İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu hakkındaki karar 6’lı masanın cumhurbaşkanlığı adaylığı konusundaki tartışmalarda hafiften makas değişikliğine neden oldu. Karar öncesinde öngörüler büyük ölçüde CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun adaylığına giden süreç anlamında daha belirgin gibiydi. Ama bu kararla birlikte estirilen, hissettirilmeye çalışan mağduriyet havası ve İYİ Parti lideri Akşener’in ortaya koyduğu İmamoğlu’na yönelik adaylık konusundaki net tavır 6’lı masada tekrar İmamoğlu’nu Kılıçdaroğlu’yla en önemli olası adaylardan biri olduğu noktasına taşıdı... Malum 6’lı masanın adaylık muhabbetinde İmamoğlu’nun şansı “gezileriyle” bağlantılı yaşanan gelişmeler nedeniyle epey bir törpülenmiş, Mansur Yavaş’ın adı daha çok konuşulur olmuştu. Hem de Kılıçdaroğlu’nun defalarca “belediye başkanları görevine devam edecek” şeklindeki açıklamalarıyla hem İmamoğlu’nun hem de Yavaş’ın adaylıklarına sıcak bakmadığını çok net ortaya koymasına rağmen. Dolayısıyla ortaya çıkan bu yeni duruma Akşener CHP’nin muhtemel adaylarından birine el koymak suretiyle Kılıçdaroğlu’nu devre dışı bırakma planlarını hayata geçirdi, yani Kılıçdaroğlu’na resmen darbe yaptı da denilebilir… Çünkü artık isimleri konuşulan diğer potansiyel adayların büyük ölçüde tartışma dışında kaldığı ve masada iki isme odaklanılacağı kesin gibi bir görüntü var. Birisi Akşener’in adayı İmamoğlu, diğeri Kılıçdaroğlu’nun adayı kendisi... 6’lı masanın lokomotifi CHP ve oy oranı açısından ikinci konumdaki İYİ Parti’nin adayları netleşmiş gibi yani... Tabii bu çoklu aday seçeneği değil 6’lı masada konuşulacak, tartışılacak üzerinde uzlaşılacak isimler anlamında... Bunun da CHP, özellikle de cumhurbaşkanlığı adaylığı konusundaki kararlılığını defalarca dillendiren, hissettiren Kılıçdaroğlu açısından ne kadar sıkıntılı bir pozisyon olduğu da açık. Dahası 6’lı masanın dengesini zorlama olasılığı söz konusu. Çünkü Akşener’in İmamoğlu hamlesinden sonra CHP kurmaylarından gelen tepkiler, yorumlar “Türkiye’nin ihtiyacına uygun aday Kemal Kılıçdaroğlu”, “6’lı masanın cumhurbaşkanı adayı nerelerde yazıldığı belli olmayan siyaset mühendisliği senaryolarıyla hiçbir zaman belirlenmeyecektir. Kural, usul bellidir” şeklinde. Yani CHP Genel Merkezi adaylık konusunda hala durduğu yerde... Kılıçdaroğlu da yargı kararını eleştirirken “Ekrem başkanın haksızlığa uğraması, aslında 16 milyon insanın hakkının gasp edilmesi anlamına gelir.16 milyon seni kucaklıyor,16 milyon insana gülümsemeyle hizmet et” sözleriyle İmamoğlu’nun adaylığına yaktığı kırmızı ışığı bir kez daha deklare etti zaten. Hal böyle olunca 6’lı masanın ocak ayında yapacağı ve artık adayın konuşulacağı söylenen toplantıya dönük olasılıklar ve bu bağlamdaki tartışmalar da pik yapmış durumda. Kılıçdaroğlu’nun şansı yükseldi diyen kadar tam tersi İmamoğlu’nun öne geçtiğini savunanlar da var. Elbette bu kararın onaylanma hali değil, şu an için geçerli. Bu bağlamda da mesela deniliyor ki:
6’lı masa toplantılarında bugüne dek konuşmalar genellikle alfabetik sırayla yapılıyordu. Ocak ayındaki toplantıda ise tam tersi olacak. Yani Kılıçdaroğlu bu kez ilk değil en son konuşan olacak. Bu durumda da masadaki diğer 4 Genel Başkan eğer İmamoğlu’nun adaylığı konusunda Akşener’e destek verirlerse bu kez Kılıçdaroğlu’nun buna evet deme olasılığı yüksek. Adaylık hakkı, ısrarı da çok açık olmasına rağmen Kılıçdaroğlu 5’e karşı bir kalınca zorunlu fedakârlık yapabilir ya da ‘Vatan Millet Sakarya’ muhabbetiyle evet demek durumunda kalabilir. Ama ikiye üç ya da üçe üç gibi gibi dengeli bir durum ortaya çıkarsa ve tek adayda anlaşamazlarsa çoklu aday formülü gündeme gelebilir. Bu da Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı İmamoğlu dışında başka bir isim ya da isimler olabilir. Kılıçdaroğlu’na rağmen İmamoğlu aday olamaz yani...
Kısacası dememiz o ki; her şey yargı süreci ile masadaki Genel Başkanların tavrı ve kararına bağlı. Bunun ve özellikle Akşener’in duruşunun CHP açısından yarattığı sıkıntı da açık, net. Çünkü CHP Türkiye’nin 2. büyük partisi ana muhalefet partisi ve önemli bir güç merkezi, Kılıçdaroğlu da o partinin Genel Başkanı... Evet 6’lı masa tek bir oyun bile sonucu etkileyeceği mantığıyla başkanlık sisteminde kurulan bir ittifak ya da güçler birliği ama öte yandan da her partinin oy oranları ve masadaki eşit oy hakları akla geldiğinde de yönetimsel anlamında sıkıntılar yarattığı da ortada. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu, “ben bu 6’lı masayı kurarken bu işi tam kurallarına oturtamadım şimdiki aklım olsaydı şöyle mi kurardım böylemi kurardım ya da hiç kurmaz mıydım” diyor mudur acaba...