Gerek Galatasaray gerekse de Türk futbol tarihi açısından bir maçtan çok daha fazla anlam taşıyordu Galatasaray- Başakşehir karşılaşması. Dries Mertens ve Fernando Muslera gibi iki büyük usta veda ediyordu sarı- kırmızılı tribünlere. Hatta belki Osimhen’in de son maçıydı Galatasaray forması ile...
Şampiyonluğunu iki hafta önce ilan eden Galatasaray’ın Başakşehir ile oynadığı bu son hafta maçının teknik analizine girmek saygısızlık olur ustalara. Çünkü hiçbir şey önüne geçmemeli bu veda gecesinin anlamına...
Esasen Başakşehirli futbolcuların şampiyon Galatasaray’ı sahaya çıkarken alkışlamaları, anlamına uygun bir başlangıç oldu geceye. Fakat sonrasında özellikle de Ba’nın adeta Osimhen’i Galatasaray’dan ayrılmaya ikna etmeye çabalarcasına yaptığı sertlikler gölge düşürdü bu başlangıca. Osimhen ve Galatasaraylı futbolcuların sanki şampiyonluk elde edilmemiş de her şey bu maça bağlıymış gibi yaptıkları mücadele takdire değerdi. Nitekim yine çok güzel bir gol attı Victor Osimhen. Bu
Ve Süper Lig’de 2024/ 2025 sezonu şampiyonu Galatasaray!
Şampiyonluk için kendisine beraberliğin bile yettiği karşılaşmada rakibi dişli Kayserispor’du Galatasaray’ın. Gerçekten de teknik direktörlük görevine Jakirovic’in gelmesinin ardından adeta bileği bükülmeyen, dokuz eksik oyuncuyla Kadıköy’de Fenerbahçe’ye şampiyonluk yarışında çelme takan gerçekten zorlu bir rakipti Kayserispor. Nitekim maçın başlamasıyla birlikte sahaya da yansıdı bu durum. Özellikle ikinci bölgede yoğun olmak üzere etkili ön alan baskısıyla Galatasaray’ın oyun kurmasını engelledi Kayserispor. Bunun neticesinde de pozisyona girmekte zorlandı Cim Bom.
Muslera’nın; 20. dakikada skor 0-0 iken Sara’nın orta sahada kaybettiği top sonrasında Kayserisporlu Ramazan ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda yaptığı kurtarış, bir anlamda maçın da kırılma anıydı. Nitekim bu pozisyondan kısa bir süre sonra yine bir duran topta Osimhen ile kilidi açtı Galatasaray. Hemen ardından da Barış Alper Yılmaz, Cim Bom’u rahatlatan ikinci golü attı
Ligdeki 25. şampiyonluğunu ilan etmeye çok yakın olan Galatasaray, Ziraat Türkiye Kupası finalinde karşılaştığı Trabzonspor’u 3-0 gibi farklı bir skorla geçerek bu sezonki ilk kupasını aldı.
Finale müthiş bir motivasyon ve ön alan baskısıyla başlayan sarı- kırmızılılar, henüz 6. dakikada bunun karşılığını aldılar ve 1-0 öne geçtiler.
Trabzonspor, 12 ile 36. dakikalar arası oyunda dengeyi kurdu. Bu bölümde Ozan Tufan’ın kaleci Günay ile karşı karşıya kalıp golle sonuçlandıramadığı pozisyon, bir anlamda maçın da kırılma anı oldu. Nitekim 36’dan sonra Galatasaray yeniden oyunda üstünlüğü elde etti ve ikinci yarının başında da Osimhen ile ikinci golü bularak rahatladı. Nijeryalı yıldız, 63’te attığı golle de zaferi perçinledi.
Çok büyük bir kazanma kültürü var Galatasaray’ın. Bunu da kazandıkları kupalarla gösteriyor sarı- kırmızılılar. Gruplardan zar zor, Fair Play puanı ile çıkabilen ve bu nedenle seri başı olamayan ve güçlü rakiplerle hep deplasmanda karşılaşmak zorunda kalan Cim Bom;
14 Mayıs’taki Türkiye Kupası finalini düşünerek rotasyonlu bir kadroyla çıktı Galatasaray karşısına Fatih Tekke. Çünkü çok daha fazla önemsiyordu kupa finalini ve esasen kafasında oynamaya başlamıştı bile finali.
Okan Buruk ise sadece geçen haftaki Sivasspor karşılaşmasında sakatlanan Eren Elmalı yerine Jakobs ve Morata’nın yerine de Sara’yı monte ederek başladı sezonun son derbi niteliğindeki maçına.
Gelgelelim tam kadro olarak nitelendirebileceğimiz Galatasaray, rotasyonlu Trabzonspor karşısında ilk yarıda istediklerini sahaya yansıtamadı ve çok zorlandı. Sarı- kırmızılılar, henüz beşinci dakikada Mustafa Eskihellaç ile kaleyi yoklayan rakipleri karşısında ilk başlarda aktif bir görüntü sergileyip pozisyonlar bulsalar da devrenin özellikle son bölümünde çok ciddi sıkıntılar yaşadılar. Aktif oldukları bölümde buldukları pozisyonları başta Barış Alper Yılmaz olmak üzere son tercihler ve son vuruşlardaki hatalar yüzünden değerlendiremeyen Galatasaraylı futbolcular, ilk yarının son bölümünde ise
Şampiyonluk umutlarını büyük oranda çimlerine gömdüğü Kadıköy’deki Beşiktaş derbisi on birinden altı farklı isim ve farklı bir sistemle takımını sürdü Başakşehir deplasmanında sahaya Mourinho. Portekizli teknik adam, yine pek çok kişinin beklemediği bir şekilde 4-3-3 sistemini tercih etti Başakşehir karşısında. Bu sistemde doğal olarak ofansif anlamda çok fazla üretken olamadı Fenerbahçe. Solda Tadic, sağda Talisca ve ortada Dzeko’nun ileri üçlüsünü oluşturduğu sarı- lacivertlilerde hücumlar; daha çok Kostic ve Tadic’in bulunduğu sol kanattan gerçekleşti. Fakat ilk gol, orijinal mevkii olan sağ bekte oldukça başarılı bir performans sergileyen Mert Müldür’den geldi.
İlk yarıda hakemin ikinci sarı karttan oyundan ihraç etmediği Diego Carlos’a Mourinho kementi attı ilk yarının sonunda ve Osayi-Samuel'i sürdü sahaya. Mert Müldür de stopere geçti. Esasen Diego Carlos, rakiplerine karşı gerçekleştirdiği müdahalelerin neredeyse tamamında faul yaptı ve net bir şekilde sarı-
İki teknik direktör de farklı tercihlerle çıktılar derbiye. Bunlardan, istediklerini sahaya daha iyi yansıtan Ole Gunnar Solskjaer’in takımı oldu ve Beşiktaş derbiden 1-0'lık galibiyetle ayrıldı.
Galatasaray derbisinde olduğu gibi 4-6-0 dizilişi ile başladı derbiye Solskjaer. Norveçli teknik adamın tercihleri ilginçti. Masuaku’yu stoper, Emrecan Terzi’yi ise sol bekte görevlendiren Solskjaer, sol açıkta da genç Mustafa Hekimoğlu’na forma verdi. Fakat bu tercihler sahada sırıtmadılar. Tam tersine özellikle Masuaku, stoperde çok başarılı bir performans sergiledi.
Bunun dışında istediler, inandılar, mücadele ettiler, ayakta kaldılar ve sonunda da derbiyi kazanmayı başardı siyah- beyazlılar. Oyun planlarını çok doğru bir şekilde uyguladılar, çok iyi savunma yaptılar. Solskjaer de tam zamanında yaptığı oyuncu değişiklikleri ile ikinci yarıda takımın oyundan düşmesini engelledi.
Elbette Mourinho’nun hataları da etkili oldu derbinin sonucunda. Sezon başından beri sürekli farklı sistemler ve oyuncular deneyen Portekizli teknik adam, Beşiktaş derbisine de yine farklı tercihlerle
Kupadaki Fenerbahçe derbisi ile başlayan sürecin ardından, başka bir deyişle beş maç sonra yine alışıldık kadro ezberini bozup Osimhen’in arkasında Sara ve Mertens’in yerine Morata tercihi ile sürdü takımını Sivasspor karşısında sahaya Okan Buruk. Elbette bunun temel nedeni, Morata’nın geçen haftaki Eyüpspor maçında oyuna girdiği 67. dakikadan sonra gösterdiği performans ve attığı iki goldü. Eyüpspor’a göre daha zayıf bir takım olan Sivasspor’a karşı hem de iç sahada bu verimin daha da artacağını düşündü büyük ihtimalle Buruk. Fakat doğal olarak beklediği olmadı. Morata, özellikle ilk yarıda yine bağlantı rolünü üstlenemedi. Sağ bekte Kaan Ayhan yerine Sallai tercihi ise tamamen rakip ile alakalıydı.
Morata olumsuzluğuna rağmen maça fırtına gibi başladı Galatasaray ve rakibini tam anlamıyla darmadağın etti. Öyle ki, 31. dakikada skoru 4-0'a getirdi sarı- kırmızılılar. Son haftaların golcüsü Torreira, yine fileleri havalandırdı ve kariyerinde en fazla gol attığı sezona ulaştı. Osimhen, bu karşılaşmada kaydettiği
Kendisi için kritik bir viraj olan Eyüpspor deplasmanında maça iyi başlayamadı Galatasaray. Bunun temel nedeni Eyüpspor’un, Galatasaray’ı adeta kendi silahıyla vururcasına etkili ön alan baskısı ile mücadeleye başlamasıydı. Bu da sarı- kırmızılıların o bildiğimiz etkili ve baskılı maç başlangıcını yapmasına engel oldu.
Bunun dışında başta Yunus Akgün olmak üzere yapılan top kayıpları, final pasları ve son tercihlerdeki hatalar da Galatasaray’ın oyunda istediği etkinliği kurmasına engel olduğu gibi sarı- kırmızılıların çokça geriye koşmalarına neden oldu. Düşünün, ilk yarıda üç kritik ilk müdahale yapan Davinson Sanchez bile üç top kaybı yaşadı.
Bununla birlikte ön alan baskısını yapabildiği anlarda net pozisyonlar da buldu sarı- kırmızılılar fakat bunları gole çeviremediler. Ancak 29’da yine bir duran top sonrasında gelen gol, maçın seyrini değiştirdi. Galatasaraylı futbolcular yere daha sağlam, daha güvenli basmaya başladılar. İkinci yarının başlarında yine bir duran topta Torreira ile gelen ikinci golden sonra da oyunu tamamen