Bugün artık terörist neredeyse hedef orası. Her tepede bayrağımızın dalgalandığı bir kartal yuvası var. Bunun ne anlama geldiği, sağlanan huzur ortamı ve yaşanan değişikliklerle ortada. Her biri için ödenmiş, ödenen çok ağır bedeller var...
1990’lı yıllarda katliamlarını şehir merkezlerine de yayan terör örgütü bölgede görev yapan devlet görevlilerini sindirmeye çalışıyor, araçları imha ediyor, okulları yakıyor, öğretmenleri, devlet memurlarını öldürüyordu. Bölgenin ekonomik yaşantısına her fırsatta darbe vuran terör yüzünden yatırımlar yapılamıyordu. Yol, su, elektrik, köy işleri, ormancılık, madencilik faaliyetleri felç durumdaydı... Ekim 1993’de Diyarbakır-Lice’deki PKK saldırısında Tuğgeneral Bahtiyar Aydın şehit düşmüştü. Teröristler ilçeyi yakıp yıkmış, çatışmalar günlerce sürmüştü. Gittiğimde karşılaştığım manzara korkunçtu... Terör örgütü basını da hedef almıştı, gazeteciler tehdit ediliyor, gazetelerin bölgede dağıtımı engelleniyordu... 19 ekim 1993 tarihli MİLLİYET’in manşeti “Devlet yok mu?”ydu. Bu noktada çok vahim bir detayı özellikle vurgulamak istiyorum. Terör örgütünün Çekdar kod adlı sözde yöneticisi bölgede görev yapan ulusal ve yerel gazete temsilcilerini 48 saat içinde bölgeyi terk etmeleri konusunda tehdit etmişti. Bunun üzerine de birçok gazeteci arkadaşım bölgeden ayrılmak zorunda kaldı, çoğu da dönmedi ve mesleğe İstanbul’da devam ettiler.
Milli takımın maçını zor izlemiştik
Bölgede neler oluyor diye gazeteden bir arkadaşımla gittiğim Diyarbakır’da karşılaştığım manzara da şuydu: Vali konağının karşısındaki Turistik Otel’de kalıyordum. Yani güvenli bir yerde ama çok net anımsıyorum, ne işiniz var burada baskısını bırakın, o tarihlerde Türkiye A Milli Takımı’nın maçı vardı, onu izlemekte bile zorlanmıştık. Bugüne baktığımda ise Diyarbakır, 6 Kasım 2022’de tarihi günlerinden birini yaşadı. A Milli Futbol Takımımız Diyarbakır’da ilk kez bir milli müsabaka oynadı. Maçın heyecanı, mutluluğu şehirde 15 gün önceden başladı. İskoçya ile oynanan özel maç için şehre gelen İskoç taraftarlar çarşılarda renkli görüntülere sahne olurken, otellerin dolması da ayrı bir mutluluk kaynağı oldu. Diyarbakır’a yakın çevre illerin de maça ilgi göstermesi şehirde turistik hareketliliği iyice artırdı. Hiçbir zaman inmeyen ve asla hiçbir gücün indiremeyeceği ay yıldızlı bayrağımız cadde ve sokaklarda, tribünlerde dalgalandı...
Kaçmasınlar diye zincirlenen teröristler
Silahlı kuvvetler, 1990’lı yıllarda birisi binlerce askerin katıldığı Çekiç Harekâtı olmak üzere PKK’ya yönelik çok sayıda operasyon düzenledi. Binlerce terörist etkisiz hale getirildi. Teröristlerin güvenli sandıkları inlerine girildi. Mağaralarının bulunduğu dağlara, tepelere Türk bayrakları dikildi... O sahnelerin çoğuna da gazeteci olarak bizzat tanıklık ettim. Hatta o dağların hemen karşısında Kuzey Irak’taki teröristlerin Haftanin kampına ve diğer terör yuvalarına da gitmiştim... Dağların arasındaki patikada dedektörle mayın arayan Mehmetçik’in ayak izlerini tek sıra halinde takip ederek Haftanin kampına ulaştığımızda ise gördüklerimiz nedeniyle dehşete düşmüştüm. PKK’lılar kaçarken teslim olmak isteyenleri öldürüp elbiseleriyle topluca gömmüşlerdi. Çocuk yaştaki teröristleri de kaçmasınlar diye bulundukları mevzilere zincirlemişlerdi. Toplu mezarlardan çıkarılan hemen her teröristin üzerinde de bubi tuzakları vardı. Sağ ele geçirilen bir terörist ise kamptakilerin yaş ortalamasının 13-18 olduğunu belirterek, yaşadıkları zulmü anlatmıştı: “Eziyete varan muamelelere maruz kalıyorduk. Köle gibi kullanılıyorduk. Tacizlerden dolayı intihar girişimleri de oluyordu. Ölümle tehdit ediliyorduk. Kaçma girişiminde bulunanları herkesin gözü önünde infaz ediyorlardı. Öldürülenlerin ailesine de çatışmada öldükleri söyleniyordu.”
Jeostratejik hedef
TSK’nın gerçekleştirdiği ve yeni halkaları başarıyla devam eden “Pençe” serisi harekâtları, sadece bölücü terör örgütü PKK’nın Kuzey Irak’taki terör yuvalarına dönük askeri bir hamle ya da vurulan darbe olarak görmek eksik kalır. Bu, jeostratejik hedefi ve jeopolitik önemi olan ve belirli plan dâhilinde yürütülen çok kapsamlı ve kararlı tarihi bir duruş...Terör kaynağında kurutuluyor, terörist sınırlarımıza dahi yaklaşamıyor. Terörist neredeyse hedef orası. Her dağın zirvesinde, tepede de bir kartal yuvası var ve bayrağımız dalgalanıyor. Bunun ne anlama geldiği de sağlanan huzur ortamı ve yaşanan değişikliklerle ortada... Yani bir zamanlar terörle anılan yerlerde bugün o petrol kuyuları faaliyetteyse, korkudan terk edilmiş topraklar ekiliyorsa, gidilemeyen yaylalar turizm merkezine dönüşmüşse, çıkmaz sokak denilen yerler sınır kapılarıyla canlanmışsa bunların her biri için ödenmiş, ödenen çok ağır bedeller var. Herkesin bugünkü manzaraya bakarken, değerlendirirken de öncelikle dünün karanlıklarını unutmaması ve geldiğimiz noktayı iyi anlayarak ona göre düşünmesi, davranması gerekiyor...
PKK terörüne yerleşik darbe
Sınır ötesi harekâtlar, 1990’lardan itibaren artarak devam etti. Sıcak takip, küçük, orta veya büyük çaplı sınır ötesi operasyon olarak... Ama hepsinde de belirli bir süre sonra arama, tarama, temizlik faaliyeti bitirilip geri dönülüyor, sonrasında da teröristler o bölgeyi tekrar işgal ediyordu. Şimdilerde ise durum çok farklı. Tek tek inlerine girip, yapılan terörist temizliğiyle birlikte kontrol altına alınan yerlerde üs bölgeleri oluşturuldu ve silahlı kuvvetler unsurları oralarda konuşlandırıldı. Yani artık kalıcı olunuyor. Böylece de PKK’nın alan hâkimiyeti daraltıldı, varlığı engellendi. 2019’dan bu yana atılan “Pençe”lerle de coğrafyanın konumuna göre 30-40 kilometrelik derinliğe kadar inen TSK’nın kontrol altına aldığı yerler güvenli hale getirilmiş durumda.
Daha önce dışa bağımlıydık
Yine eskilerde silah ve mühimmat olarak da maalesef dışa bağımlıydık. İHA’larımız, SİHA’larımız yoktu. İsrail’den bir Heron alma konusu hep gündemdeydi ama bu daha çok da yılan hikâyesiydi. Üstelik onda kontrol da İsraillilerin elindeydi. Ne görüyor, gördüğünü doğru mu anlatıyor, yoksa yanlış mı yönlendiriyor belli değildi. Sahadan istihbarat anlamında da ciddi sıkıntılar söz konusuydu... Hatta dost, müttefik havasındaki ülkelerin teröristlere bilgi sızdırma durumu oluyordu. Ama şimdi bambaşka bir Türkiye ve çok daha güçlü silahlı kuvvetler var. Terör yuvaları tek tek imha edildi, ediliyor, ininden başını çıkaran terörist nokta atışlarla yok ediliyor... Hem de bir zamanlar o teröristlerin girilemez deyip kendilerince güvenli sandıkları yerlerde.
Dolayısıyla atılan “pençe”ler sınır ötesi harekâtlar, Türkiye’nin terörü, teröristi kaynağında yok etme kararlılığı kadar, buna dönük imkân ve kabiliyetini de çok net ortaya koydu. Özellikle de teknolojik üstünlük ve istihbarat anlamında geldiği noktayı...
‘Seve seve ölmeye hazırım komutanım’
Bir zamanlar terörle anılan güneydoğunun değişen yüzünü görmek için günlerce foto muhabiri arkadaşım Ercan ile Zap Suyu, Habur Çayı, Şemdinli Çayı ve Dicle Nehri eksenli geniş bir coğrafyada dolaştık. Havadan da Milli Savunma Bakanlığı’nın özel izniyle Kara Havacılık Komutanlığı’na ait Sikorsky ile neredeyse üzerinden geçmediğimiz dağ, tepe, kartal yuvası kalmadı. Bazılarına da kuş gibi konup oradaki kahramanlarla kucaklaştık. Her kartal yuvası tipik bir Türk mozaiği örneğiydi. Her birinin doğduğu, büyüdüğü yer ve hayat hikâyeleri farklı ama buluştukları tepelerde, kartal yuvalarında yürekleri tek ses, tek nefes olarak atıyor, canlarını ortaya koyarak aynı ideal uğruna kader birliği yapıyorlardı. Kartal yuvalarındaki hudut tekmili de her tepede aynıydı:
“Asil Türk milletinin namus ve şerefini, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü sorumluluk bölgemde korumakla görevli gözetleyiciyim, gözüm sorumluluk bölgemde, kulağım komutanda, vatan ve millet için seve seve ölmeye hazırım komutanım.” Bu uğurda canlarını veren, seve seve vermeye hazır olan tüm kahramanlara saygıyla...
BİTTİ
Özay Şendir
Öğretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceğiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Öğretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep Aktaş
Her şey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali Eyüboğlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024