ABD ve İsrail’in baskıları, tehditlerine rağmen Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin oybirliğiyle aldığı yakalama emri uyarınca İsrail Başbakanı Netanyahu ile eski Savunma Bakanı Gallant artık resmen “aranan” kişiler... Normalde Netanyahu Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya ya da AB üyelerinden herhangi birine veya UCM’ye taraf 124 ülkeden birine gittiğinde yaka paça tutuklanıp, doğrudan Lahey’deki UCM’ye paketlenmesi gerekiyor bu kararla. Hatta o ülkelerden birinin hava sahasını kullandığında uçağının indirilmesi ve aynı işleme tabi tutulması da şart koşuluyor. Bugüne kadarda bu ülkeler arasında UCM’nin kararlarını uygulamayan yok diye biliniyor. Nitekim Almanya daha UCM Başsavcısı’nın yakalama talebi gündeme geldiği mayıs ayında mahkemenin Netanyahu hakkında tutuklama kararı vermesi durumunda hükme uyacaklarını açıkladı. Hollanda, İtalya, İspanya, İsviçre başta birçok ülkede kararın çıkmasının hemen ardından Netanyahu’nun topraklarına girdiği anda tutuklanacağını duyurdu. Ama UCM’ye taraf ülkelerin hepsinde aynı kararlılık olup olmadığını henüz net değil, hatta uygulayacağım, uygularım diyenler ya da öyle görünen ülkelerden bazılarının politik nedenlerle hafiften yan çizmeleri de olasılık dahilinde...
***
İsrail’in hamisi, daha doğrusu suç ortağı ABD’nin tavrı, duruşu ise malum. Daha bu ihtimalin çıktığı mayıs ayında çok büyük tepki verdi.. Cumhuriyetçiler, Demokratlar, Kogre, Beyaz Saray UCM’yi topa tutarak mahkeme üyeleri ve başsavcıyı aleni bir şekilde hedefe koydular... Hatta bir senatörün “İsrail’e dokunan yanar, herkese yaptırım uygulanır “ diye hem mahkeme üyeleri hem savcıyı hem de ailelerini tehdit eden aşağılık bir mektubu ortaya çıktı… Şimdi kararla birlikte de aynı kepazelik, tehditkar tavır yine başta Beyaz Saray ve Pentagon olmak üzere ABD kongre üyelerince daha da azgınlaşmış halde devam ediyor. Mesela ABD’nin seçilmiş başkanı Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak atayacağını açıkladığı, Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi üyesi Mike Waltz, sosyal medya hesabından “UCM’nin güvenilirliği yoktur. İsrail, halkını ve sınırlarını soykırımcı teröristlere karşı yasal olarak savunmuştur. Ocak ayında UCM ve Birleşmiş Milletler’in antisemitik ön yargılarına karşı güçlü bir yanıt bekleyebilirsiniz” ifadesini kullandı. Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham da X sosyal medya hesabından mahkemeyi “tehlikeli bir şaka” olarak niteledi ve “ABD Senatosunun harekete geçip bu sorumsuz kurumu cezalandırmasının zamanı geldi” yorumunu yaptı. Demokrat Partili Temsilciler Meclisi üyesi Kathy Manning de X hesabından, “Bu karar, UCM’nin Hamas teröristlerine karşı kendini savunma hakkına sahip olan demokratik müttefikimiz İsrail’i izole etmek ve zayıflatmak için yaptığı açık ve net bir adalet suistimalidir. ABD, İsrail’in yanında durmalı ve bu çirkin ve zararlı karara karşı koymalıdır” dedi...
Yani soykırım ve savaş suçları zaten vicdanlarda tescillenen katil Netanyahu’yu kongrede konuşturan ve hiç utanmadan defalarca ayakta alkışlayan ABD cephesinde hiçbir değişiklik yok, aynı kararlılıkla bir katile arka çıkıyor, suç ortaklığına devam ediyorlar...
***
Bunlarda kararın ne kadar önemli ve anlamlı olduğunu fazlasıyla gösteriyor zaten… Çünkü sorun dünyada belli bir güce sahip olan, küresel güç ABD ve AB tarafından desteklenen hastalıklı bir ideolojinin, kafanın yargılanması, tutuklanmasına UCM’nin cesaret edip edemeyeceği konusuydu... Dolayısıyla bu karar hala bir hukukun var olduğunu gösteren emare açısından dünyaya umut oldu en azından... Dünya halkları vicdanında kalemi çoktan kırılan katilin UCM hakimlerinin huzuruna çıkıp hesap verme sorumluluğu da eğer Netanyahu ülkesinden ayrılırsa gittiği yerde, ülkede paketlenmesiyle ilgili bir durum artık. Bakalım bu konuda aynı cesareti hangi ülke gösterecek, lafa geldi mi hak, hukuk diye atıp tutan AB ülkeleri devlet olmanın gereğini yapacaklar mı? Katili kim paketleyecek ve bu umudu pekiştirecek?..