Sandıkta ikinci tur ilk kez yaşayacağımız deneyim. Daha önce böyle bir süreç yaşamadık, seçmen davranışlarında hangi dinamiklerin etkili olacağı, ön plana çıkacağı merak konusu. Beş puanlık farkla psikolojik üstünlüğün Cumhurbaşkanı Erdoğan’da olduğunu ve farkın açılacağını söyleyenler de var, yine nefes nefese bir çekişme, kıl payı bir sonuç olasılığını savunanlar da... Dolayısıyla, seçimi ikinci tura taşıyan Ata İttifakı adayı Oğan’a ilgi malum. 5.2’lik seçmen desteğini kendi ittifaklarına çekebilmek. Hangisinden yana olur, olmaz ya da nasıl olur veya olursa da Oğan’a destek oylarının ne kadarı akar, akmaz, dahası Oğan’ın tercihinin siyasi geleceği açısından getirisi, götürüsü ne olur ayrı bir tartışma konusu ama her iki taraf açısından öncelikli bir başka kritik gerçeklik de şu:
Kendisine oy veren insanların, kitlelerin motivasyonunu, umudunu yüksek tutmak, ikincisi de ilk turda sandığa gitmeyen 8.5 milyon civarında seçmeni ikna etmek. Sonrasında da üstüne koymak, koyabilmek.
Yani mevcudu korurken, yeni stratejiler geliştirip, taktik hamleler yapmak. Bu anlamda da siyasette ilk turdakinden daha farklı söylem ve üslup da öne çıkabilir. Daha bir yumuşama ya da hafiften sertleşme durumu gibi. Mesela Kılıçdaroğlu oldukça yüksek tondan “Buradayım be buradayım” çıkışıyla başlayan, sonra da yumruğunu kalbinin üstüne götürüp “Sizde buradasınız” diyerek sonuna kadar mücadele edeceğini söyleyen ve en sonunda da yine “Bu-ra-da-yım” deyip masaya vurduğu video paylaşımıyla bunun ikinci şık anlamında ilk örneğini verdi. Elbette bu kararlılık ve mücadele azmi içeren bir görüntü, mesaj denebilir ancak ilk turda özen gösterilen kavga söyleminden uzak durma ve “yumuşak dil” kullanımından daha farklı bir görüntü olduğu da açık. Şöyle ki:
Kılıçdaroğlu, ilk turdaki seçim kampanyasında ortamı germemek için sevgi anlamına gelen, “kalp işareti” yaparak Türkiye’yi dolaştı. Kampanya süresince “Savaşa değil, seçime gidiyoruz” diyerek sakin olunmasını istedi. Seçim şarkısında bile, “Yine baharlar gelecek” diyerek “bahar” teması işlendi. Meydanlarda Erdoğan’ı “yuhalatmadı”, “Yuhalamayın, sandığa gidin, oy verin” dedi. Ülkede, gerginlik yaşanmaması için kelimelerini özenle seçti. Kimseyle kavgaya girmedi açıkçası.
Bu ikircikli durum ya kampanyada çalışılan ajans değişikliği ya da Kılıçdaroğlu’nun tamamen taktik değiştirmesinden kaynaklı olabilir. Kılıçdaroğlu’nun “vatan ve beka “vurgulu son konuşmasındaki üslubu da bunu doğruluyor zaten.
***
Yine bu paylaşımdaki bir başka ikircikli detay Kılıçdaroğlu’nun “biz”den ziyade, “ben” odaklı mücadele vurgusu. Evet, daha önceki mutfak ortamındaki paylaşımlarında da tekil söylemler, çıkışlar vardı ama mücadele denildiğinde de ittifak bileşenleri hassasiyetinden kaynaklı “biz” vurgusu hep ön plandaydı. En son İstanbul-Maltepe’deki mitingde de Millet İttifakı’nın bileşeni partilerin liderleri ve İstanbul, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlarıyla birlikte verdiği fotoğrafta da “biz” odaklı mücadele vurgusuyla şöyle demişti mesela:
“Ortak akılla yola çıktık. Türkiye Cumhuriyeti’ni beraber ve birlikte yöneteceğiz.”
Dolayısıyla, “Buradayım, sonuna kadar mücadele edeceğim” mesajıyla sanki sadece Kılıçdaroğlu odaklı bir kampanya ve taktik değişikliği havası da var gibi. Öyleyse, doğrusu da bu zaten. Malum, ilk turda, özellikle de başta İstanbul, büyükşehirlerdeki mitinglerde kazanırlarsa Cumhurbaşkanı yardımcıları olarak ülkeyi hep birlikte yöneteceklerini sıklıkla vurgulayan siyasi aktörlerle eşitlik görüntüsü daha hâkimdi. On binlerce seçmenin saatlerce beklediği meydanlarda o da konuşsun, bu da konuşsun mantığıyla Kılıçdaroğlu çok kısa tuttuğu söylemlerinde doğru dürüst meramını bile anlatamadı. Ki benzer görüntüye seçim gecesi de tanık olduk. Liderler ve belediye başkanlarıyla birlikte görüntü veren Kılıçdaroğlu orada da şöyle dedi:
“Milletimiz ikinci tur diyorsa başımızın üstüne, bu seçimi ikinci turda mutlaka kazanacağız. Biz önümüzdeki 15 gün boyunca ülkeye hak, hukuk ve adaleti getirmek için her türlü mücadeleyi yapacağız.”
Dün de Millet İttifakı liderleri ikinci turda yeni yol haritası için bir araya geldiler. Asıl kritik detay da hâlâ “biz” mi yoksa “ben” miydi büyük olasılıkla. Bakalım ikinci tur kampanya sürecinde kim ya da kimler daha ön planda olacak?
***
Tabii en hassas ikircikli durum ise Oğan’ın alacağı pozisyon. Her iki ittifakta da Oğan açısından sıkıntılı durum var. Hangi ittifakla, hangi nedenlerle bir yakınlaşma içinde olacak? Karşılığında da kendi seçmenine ya da Cumhurbaşkanlığı seçiminde oy veren insanlara ne diyecek, ne vaat edecek? Dahası Oğan, “Bizim seçmen kitlesi Türkiye’deki en sadık seçmen kitlesi, işaret ettiğimiz yere taşırız” diyor ama 5.2’lik kitle sonuçta her iki tarafa da tepki oyları. Hangi taraf olursa olsun mesafeli durabilirler. Dolayısıyla, Oğan “Ne o taraf ne bu taraf” deyip, tercihi doğrudan seçmeninin inisiyatifine de bırakabilir. Çünkü nihayetinde alacağı kararın kendi siyasi geleceği açısından da bir maliyeti söz konusu.
***
Kısacası, ilk kez yaşayacağımız ilginç ve zor bir süreç. Strateji ve taktik planlamada her iki taraf da yeni hamleler yapabilir. Ama ne kadar planlarsanız planlayın, sonuçta bu uygulayacak kişiye, “lidere” bağlı bir durum. Yani seçmeni ikna etmek anlamında sahici ve samimi olmak kritik önemde.
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024