlü ve daha başarılı olabildiklerini gören Sibel Savacı ile bu konuda neler yapılabileceğini konuştuk.
- Nezaket, başkalarına saygı, empati gibi toplumsal yaşamın olmazsa olmazları konusunda
Sokak köpeklerinin uyutulması tartışılırken, iki yıldır süren ‘Kanser hastalarında terapi köpeği destekli radyoterapi programı’ ön sonuçları köpeklerin, hastaların anksiyete ve depresyonunu iyileştirdiği ve tedaviye katkı sağladığını ortaya koydu. Buradan yola çıkan uzmanlar sokak köpeklerinin terapi köpeği olması fikrini bakanlığa sundu.
İki yıl önce kanser hastalarına yönelik ‘terapi köpeği desteği’ projesinin İstanbul’da iki hastanede pilot olarak uygulanmaya başladığı haberini vermiştik. Aradan geçen iki senenin ardından Türkiye’de bir ilk olan ‘Kanser hastalarında terapi köpeği destekli radyoterapi programı’nın ön sonuçları belli oldu. Çalışma sonucunda köpeklerin, hastaların; anksiyete, depresyon ve kaygısını azalttığı bilimsel olarak kanıtlandı. Sağlık Bakanlığı’na sunulan sonuçlar olumlu bulununca, sokak köpeklerinin rehabilite edilerek, kamu kurumlarında ve özel sektörde terapi köpeği olarak kullanılması fikri doğdu. Sokak köpekleri için yeni bir yaşam mümkün mü?