Bir konunun, olayın net anlaşılması, doğru yönetilmesi ya da planlanması için 5N 1K, yani ne, nerede, neden nasıl, ne zaman, kim sorularının yanıtlanması gerektiği herkesçe malum. Bu anlamda siyasette çok konuşulan, tartışılan 6’lı masanın Cumhurbaşkanı adayı konusundaki anlaşılmaz durum ve sıkıntılar da açık. Öncelikle en kritik detay 1K’nın, “kim” sorusunun yanıtı hâlâ yok. Evet, ortada dillendirilen pek çok isim var ama niyetini ve kararlılığını açık eden tek kişi CHP lideri Kılıçdaroğlu. Hatta partisinin adayı olduğu kesin gibi. Ancak diğerlerinin de hâlâ potada olması ve Kılıçdaroğlu’na karşı renk vermeyip sürekli “kazanacak aday” vurgusu yapan diğer paydaşlar nedeniyle masa zeminindeki oynamalar, yaşanan gerilim ile sonrasındaki teşkilatlara “Kimse konuşmasın, yorum yapmasın” talimatından kaynaklı kafa karışıklığı da pik yapmış durumda. Dahası, her ne kadar son masa muhabbetinden kuvvetli bir ortak aday vurgusu çıksa da çoklu aday seçeneğinin tamamen yok olmadığı ve bunun emarelerinin yüksekliği de konuşuluyor. Bu anlamda da farklı senaryolar söz konusu. Şu partiler çıkarır, bunlar çıkarmaz gibi. Mesela, böyle bir karar çıkması durumunda şu anki görüntüsüne rağmen herkes aday gösterse bile İYİ Parti’nin çıkarmayıp Kılıçdaroğlu’na destek verebileceğini öngörenler bile var. Aynısı masanın görünmeyen paydaşı denilen HDP için de geçerli. Dolayısıyla, kim ya da kimler sorusunun yanıtını öğrenmenin daha zaman alacağı da belli. Ama o sürenin de belirsizliği nedeniyle 5N 1K’nın “ne zaman” detayı da flu. Tabii 6’lı masanın 5N 1K açısından eksikleri bununla da bitmiyor. Bir de en kritiklerden “nasıl” detayı hâlâ net değil. Hem ortak aday olacaksa belirlenme yöntemi (liderler karar verecek, teşkilata sorulabilir, anket seçenekleri, vb. deniliyor) hem de kazanma durumunda öngördükleri sistem değişikliğine kadarki yönetim durumu açısından. Ki onu da bizzat masanın paydaşlarından Gelecek Partisi lideri Davutoğlu geçen akşam katıldığı televizyon programında “Önce nasıla odaklanmalıyız” diyerek şöyle dile getirdi:
“Benim için ve Gelecek Partisi için önemli olan kim sorusu değil, nasıl sorusu. Kim sorusunu öne çıkarırsak, ben demeye başlarız. Nasıl sorusu kim sorusundan öncedir ve bizim ona odaklanmamız lazım. Bu adayı nasıl belirlemek değil, nasıl yöneteceğiz konusu. Çünkü şöyle bir algı var: Yine birisi gelecek, aynı yetkileri kullanacak. Hayır, öyle bir şey yok olmayacak.
Kimse bizden şunu beklemesin; Tayyip Erdoğan’ın kullandığı yetkileri alıp, aynen bir başka faniye vermeyeceğiz. Geçiş sürecinde de yetkiler tek kişinin elinde olmayacak. Bir mekanizma tespit edeceğiz. Bizim onayımız olmadan bir karar alınmayacak.”
Yani 6’lı masada henüz aday belli değil ama kazanırsa geçiş sürecindeki yönetim mekanizmasına dönük yol, yöntem ve yetki paylaşımının nasıl olacağı üzerinde çalışılıyor ve konuşuluyor. Çözüme dönük formüller, görüşlerde yine Davutoğlu’nun anlattığına göre özellikle parlamentoda alınacak çoğunlukla öngörülen Anayasa değişikliğine endeksli. Olmaması durumunda da doğrudan masada verilen sözlere bağlı. Adayları seçilirse elbette. Açıkçası, yol yokuş ve sıkıntılı. Niyesini dün konuştuğum deneyimli politikacılar anlatıyor:
“O tamamen ahlaki bir şey, yasal bir bağlayıcılığı yok. Seçilen kişi, üç gün sonra huyu değişti, ‘Yok arkadaş, ben yetkilerimi kullanıp yöneteceğim, paylaşmam’ derse kim ne diyebilir? Sistem böyle. Yani nasıl sorusu çok kritik, yanıtı da şart, hatta yazılı hale getirip imzalayabilirsin ama yasal geçerliliği olmadığı için nasıla nasıl bağlı kalınacağını çözemezsin. Onun garantisi yok.”
Özetle, dememiz o ki 6’lı masanın net ve anlaşılır olmak, hatta kendileri açısından sorunları gidermek anlamında gerekli 5N 1K tekniği ya da kuralı bağlamında eksikleri çok fazla. Hem de en kritik olanlar. Ama masadaki hesaplara odaklı kırılganlık veya nezaketten bunların bir süre daha giderilemeyeceği de ortada. 2 Ekim’de başlayacak 2. tur buluşmaları öncesinde gerçekleşen liderler arası ısınma temaslarındaki tavırlar da bunun açık kanıtı. Çünkü hiç kimse fikrini net olarak ortaya koymuyor, Genel Başkanlar sadece birlikteyiz, beraberiz, sorun yok havasıyla durumu geçiştiriyor. Ya da öyle görmek, görünmek istiyorlar. Aksine dönük, yani eksikler ve geç kalındığı anlamında masanın altından çıkışlar, sesler geldiğinde de anında bastırılıyor, susturuluyor zaten.