Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Almanya’da Noel pazarına yönelik alçak saldırının duyulmasıyla birlikte komplo teorileri, arkasındaki olası örgüt öngörüleri havada uçuştu.. Ağırlıkla da Suriye’deki gelişmeler, özellikle de ABD’nin terör örgütü PKK/YPG’nin yok edilmesini önlemek adına DAEŞ tehdidi yutturmacasını ısıtmak, Avrupa’daki İslamafobiyi tetiklemek anlamında. Ancak ortaya çıkan Arap ama İslam karşıtı, İsrail sempatizanı olan tam tersi bir profille kafalar daha da karıştı. Almanya’nın terörist yataklığı ve çeşitliliğinden kaynaklı olarak kullanışlı bir eleman faaliyeti olasılığı daha baskın gibi... Eğer öyleyse bunun da Almanya’nın öncelikle kendini sorgulaması gereken bir durum olduğu açık. Zira bizzat Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın (BfV) 2023 raporuna göre; Almanya’da aşırı sağcılar ve terör örgütü PKK’lı sayısında artış var... 15 bini bulan mensubuyla da PKK, Almanya’da “en güçlü aşırılıkçı örgüt.” Hem sayısal hem de yasa dışı yollarla her yıl elde ettiği gelir açısından... Raporun detaylarına bakıldıkça daha da alçaklaşan bir boyut söz konusu. Mesela PKK’nın Avrupa’da büyük ölçüde şiddetten uzak bir görüntü sergilemeye çalışırken Türkiye’de terör saldırılarına devam ettiği vurgulanan raporu açıklayan BfV’nin Başkanı Thomas Haldenwang (Kasım 2024’te görevi sona erdi) hiç utanmadan bir de ne dedi? “PKK Almanya’yı daha çok bir dinlenme ve geri çekilme yeri olarak görüyor.”

Haberin Devamı

Yani teröristler gidiyor, eylemlere katılıp kan döküyor, sonra Almanya’ya geri dönüyor. Bu bağlamda da 2013 Haziran ayından bu yana 300’den fazla kişi Almanya’dan terör örgütü PKK’ya katılmak üzere ayrılmış, gidenlerden 41’i ölmüş, 160’ı da tekrar geri dönmüş. Bunlar da raporda kayda geçip bilinenler...

Sözde PKK’yı terör örgütü olarak kabul eden Almanya adına, nasıl olsa bize dokunmuyorlar diye resmen teröristlere yardım, yataklık yapma gibi bir durum söz konusu.. Aynısı diğer aşırı sağ örgütler içinde geçerli..

★ ★ ★

Dolayısıyla Almanya’nın ateşle oynadığı, vatandaşlarını nasıl bir risk altına soktuğu aşikar. Ama bu Noel pazarına yönelik aşağılık saldırıya ettiğini buluyor demek anlamına gelmez, gelmemeli elbette.. Masum siviller çocuklar, katledildi, onlarca insan yaralandı.. Buna üzülmemek, tepki vermemek mümkün mü? Asla... Nitekim Türkiye saldırıyı anında şiddetle kınayarak “bu saldırının nedeninin bir an önce aydınlatılmasını ve muhtemel faillerinin adalet önünde hesap vermesini ümit ediyoruz. Bu acı gününde Almanya’nın yanında olduğumuzu vurguluyoruz” dedi...

Haberin Devamı

AB ve NATO’dan da tepki ve üzüntü açıklamaları geldi. Hepsi birden “ne oluyor” diye ayağa kalktı. AB Komisyonu Başkanı, NATO Genel Sekreteri, İngiltere ve İrlanda başbakanları, Fransa Cumhurbaşkanı, olayın dehşet verici ve şok ediciliğine vurgu yaparak, Alman halkıyla dayanışma içinde olduklarını bildirdi... Böyle de olması gerekir. İnsanlık ve medeniyetin, dayanışma ruhunun olmazsa olmazı bu... Ancak aynı hassasiyetin Türkiye dışında diğer ülkeler ve kuruluşlar açısından dünyadaki başka katliamlar, terör saldırıları için geçerli olmadığı da ortada... Utanmadan göz yumma ve destek olma durumu bile var aksine... Mesela taş üstünde taş kalmayan, çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 50 bin masum insanın katledildiği Gazze denildiğinde hiçbirinin sesi gıkı, çıkmadı, çıkmıyor. Hepsi birden üç maymunu oynuyorlar... Hatta bu insanlık ayıbına Netanyahu gibi bir katile, kasaba arka çıkarak, cesaretlendiren başta ABD, Batılı ülkeler de ortak oldular... Bir başka katil, kasap Esad’ın kendi halkına yaptığı zulüm ve ülkesinden kaçanlara karşı yine Türkiye dışında hepsinin nasıl kayıtsız kaldıkları, zalimden yana tavır aldıkları da aleni... Şimdi de Suriye’deki yeni yönetimle temas yarışındılar utanmadan. Tabii yakılan yıkılan Suriye’yi ayağa kaldırma anlamında yardım değil, sadece kendi çıkarlarına odaklı kirli hesaplarla. Netanyahu’ya bakış ve desteklerinde de hiçbir değişiklik, azalma falan yok, aynen devam ediyor...

Haberin Devamı

★ ★ ★

Böyle bakıldığında da Noel pazarı saldırısı sonrasında Türkiye dışındaki lafa geldi mi demokrasi , hak-hukuk, özellikle de insan hakları üzerine ahkam kesen, derin üzüntü duyduklarını belirten, ülkelere, yöneticilerine denilecek tek söz de şu:

İsrail teröründe, Netanyahu’nun yaptığı katliamlarda neredesiniz?.. Bu çifte standarttan utanmıyor musunuz?