Ergenekon davası 2008 yılında tutuklamalarla başladı, 12 yıl devam etti, yüzlerce, binlerce gözaltı, tutuklama, duruşma yapıldı. Mahkeme 2019 yılı 1 Temmuz günü Ergenekon diye bir örgüt bulunmadığına karar verdi ve 235 sanığın tümünün beraatine karar verdi.
Geriye trajik anılar kaldı...
İlhan Selçuk’un gece yarısı yataktan kaldırılıp tutuklanışı... Türkan Saylan hocamızın evinin suçlular gibi aranışı... Toprağı kazınca şıp diye bulunan bombalar... Sahte kanıtlar... Yalancı tanıklar... Hapiste ölenler... Sakat kalanlar... Oğlu haksız yere tutuklandığı için kahrından ölen yaşlı insanlar... İntihar edenler. Yıllarca vatan haini muamelesi gören masumlar...
Bu davanın bir kumpas senaryosu olduğunu yargı 12 yıl sonra anladı!
Bu süreçte nice hayatlar çalındı, nice masum insan ömür boyu acıya mahkûm edildi.
Ve bütün bunlar için devlet “pardon” bile demedi.
Bu ülkede yurtsever insanlara kurulan tuzaklardan sadece biriydi Son olması dilenirdi, ama son olmadı...
Ergenekon mağdurlarından yazar Mustafa Balbay ile konuştum. 4 yıl 277 gün tutuklu kalan Balbay’ın açtığı davada mahkeme 400 bin lira tazminat ödenmesine hükmetmiş. Ancak devlet parayı ödememiş. Ödemiyormuş. Hiç garip görünmedi.
Ülkede ara sıra “Geciken adalet adalet değildir” gibi vecizeler dile getirilir. Hepsi hikâyedir. Adalet çoğu zaman gecikir ve masum insanlara yönelik cezaya dönüşür. Yukarıda yazılan bunun hikayesidir.
NB
Kısa adı NB Kadıköy Hastanesi olan “Doktor Nazif Bağrıaçık Hastanesi” 1955 yılında Türk Diyabet Cemiyeti ile Türk Diyabet Vakfı tarafından kurulmuştu. Kâr amacı gütmeyen, topluma sağlık hizmeti sunma misyonu ile kurulmuş bir sağlık merkeziydi. Ülkemizde Diyabet ve Obezite tedavisinde modern tıbbın yerleşmesi için büyük çaba harcamış olan Prof. Nazif Bağrıaçık’ın misyonunu sürdürüyordu. Butik bir hastaneydi ama her türlü ameliyat yapılabiliyor, içinde çeşitli dallarda 39’u aşkın doktor çalışıyordu.
Dün haber aldık. Hastane 15 Temmuz’da kapanıyormuş.
Çok yazık. Sağlık alanından diyabet üzerinde uzmanlaşmış bir kuruluşun eksilecek olması çok üzücü...Geçenlerde de yine butik ama çok yararlı olan Avusturya Hastanesi kapandı. Bu küçük kuruluşlar büyük bir görev ifa ediyordu. Gereğinde devletçe desteklenmelilerdi. Ancak anlaşılıyor ki böyle bir destek sağlanmıyor.
Tekelleşen piyasa küçükleri yiyip bitiriyor.
KABOĞLU
İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu’na Paris’te Fransa Baro Başkanları Birliği tarafından onursal üyelik veriliyor. Kaboğlu, törende yaptığı konuşmada diyor ki:
“Paris’te 164 Fransız barosunun çatı örgütü Baro Başkanları Birliğinin Genel Kurulundaki bu alkışlar, yalnızca “onursal üye” seçilmem nedeniyle değil... Hukukun üstünlüğünü savunma ve insan haklarını koruma mücadelesi veren tüm Türkiyeli avukatlara gönderilen bir selam!” ifadelerini kullandı.
Fransa Barosu değil... Fransız Barosu... Fransız avukatlar... Türk avukatlar değil... Türkiyeli avukatlar...
Fransa’da kişi ve kurumlar etnik kökenlerine bakılmaksızın “Fransız” dır. Türkiye’de ise pasaport ve kimliklerinde Türk yazılmasına rağmen Türk yoktur! Türkiyeli vardır! Çünkü PKK yanlısı Kürt milliyetçiler Türk sözüne alerji duymakta, onları memnun etmek gerekmektedir.
Çok yaşa Kaboğlu...
ÇELİŞİK
Tartışma konusu olan LeMan Dergisinin karikatürü konusunda CHP’den zıt sesler çıktı.
Genel Başkan Özgür Özel, LeMan olayında kışkırtmaya dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, sosyal medya hesabında karikatürü “peygamberlere yapılan hadsizlik” olarak değerlendirdi.
CHP Elâzığ Milletvekili Gürsel Erol, TBMM’de “Karikatürü şiddetle kınıyorum.” dedi. Cemal Enginyurt protestolara katıldı.
CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, laik Cumhuriyet ilkelerine sahip düzgün bir tutum sergiledi.
Basit bir karikatür karşısında birbirine zıt demeçler veren CHP’liler yarın iktidarda çetin sorunlar karşısında nasıl birlik olacak, nasıl ortak tavır alacaklar?
O yüzden yıllardır partinin bütün üyelerce benimsenen bir ideolojisi ve programı olması gerektiğini yazıp duruyoruz. Ortak değerler çevresinde bütünleşmeyen bir parti kendini ve ülkeyi yönetmekte çok zorlanır. Bunun farkında olmalılar.