Yeni yılın ilk günlerinde en çok konuşulanlar arasında yine 6’lı masanın Cumhurbaşkanı adayı, EYT ile ilgili yasal düzenlemenin yürürlüğe girmesine ilişkin gelişmelerin yanı sıra Türkiye-Rusya-Suriye arasında gerçekleşen Moskova buluşmasının yansımaları, olacak kuşkusuz. Hem eski yılın son günlerinde Suriye ile 11 yıl sonra gerçekleşen ilk resmi temasın yeni yıldaki olası adımları hem de Moskova formülü nedeniyle denklem dışı kalan, dolayısıyla da kimyası bozulan Washington’un tavrı açısından. Malum biri toprak bütünlüğüne yönelik çözüm odaklı, diğeri daha da parçalanmış bir Suriye istiyor. Yani ABD’nin derdi, niyeti Suriye’nin kurumsal devlet yapısının ayrışması. Çünkü ayrıştıkça çatışan çatıştıkça birbirini tüketen bir Suriye ABD için oradaki varlığını, gücünü pekiştirecek bir zemin oluşturuyor. Onun için de Türkiye’nin rejimle muhalifleri birleştirip özgürlükçü bir anayasa temelinde demokratik bir Suriye devleti oluşturulmasına dönük çabalarından hoşnut değil. Zira bu Fırat’ın batısında oluşturulacak ortak güçle de Fırat’ın doğusundaki emperyalist gücün destek ve güdümündeki terör örgütü PKK/YPG/PYD’nin Suriye’den defedilmesi, ABD için de bölgede yolun sonu demek. Nitekim ABD Dışişleri Bakanlığı daha ilk anda Moskova buluşmasından duyduğu rahatsızlığı çok net ortaya koydu zaten. Hem de yine yalan, dolan, özellikle de demokrasi havarisi yutturmacasıyla. Hal böyle olunca da ABD’den her türlü kirli tezgâh, kumpas, provokasyon beklenebilir. Neler mi? İstihbarat örgütleri vasıtasıyla Türkiye’nin bulunduğu yerlerde Suriye topraklarında Türkiye’yi sıkıştıracak faaliyetlerde bulunabilir. Türkiye’deki sığınmacılar arasında bir huzursuzluk çıkartabilir. Suriye Milli Ordusu konusunda sizi “Esad’a teslim edecekler’ gibi tahrik provokasyonlar yapabilir. Ya da 3,5 milyon muhalifin bulunduğu İdlib’de. Ki konuştuğum istihbaratçı ve üst düzey askerler de bu gibi faaliyetlerin başladığı konusunda hemfikir. Mesela diyorlar ki:
“ABD’nin Suriye’de kendine angaje ettiği bazı askeri ve siyasi isimler üzerinden rejime baskı başladı. Yine Akdeniz Platformu var. ABD’nin arkasında Mısır’ın da lideri olduğu Akdeniz ülkeleri arasındaki birliktelik. Orada da ABD Mısır üzerinden Suriye’ye ‘seni birlikten attırırız, ambargo uygulatırız’ diye baskı yaptırıyor. Bunlar siyasi yönden ABD’nin denemeleri. Sahada da ABD’nin fişeklemesiyle Suriye’nin her yerinde güneyinde, kuzeyinde Türkiye ile başlatılan adımlara karşı provokatif faaliyetler devrede. Özellikle de muhalifleri hedef alan. İdlib bölgesinde de ABD ilişkili olduğu radikal örgütler vasıtasıyla rejime, Rusya’ya ya da bizim birimlerimize karşı sabotaj eylemleri yaptırabilir.”
Yani ABD İdlib’i tetikleme alçaklığında da bulunabilir. Oradaki durum da malum… 3,5 milyon insan yaşıyor, bunun 1,5 milyonu da Hatay’ın Reyhanlı ilçesinin hemen karşısında bulunan Atme kampında...Yine Türkiye sınırına yakın derme çatma kamplardakilerle bu nüfus toplamda 2 milyonu aşıyor. Türkiye’de o insanların barınması yemesi içmesi için varını yoğunu ortaya koymuş durumda. Burada her türlü düzeni sağlamak için gereken önleyici tedbirleri veya aktif pozisyonu, tavrı aldı, alıyor. Dahası bir de Suriye’nin geneli için geçerli olan açlık ve kötü koşullar nedeniyle Suriye topraklarındaki Türkiye’nin kontrolünde olan güvenli bölgelere geliş de söz konusu...Kısacası Türkiye’nin desteği, yardımı olmasa oradaki milyonlarca insan aç ve açıktalar. Aksi bir durum ise göç baskısı demek. Dolayısıyla ABD kaynaklı olası manipülasyonlara ya da “Washington mayınlarına” karşı Rusya ve Suriye’nin de hazırlıklı, duyarlı olması, gaza gelmemesi, masada konuştuklarının arkasında durması, daha doğrusu samimi olmaları şart.
Bu anlamda da kritik ve umut veren nokta ise şu:
Belirli zeminde bir anlaşmaya varılmış ki savunma bakanları, istihbarat başkanları bir araya geldi, dışişleri bakanlarının da bu ay içinde bir araya gelmesi bekleniyor. Açıkçası ülke güvenliği, terörle mücadele, Suriyeli sığınmacıların geri dönüşleri bağlamında önümüzde kritik bir süreç var ve 11 yıl doğrudan hiçbir temasın olmamış olması bu dönemde birçok açıdan farklı konularda ciddi sınavlar, samimiyet testleri yaşanacağını gösteriyor. Ama şu çok önemli pozitif bir şekilde girildi 2023’e, olması gereken bu diyalog başladı. Çünkü Suriye denklemi, bu düğüm eğer çözülecekse bu yıl ya da daha sonra Ankara ve Şam arasında atılacak adımlar en etkili faktör olacaktır. Tabii kalıcı barış konusunda istekli tüm muhatapların Türkiye gibi net, kararlı ve samimi olması kaydıyla…