Rusya lideri Vladimir Putin, Ukrayna’yı işgale başlarken 21 Şubat 2022’de yaptığı Ulusa Sesleniş konuşmasında tarihte olup bitenlerden yola çıkarak, hatta tarihi çarpıtarak saldırgan tavrına haklı gerekçeler ortaya koymaya çalışmıştı. Hem de oldukça sert ve tehditkâr bir dille, tüm dünyaya meydan okuyarak. Sonrasında da Ukrayna’nın topraklarını koruma kararlılığı ve azmi karşısında Rus ordusunun duvara toslama durumu malum. Dolayısıyla, Rusya’nın 9 Mayıs’taki Zafer Günü konuşmasında ise farklı bir Putin görüntüsü ve söylem dozajı söz konusuydu. Konuşma genellikle Rusya’yı, Rus halkını konsolide etmek üzerine kurguluydu. Putin “Bizim topraklarımızı korumak için önleyici taarruz yaptık. Biz buna mecburduk” diyerek hem işgali “haklı savaş” çerçevesine oturtmaya hem de verdikleri ağır kayıpların, zayiatın mantalitesini anlatmaya çalıştı halkına. Yine başta ABD ve NATO olmak üzere dışarıya dönük mesajlar da vardı ama ondan ziyade iç kamuoyuna verdiği ikna amaçlı mesajlar daha ön plandaydı. Yani gerilimi tırmandırmaktan özellikle kaçınmıştı. Hem içerik hem de üslup dozajı anlamında. Bu bağlamda o günkü tartışmalar da “Putin’in yaptığı taktik mi yoksa süngüsü düştüğü için mi böyle konuştu, davrandı?” noktasına odaklıydı. Görüşler de daha çok “Süngüsü düştü” şıkkından yanaydı. Buna bağlı olarak da barış ve masada çözüm olasılığının arttığı konuşuluyordu. Ancak son gelişmelere bakıldığında ise o gün hafife alınan “taktik” şıkkının doğruluğu tescillenmiş durumda. Çünkü Putin şimdi de egemen bir ülkeye saldırısını ve topraklarını işgali oldubitti referandum ve ilhak oyunlarıyla bir “savunma savaşı”na çevirdi. İşgal ettiği yerler için Ukrayna’ya “Buralar Rus toprağı, almak istersen, denersen doğrudan Rus toprağına saldırmış olursun” diyor. Hatta “Böyle bir durumda nükleer silahlar da dâhil olmak üzere her türlü misillemeyi yaparım” diye dünyaya bile posta koydu. Hemen arkasından da Putin’in blöf yapmadığına yönelik, yani çılgınlık olasılığını pekiştirici açıklamalar geldi. ABD’nin buna yanıtı da “Herhangi bir nükleer silah kullanımının Rusya için feci sonuçları olur. Aklından bile geçirme” oldu. Evet, reel akıl, mantık da olmaz diyor ama Putin’in karakteri ve yaptırımlarla köşeye sıkışmışlığı dikkate alındığında, kimse, kesin olarak yapmaz da diyemiyor. Hele de Rusya’nın nükleer santrali bombalaması gibi bir çılgınlık örneği yaşanmışken. Açıkçası, artık topyekûn savaş, hatta NATO ülkelerine yayılma riskinin de olduğu kritik bir süreçteyiz. Ukrayna’ya yapılan silah desteği ve yardımlar nedeniyle daha başka ülkelerin de Rusya’nın hedefinde olduğunu belirten eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı Em. Korg. İsmail Hakkı Pekin anlatıyor:
“Stratejik olarak savaşı Rusya’nın kazanacağına dönük bir tereddüt yok. Ama Rusya, Ukrayna’ya verilen özellikle büyük çaplı silahların taktik anlamda kendilerine savaşı kaybettirebileceğini gördüğü anda farklı ülkelere farklı hamleler yapabilir. Silahın menşeine, geldiği ülkeye göre çılgınlık söz konusu olabilir. Özellikle de gözdağı vermek anlamında. Mesela, Rusya yeni yapmış olduğu nükleer füzeyi içinde nükleer başlık yok ama füze nükleer sistemle gidiyor, dünyada birkaç tur attırıp, ondan sonra Ortadoğu’da veya başka bir yerde patlatabilir. Eğer bunu yaparsa benim elimde böyle bir silah var, dünyanın her yerine ulaşabilirim, herhangi bir yerdeki hedefi vururum diye ABD dahil herkesi tehdit eder. Blöf olmadığını söylerken bu deniliyor aslında. Üzerinde nükleer başlığı olmayan nükleer füzeyle test yani. Böyle bir şey de yapabilir.”
ABD bunu seyretmekle yetinir mi?
“Burada kritik olan, ABD buna ne cevap verir? İnsanlar şundan korkuyorlar; nükleer savaşı ya da nükleer silahı, füzeyi test etmeyin, ederseniz felaket olur diyorlar. Mesela Rusya attı, ABD de dedi ki bu bana doğru geliyor, bastı düğmeye kıtalar arası füzesini, atmaya başladı. Yani bir anlık test felaket. Şu anda caydırıcılık falan yok, herkes nükleer silah kullanabilirim, şunu yapabilirim diyor. Böyle olduğu zamanda çok ülkede nükleer silah var, caydırıcılık da ortadan kalktığı için ister istemez ortaya savaş ihtimali çıkıyor. Sen bunu yaparsan bende şunu yaparım diye. Dolayısıyla, böyle bir test sonuçta dünya çapında bir nükleer felakete varabilir. Korkuları da budur aslında. Şu anda Rusya stratejik olarak bir oyun oynuyor. Şimdi de ABD’nin hamlesini bekliyor. ABD hangi konuda hamle yapabilir? Bir tek şunu söyledi Biden, ‘Bunu ikide bir gündeme getirmeyin, kullanırsanız çok fena olur’ diye.”
Özetle, dememiz o ki, köşeye sıkıştı ya da diz çökmedi, nasıl yorumlarsanız yorumlayın, Putin’in ele geçirmiş olduğu alanı kaybetmeme anlamında her yolu, çılgınlığı deneme olasılığı yüksek. Buna nükleer restin teste dönüşmesiyle Rus ruleti de dâhil.