Siyasette tartışmaların odağında hep 6’lı masa ve özellikle cumhurbaşkanı adaylığına işaret edeceği isim var. Normal, çünkü; 6 muhalefet partisinin yuvarlak bir masa etrafında toplanarak birliktelik ortaya koymaları sıra dışı, küçümsenecek bir olay değil. Üstelik bu 6 partinin dünya görüşleri ve parti programları arasında ciddi farklılıklar varken hiç değil. Onun için de CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu “aday mısınız” diye sorulduğunda hep 6’lı masayı işaret ediyor ve “aday belirleme yetkisi masada” diyor. Ama yaptığı aday tarifleriyle de kendisini işaret ediyor gibi... 6’lı masanın şu ana kadarki havası ise malum. İYİ Parti lideri Akşener, doğrudan desteklemedi, sadece “hakkıdır” tarzında bir açıklamayla yetindi. Dahası partisinden “Kemal Bey kişi olarak iyi, hoş, çok değerli bir adam ama onunla kazanamayız” mealinden farklı sesler de geliyor. Şu an yekten ”desteklerim” diyen masadaki tek isim DP Genel Başkanı Gültekin Uysal. Masanın diğer ayakları ise rezervli... Hatta bunun özellikle milletvekilliği pazarlığı konusunda en kritik koz olarak kullanıldığı konuşuluyor.
Bu durumda yapılan yorumlarda daha çok “Kılıçdaroğlu kendi adaylığı konusunda masayı ikna edemedi” ya da “Etti, eder ama masanın dengesini zorlamamak adına nezaket icabı böyle konuşuyor” şeklinde... Yani Kılıçdaroğlu masanın denge sorununa ve güç birliği, voltran durumuna özel bir hassasiyet gösteriyor. Dolayısıyla 6’lı masayla ilgili ne zaman “ayaklarda sıkıntı var, masa sallanıyor veya dağılıyor mu” gibisinden iddialar ortaya atılsa ilk tepki Kılıçdaroğlu’ndan geliyor ve şöyle diyor:
“Zaman zaman, ‘Masa dağıldı, şöyle oldu, böyle oldu, kavga oldu’ diyebilirler. Bunların hiçbirisine inanmayın...”
Yani günün popüler tanımlamasıyla “sıkıntı yok” durumu.
Tabii bu arada Kılıçdaroğlu’nun 6’lı masayla ilgili bu ince ve özel hassasiyetini siyasi taktik olarak yorumlayanlar da oluyor. Onlar da şöyle diyorlar:
“Kılıçdaroğlu’nun sürekli 6’lı masayı işaret etmesinin nedeni aslında parti tabanına veya genel tabana ‘Cumhurbaşkanı adayı kim olsun’ sorusunu yöneltirseniz daha farklı bir isim de baskın çıkabilir. Nitekim çıkıyor da... İYİ Parti seçmenleri de Akşener’in olmasını isteyebilirler. Ama bu tabanlardan ayırarak durumu masadaki 6 kişi karar verecek denildiğinde ince hesaplar malum. Yani bunu daha kolay müzakerelerle çözümlenebilir boyuta getirmiş oluyor. Yoksa taban daha realist, sokağın dinamiklerine duyarsız değil. Dolayısıyla yukarıdakiler kendi aralarında siyasetin centilmenliğini de kullanıyorlar. Kılıçdaroğlu’nun en büyük beklentisi ve adaylığıyla ilgili olabilirliğine inandığı şey siyasetteki centilmenlik. Bu da masada liderlerde var. Ama onların centilmenliğiyle siyasetin gerçekliği ne kadar örtüşüyor, o tartışılır. Centilmenlik bir tarafa genel başkanlar kendi partilerindeki bırak tabanlarını diğer mesai arkadaşlarına sorsalar, onlarla bir anket yapsalar bile o masadan genel başkan düzeyinde bir adayın çıkması mümkün olmaz.”
Bunlar Kılıçdaroğlu açısından adaylık yolunda yeşil ışık sinyalleri. Ama bunun bir de kırmızı ışık olasılığı da var. Bu bağlamda da yorumlar şunlar:
“Muhalefet sürekli ‘iktidar seçim tarihini açıklasın biz de adayımızı’ diyor ya, varsayalım Cumhurbaşkanı 2 ay sonra sandığa gidiyoruz dese muhalefet hemen adayını açıklayabilir mi? Hayır. ‘Hemen toplanır ve ve adayımızı ilan etmek için üç gün sonra tekrar bir araya geleceğiz’ der. Çünkü 6’lı masadaki partilerden ama ikisi ya da üçü veya tamamı Kılıçdaroğlu’nun adaylığına doğrudan evet yerine, ‘partimize soralım’ diyeceklerdir. Ondan sonra da durum ‘biz 81 il başkanımız ve ilçe başkanlarımızla da istişare ettik siz değil şu isim çıktı’ noktasına gelecektir.”
Özetle çok bilinmeyenli 6’lı masa denkleminde çözüm zamana endeksli falan değil. Doğrudan Kılıçdaroğlu’nun masadan istediği desteği almak için ne vereceğiyle alakalı bir durum. Malum Cumhurbaşkanlığı koltuğu dışında daha başka koltuklar ve milletvekilliği cazibesi de pik yapmış durumda. O nedenle de hesaplar, beklentiler ve pazarlıklar epey hararetli ve uçuk... Mesela ittifaklar arasındaki güç dengesinde artı bir hesabıyla “Sadece oy oranıma bakma, benim etkim çok daha fazla” diyerek Meclis’te grup kuracak sayıda milletvekili talep edenler var. Dahası güç iddiasında çıtayı yüksek tutan DEVA, Gelecek ve Saadet Partisi Genel Başkanları’nın bile CHP listelerinden aday olmaya zorlanmaları gibi bir durum da söz konusu. Ya da onların milletvekili adayı olmayıp, 6’lı masa ortak adayının Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanması durumunda daha başka görev üstlenmeleri gibi senaryolar da... Yani Kılıçdaroğlu’nun adaylık yolundaki sarı ışığın yeşil mi yoksa kırmızıya mı dönüşeceği masadaki görünen ya da görünmeyen paydaşların beklentilerinin ne kadar karşılandığıyla bağlantılı...