İki renktaş ekibin İzmir’deki mücadelesinden galip ayrılan konuk Galatasaray oldu.
Esasen Göztepe maça daha iyi başladı ve henüz 9. dakikada harika bir golle öne geçti. Ancak bu golden sonra ev sahibi takım oyun olarak gerilemeye, Galatasaray ise gittikçe daha fazla ağırlığını hissettirmeye başladı. Bunun sonucunda da önce beraberlik ardından da galibiyet golü geldi.
Ünal Karaman’ın ikinci yarıya Esiti ile başlaması Göztepe’yi bir nebze dirençlendirse de oyun üstünlüğü yine Galatasaray’daydı. Nitekim üçüncü gol, bir anlamda henüz 64. dakikada maçı bitirdi.
Elbette Galatasaray açısından gecenin kahramanı genç Kerem Aktürkoğlu’ydu. Üç gol atan Kerem, oynadığı futbolla da göz doldurdu. Kerem Aktürkoğlu’nun Falcao, Mostafa Mohamed ve Babel’in yokluğunda gösterdiği bu performans, Cim Bom’un hem bugünü hem de geleceği açısından çok büyük önem taşıyor.
Tabii maça ilk on birde başlayan diğer bir genç oyuncu Halil İbrahim Dervişoğlu’nu da es geçmeyelim. O da önemli isimlerin yokluğunda başarılı bir performans gösterdi ve bir de asiste imza attı.
Esas olarak Galatasaray, sahanın tek hakimiydi ve uzun süredir görülmeyen başarılı bir performans ortaya koydu. Lakin bunda
Fatih Terim’in, Kayseri maçında tutmayan sistem ve kadroda Rize maçında da inat etmesi hem üç puan kaybına hem de Marcao, Luyindama, Yedlin ve de kendisinin cezalı duruma düşmelerine neden olmuştu. Hatayspor karşısında alınan mağlubiyet de Çaykur Rizespor maçında yapılan hataların bir yansıması, bir sonucu oldu.
Elbette haksızlık etmeden belirtmek gerekir ki, Taylan Antalyalı’nın Milli Takım dönüşü hesapta olmayan yokluğu da sarı- kırmızılıları çok olumsuz etkiledi. Ama Taylan dışındaki diğer seçimler, Rize maçının yansımaları ve teknik direktör tercihiydi ki, bu tercihler de bir takım hatalar içeriyordu.
Galatasaray açısından en büyük handikap, ilk defa bir arada oynayan defans dörtlüsüydü. Bu dörtlü, ileriye çıkışlarda başarılı olamadığı gibi geride de ciddi yerleşim hataları yaptı. Nitekim özellikle Hatayspor’un ilk golünde bunu net bir şekilde gördük.
Bu arada stoperde Gedson Fernandes’in oynatılması bence doğru bir tercih değildi. Ozornwafor herhalde hazır görülmedi! Bu durumda da Etebo’nun stoperde görevlendirilmesi daha doğru bir seçim olabilirdi. Bununla birlikte Linnes’in yerine Şener Özbayraklı ve orta sahadaki Ömer Bayram tercihleri de dikkat çekti!
Lakin
Beşiktaş – Fenerbahçe derbisinin sonucunu, iki teknik adamın tercihleri ve Fenerbahçe kalecisi Altay’ın muhteşem performansı belirledi.
Fenerbahçe, Beşiktaş’ı ikinci bölgede karşılayarak alan daralttı ve siyah- beyazlıların top yapmalarını engelledi. Sarı- lacivertliler, kaptıkları toplarda hızlı çıkışlarla tehlikeler yaratmaya çalıştılar.
Alıştığımız üretkenliğini ilk yarıda gösteremeyen Beşiktaş, 48. dakikada Vida’nın duran toptan gelen golüyle büyük bir avantaj yakaladı. Lakin siyah- beyazlılar, bu golden sonra doğru bir oyun ortaya koyamadılar ve yüklenen Fenerbahçe karşısında geriye yaslandılar.
Gerçekten de Fenerbahçe, 58’den itibaren yaptığı değişikliklerle oyunu Beşiktaş kalesine yıktı. Sarı- lacivertlilerin arkada bıraktıkları boşluklardan yararlanan Beşiktaş’ın bulduğu fırsatlarda da kaleci Altay çıktı sahneye. Maçın genelinde altı kurtarışa imza atan başarılı kaleci, bir anlamda Fenerbahçe’yi oyunda tutan isim oldu.
Sarı- lacivertlilerde özellikle Sosa, Thiam ve Ozan Tufan’ın oyuna girmeleri fark yarattı. Nitekim Ozan Tufan, 89’da attığı harika golle takımına beraberliği getirdi.
Fenerbahçe’nin 58’den sonraki performansı ve oyuna sonradan dahil olan
Galatasaray açısından Beşiktaş ile Fenerbahçe’nin karşılaşacakları haftada oynayacağı Çaykur Rizespor maçı çok büyük önem taşıyordu. Ancak sarı- kırmızılılar, çok önemli bir fırsatı teptiler ve zirve yarışında çok ağır bir yara aldılar.
Elbette Rize karşısında alınan mağlubiyette önce Luyindama ve Marcao’nun daha sonra da genel anlamda yapılan defansif hataların çok büyük etkisi oldu. Lakin yenilgiyi sadece bunlara bağlayamayız. Fatih Terim’in geçen hafta Kayseri’de üretkenlik açısından çok zorlanan sistemde ısrar etmesi ve oyuna müdahale anlamında yaptığı hatalar da mağlubiyetin temel nedenleri arasında başrolde yer aldılar.
Futbolda kesinlikle ‘’ kazanan kadro ve sistem bozulmaz ‘’ diye bir kural yok. Galatasaray geçen hafta Kayseri’de kazandı ama Kayserispor’un maçın başında Luyindama’nın iki hatasını değerlendiremediğini, Cim Bom’un Falcao’nun bireysel yeteneğiyle attığı golle öne geçtiğini ve İstanbul’un sarı- kırmızılılarının Onyekuru, Kerem ve Feghouli’nin oyuna dahil olmalarının ardından klasik sistemlerine geçtikten sonra maçı kopardıklarını hatırlayalım. Esasen Fatih Terim’in de bunları göz önüne alması ve ona göre bir kadro ve sistem ile Rizespor karşısına
Önce deplasmanda Ankaragücü’ne mağlup olan, daha sonra kendi sahasında Sivasspor’a iki puan kaybeden ve hafta içerisinde de Belhanda krizi ile sarsılan Galatasaray, Kayserispor karşısında aldığı galibiyetle adeta hayata döndü.
Fatih Terim, alışılmışın dışında bir sistem ve çift santraforla çıkardı sarı- kırmızılıları sahaya. Galatasaray, maçın başlamasıyla birlikte oyuna tamamen hâkim oldu. Ancak defansta, özellikle Luyindama özelinde yapılan hatalar, Kayserispor’un iki ciddi tehlike yaratmasına neden oldu.
Galatasaray, oyun üstünlüğünü elinde tutmasına rağmen kanat varyasyonlarının sadece beklere kalması ve onların da bu konuda tam randıman sağlayamamaları nedeniyle hücumda zenginlik yaratamadı. Nitekim ilk yarının sonunda Saracchi’nin kendisini göstermesi, Cim Bom’un aradığı golü bulmasında etkili oldu. Elbette bu golde aslan payının Falcao’ya ait olduğunu göz ardı etmemeliyiz. Kolombiyalı futbolcu, bu golde kalitesini bir kez daha gösterdi. Esasen Falcao, oyunda kaldığı süre içerisinde her anlamda çok büyük katkı sağladı.
Fatih Terim, 68’de Onyekuru ve Kerem’i sahaya sürerek klasik düzenine geri döndü. Sarı- kırmızılılar böylece kanatları daha etkin kullanmaya
Galatasaray’ın kendi sahasında iki puan kaybettiği haftada Konyaspor’u deplasmanda mağlup eden Fenerbahçe, zirve takibini sürdürdü.
Erol Bulut’un kadroda yaptığı değişikliklerin olumlu etkilediği sarı- lacivertlilerde özellikle Szalai ve Pelkas başarılı futbollarıyla göz doldurdular. Pelkas, gerçekten harika bir maç çıkarttı. İkinci gol öncesinde Osayi-Samuel’e gönderdiği tek top inanılmazdı. Yunan oyuncunun performansı, daima ilk on birde oynaması gerektiğini bir kez daha gösterdi. Son bölümde yaşadığı sakatlık ise yürekleri ağızlara getirtti. Kendisine acil şifalar diliyorum…
Yeri gelmişken ikinci golü atan Osayi-Samuel’e de değinmeden geçmeyelim. Genç futbolcu, Konyaspor karşısında aradığı boş alanları tam olarak buldu ve bunları çok iyi bir şekilde kullandı. Attığı gol öncesinde Pelkas’ın muhteşem pasına koşusu, topu kontrolü, topla yaptığı koşu ve vuruşu usta işiydi.
Szalai, defanstaki kritik müdahalelerinin yanında attığı golle de maça damga vuran oyuncular arasında yer aldı. Serdar Aziz ile daha iyi bir ikili olduklarını düşünüyorum. Tisserand, Fenerbahçe kulübesinde bile yer alamayacak bir durumda.
Konyaspor, 2-0’dan sonra topa daha çok sahip oldu ve rakip
Hafta içerisinde Ankaragücü’ne kaybedip zirve yolunda yara alan Galatasaray, bir darbe de Sivas’dan yedi.
Ankaragücü karşısındaki etkisiz futbolundan dolayı eleştiri alan sarı- kırmızılılar, altı farklı isimle çıktılar Sivasspor karşısına. Tabii cezalı olduğu için oynayamayan Mostafa Mohamed’i bu rotasyondan ayrı düşünmek gerekir. Bu arada Falcao’nun başarılı performansına rağmen Mostafa Mohamed’in eksikliğinin hissedildiğini belirtelim. Galatasaray, eğer Mostafa’nın oynama imkanı olsaydı, etkili iki santraforla hücumda daha efektif olabilirdi. Bu durum, aynı zamanda hakem hatalarının nasıl ileriki maçlara sirayet ettiğinin de bir örneği oldu.
Galatasaray adına pozitif anlamda en çok dikkat çeken Taylan Antalyalı idi. Fatih Terim’in uzun süredir ilk on birde forma şansı vermediği Taylan, Sivas karşısında nihayet formasına kavuştu ve sarı- kırmızılıların fark yaratan oyuncularının başında geldi.
Gelgelelim yaratıcılık problemini bu maçta da çözemedi Galatasaray. Taylan ve Falcao gibi oyuncuların bireysel çabaları da galibiyete yetmedi. Nitekim Falcao’nun ilk golü de muhteşem bir bireysel yetenek örneğiydi.
Galatasaray’da yaratıcılık dışında dikkat çeken bir diğer sorun
Galatasaray, Ankara’da şampiyonluk yolunda çok ağır bir darbe aldı. Fatih Terim, uzun süredir bir iki değişiklik dışında bu ilk on bir ve bu orta saha kurgusuyla sahaya çıkıyor. Ancak sarı- kırmızılıların, sahada olması gereken, kazanmaya yönelik en iyi on birleri bu değil. Nitekim Ankaragücü karşısında da bu durum net bir biçimde kendisini gösterdi.
Galatasaraylı futbolcular, ilk yarının ortalarından itibaren hızlı çıkışlar yapan ve tempolu oynayan rakiplerine karşı reaksiyon gösteremedikleri gibi yaratıcılık anlamında da ortaya bir şey koyamadılar.
Fatih Terim’in bu durum karşısında ikinci yarıya en az üç oyuncu değişikliğiyle başlaması normaldi. Lakin, ikinci yarının başında oyuna dahil olacak bu futbolcuların en başında Taylan Antalyalı gelmeliydi. Fakat Taylan, maçı kulübede tamamladı.
Galatasaray’ın bu sezon en iyi oyuncusu olan Taylan Antalyalı, nedense uzun süredir ilk on birde forma şansı bulamıyor. Evet, Taylan’ın dinlenmeye ihtiyacı vardı. Ama bu iş artık dinlenme boyutunu geçti. Galatasaray, Taylan Antalyalı’yı çok arıyor. Taylan’ın eksikliği, Ankaragücü maçında da oldukça yoğun bir biçimde hissedildi. Etebo, Taylan’ı kesebilecek kapasitede bir futbolcu değil.