Suriye’deki varlık gerekçesini DAEŞ’i (IŞİD) yok etmek olarak açıklayan ABD, buna yönelik sözde mücadelesini tam anlamıyla oyuna çevirdi. Bir bakıyorsun DAEŞ bitti, bitiyor havası veriyor ama sonrasında en büyük tehdit diye yeniden celalleniyor. Yani ABD’nin kirli planları doğrultusunda DAEŞ bir saklanıyor ve bitti sanılıyor, bir hortluyor. Mesela, Mart 2019’da önceki ABD Başkanı Trump DAEŞ’in tamamen yenilgiye uğratıldığını açıklamıştı, terör örgütünün lideri Bağdadi öldürüldüğünde de bu tezler pekiştirilmişti. Ama TSK’nın Ekim-Kasım 2019’da Barış Pınarı Harekâtı kapsamında terör örgütü PKK/YPG/PYD’ye dönük temizliği başladığında ise ABD’den “Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusundaki adımları IŞİD’le mücadeleye ciddi ölçüde zarar veriyor” gibisinden akıl dışı açıklamalar, hatta yaptırımlar gelmişti. Hem de Türkiye’nin sadece Fırat Kalkanı Harekâtı kapsamında binlerce DAEŞ’li teröristi temizlediği gerçeği ortadayken. Hâlâ da ABD aynı kafada ve aynı yalanlarla Türkiye’yi engellemeye çabalıyor. Bu bağlamda son örnek de ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı’ndan geldi. O da DAEŞ’in kapasitesinin önemli ölçüde azaltılmış olmasına rağmen örgütün ideolojisinin devam ettiğini savunarak şunları zırvaladı:
“Türkiye’nin operasyonu Suriye’nin kuzeyinde IŞİD’lilerin tutulduğu kamplardaki güvenliği tehlikeye sokabilir. El Hol Kampı’nda bulunan 25 bin çocuğun IŞİD ideolojisinden etkilenerek radikalleşme riski var.”
Yani PKK/YPG’liler olmazsa 25 bin çocuk DAEŞ’li terörist olabilir.
Bırak Türkiye o sorunu da halletsin o zaman?
“Yok, benim ortağım PKK/YPG yapsın.”
Peki ya o 25 bin çocuk PKK/YPG’li terörist olursa?.. Dolayısıyla, PKK/YPG’li teröristlerle ortak devriye atma, Amerikan bayrağı altında kol kola, yanak yanağa pozlarıyla “aile fotoğraf albümleri” epey yüklü olan ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) şimdi de doğrudan kendi zekâ düzeylerini sorgulatan bu açıklamasıyla yekten insan sabrını da zorluyor. Malum, aynı CENTCOM daha önce de Suriye’de eğitim verdikleri PKK/YPG’li teröristlerin sözde mezuniyet töreninde hiç utanmadan, sıkılmadan “Başarınız ile gurur duyuyoruz. Bu seviyeye gelebilmek için zorlu bir eğitimden geçtiniz” diyerek teröristlere başarılarının devamını dilemişti. Başarıdan kasıt ne? Kan dökmeye devam edin!.. Şimdiki kepazelik ise tam anlamıyla kuzuyu kurda emanet etme durumunun harbiden ikrarı!.. Şöyle ki:
Gerçekten de PKK/YPG/PYD terör örgütünün Suriye’nin kuzeydoğusunda kontrol ettiği El Hol Kampı, BM’nin de sık sık gündeme getirdiği insan hakları ihlalleriyle duyulan sorunlu bir yer. Kapasitesinin çok üzerinde insan bulunan kampta terör örgütü PKK/YPG tarafından alıkonan siviller ve DAEŞ’li teröristler barınıyor. Kamptaki nüfusun büyük çoğunluğunu ise kadınlar ve çocuklar oluşturuyor. Birçok uzmana göre de bölge açısından “son derece tehlikeli” olarak görülen kampla ilgili radikalleşme eğilimlerinin oldukça yüksek olduğu iddiaları söz konusu. Bu anlamda da kimi ABD yetkilileri El Hol Kampı’nı “DAEŞ ideolojisinin yeniden örgütlenmesi açısından bir kuluçka yuvası” şeklinde tanımlıyorlar, tabii aynı potansiyelin terör örgütü PKK/YPG/PYD tarafından da kullanıldığı gerçekliğini göz ardı ederek. Çünkü aynı kampla ilgili PKK/YPG’lıların da baskı ve ölüm tehdidiyle 14-15 yaşından itibaren tüm çocuk ve gençleri zorla saflarına kattığı haberleri de sık sık gündeme geliyor. PKK/YPG’nin 12 yaş ve altı çocukları annelerinden ayrı tuttuğu, zorla ailelerinden koparılan bu çocuklara silahlı eğitim verildiği, daha sonra da Suriye’de çeşitli bölgelere götürülüp kullanıldıkları biliniyor. Hatta kamplardaki olumsuz koşulları ve çocuklarından ayrı tutulma uygulamasını protesto edenlere yönelik müdahalelerde de öldürülen ve kötü muamele gören kadınlar olduğu da...
Yani dememiz o ki ABD’nin hem kendi hem de ortağım dediği terör örgütü PKK/YPG’nin Suriye’deki varlığını meşrulaştırmak için DAEŞ tehdidinin hâlâ bitmediğini göstermeye ihtiyacı var. El Hol Kampı’ndaki potansiyel tehdit de onlara istedikleri bu dayanağı veriyor. Yaptığı skandal açıklamayla da hiç utanmadan, sıkılmadan teröristleri sahiplenmek adına çocukları dahi çıkarları uğruna kullanıyor. Dolayısıyla, ABD kaynaklı daha başka manipülasyon, tahrik ve provokasyonlar da asla sürpriz falan değil ya da olmaz. Malum, en iyi bildiği iş bu...