Şükrü Andaç

Şükrü Andaç

sukru.andac@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dünya ekonomisine bir kadın yön veriyor. Üstelik zengin bir aileden gelmiyor, annesi öğretmen, babası doktor. İsmi Janet Yellen. ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı olan Yellen’in ağzından çıkacak tek kelime dünyanın dört bir tarafında piyasaları etkiliyor. Hatta bu kelime birçok ülkenin kaderini belirliyor. Peki tüm dünya ekonomisinin en güçlü insanı bir kadınken genel olarak kadınlar ekonomide hak ettikleri yeri alabiliyorlar mı?
Maalesef hayır...

Sadece Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde değil en gelişmiş ekonomilerde bile kadınlar eşit işe eşit ücret alamıyor ve iş dünyasında kendine yer bulmakta zorlanıyor.
Milyarlarca doların döndüğü Hollywood’da bile kadın başrol oyuncularının ücreti her zaman erkek başrol oyuncusundan düşük oluyor. Aynı durum iş hayatının tüm kademeleri için geçerli. Erkek yöneticiler kadınlara göre daha çok kazanıyor.

Evin yükü çok ağır

İş hayatında kadın erkek eşitsizliği olmasına karşılık, yine de bu hayata girebilen kadınlar şanslı azınlık sayılabilir. Türkiye’de erkeklerde işgücüne katılım oranı yüzde 70’lerde iken, kadınlarda yüzde 30’lar seviyesinde. Yani kadınların iş hayatına katılım oranı hâlâ çok düşük. Büyümek isteyen bir ekonomide nüfusun bu kadar önemli bölümünün ekonomiye katılamamasının bedeli gerçekten çok ağır.

Ekonomiye etkisinin yanı sıra ev kadınları emeklerinin asla karşılığını alamıyor. İşlerin en ağırı olan ev işi, annelik, yaşlı bakımı gibi alanlarda verdikleri emeklerin asla maddi getirisi olmuyor.

Türkiye’de iş hayatına dahil olmayan nüfus 28.4 milyon kişi. Bunun 8.2 milyonu erkekler, 20.2 milyonu ise kadınlar. 20 milyon kadının 11.5 milyonu ev işiyle meşgul, işgücüne katılamıyor.

Kadına şiddete son

Şimdiye kadar yazdıklarımız işin ekonomik boyutu ile ilgiliydi. Oysa Türkiye’de kadınların ekonomik eşitlik ve özgürlüğe gelene kadar çok daha önemli bir sorunu var. Son bir yılda 300 kadının canını alan “kadına şiddet” hepimizin en hızlı çözüm bulması gereken sorun. Can güvenliğini sağlayamadığınız kadınlardan ekonomik hayata katkıda bulunmalarını beklemek ne kadar anlamlı olabilir.

Toplum olarak kadınlara borcumuz önce şiddet görmeden bir yaşam sürmelerini sağlamak, ardından da iş hayatında eşit işe eşit ücret politikasını hayata geçirmek olabilir.

‘Ayrımcılık yok’ deyip geçmeyin

İş hayatı ve kadın denildiğinde, iyi örnekler de yok değil.

Teknoloji dünyasının en güçlü kadın yöneticilerinden, Facebook’un iki numaralı ismi Sheryl Sandberg kendi deneyimlerinden yola çıkarak iş dünyasındaki kadınlara eşitlik için özel bir organizasyon ağı kurdu.

Merhum Mustafa Koç, kadın istihdamını öne çıkarmak için grubunun HeForShe ağına katılmasına öncülük etti.

Mustafa Bey’in bu konudaki söylemi ‘farkına varmak’ adına oldukça önemliydi:
“Açıkçası ben bu eşitsizliğin ciddiyetinin boyutunun farkında değildim, ta ki cinsiyet eşitliği lensiyle bakmaya başlayana kadar. Örneğin iş yaşamında kadın çalışanı geçmişteki performansıyla, erkek çalışanı ise gelecekteki potansiyeline göre teşvik ettiğimizin farkında değildim. Bunun gibi önyargılar topluma ve iş hayatına zarar veriyor.”
Tam bu yazıyı kaleme alırken, alanında Türkiye’nin en büyüklerinden Tabanlıoğlu Mimarlık şirketinin ortağı ve tepe yöneticisi Melkan Gürsel’den şu mesaj geldi:

“Kadın gazetecilerle paylaştığım mektubu siz kadın dostu gazetecilerimiz ile de paylaşmak istedim. Halen Türkiye’de ve birçok gelişmiş ülkede yüzde 25’lerde olan kadın mimar oranının grubumuzda yüzde 60’a kadar çıkmış olmasının mutluluğunu yaşıyoruz. Kadın doğasında var olan mücadele ve dayanışma potansiyeli ile, daha huzurlu, mutlu, barış dolu ve sürdürülebilir bir dünya için katkımızın değerinden şüphe duymuyorum.”