Şekerleme yapmaktan, yani kısa gündüz uykularından nefret ederim. Ancak bazen isteyerek, çoğunlukla da istemeden gün içinde uykuya dalmışlığım olmuştur. Ama bu tarz uykulardan uyanınca kendimi sersemlemiş hissediyorum, zihnim bulanık oluyor, etrafımı bir mahmurluk bulutu ve ondan daha da büyük bir utanç bulutu kaplıyor. Benim için kısa gündüz uykuları kendime iyi bakmaktan çok, kendimden nefret etmek anlamına geliyor. Sanki şekerleme yapınca zayıf davranmışım gibi hissediyorum.
Ama son zamanlarda bu konudaki fikrim değişti ve davranış şeklimi değiştirdim. Doğru şekilde yapıldığı taktirde kısa gündüz uykuları çok değerli bir mola olabiliyor ve düşüş saatlerine karşı kurnazca alınmış bir önlem teşkil edebiliyor. Bu da bir yandan iş performansını yükseltirken, diğer taraftan hem zihinsel hem de fiziksel sağlığımıza destek oluyor.
Dünyanın en değerli resimlerinden Mona Lisa’da imzası bulunan Leonardo Da Vinci, 4 saatte bir 20 dakika uyuyordu. Ünlü ressamın yaratıcılığı ve başarısı belki de Uberman uyku döngüsü verilen bu alışkanlıktan geliyordu.
Buz pistini düzeltmek
Bu kısa uykular beynimiz için birçok açıdan buz pistlerini düzeltmek için kullanılan makineler gibi işlev görüyor, tipik bir günde zihinsel buz pistimizde oluşan çukurları, çizikleri ve sıyrıkları temizliyorlar. Örneğin çok iyi bilinen bir NASA araştırmasında, uyku molası veren pilotların tepki süresinde yüzde 34 oranda iyileşme olduğu, ayrıca dikkat ve uyanıklık düzeylerinin de iki kat arttığı görüldü.
Berkeley Üniversitesi’nde yürütülen bir çalışmaya göre, öğleden sonra yapılan kısa bir şekerleme beynin öğrenim kapasitesini artırıyor. Çalışmada, uyuyanların bilgiyi bellekte tutma konusunda diğerlerine göre çok daha yüksek performans gösterdiği görüldü. Bir başka deneyde, uyuyanların mola sırasında uyumayanlara veya başka faaliyetlerle uğraşanlara göre karmaşık problemleri çözme ihtimalinin iki katına çıktığı tespit edildi.
Yanlışmış!
Bu uykular hem kısa dönem hafızayı hem de insanların yüzleriyle isimlerini eşleştirmek gibi işlemleri yapmamızı sağlayan çağrışımcı hafızayı pekiştiriyor. Özellikle de yaşımız ilerledikçe, kısa uykuların beyin gücümüz üzerindeki genel etkisi büyüyor.
Kısa uykulardan en çok fayda görülen işlevler; toplama, akıl yürütme, tepki süresi ve sembol tanıma gibi işler. Hatta şekerleme yapmak, katılım ve yaratıcılığın en verimli kaynağı olan akışın da artmasını sağlıyor.
Ayrıca birçok araştırma kısa uykuların sağlığımız açısından da faydaları olduğunu ortaya koyuyor.
Bu kanıtlara rağmen gündüz uykusuyla ilgili şüphelerim ortadan kalkmadı. Ta ki, yanlış uyuduğumu öğrendiğim ana kadar!
Meğer ben yanlış uyuyormuşum.
Öğleden sonra 30 dakika ila 90 dakika arasındaki uykular ideal şekerleme değilmiş.
İdeal şekerlemeler, yani etkiyle verimliliği birleştirenler, çok daha kısa olmalı, 10 ile 20 dakika arasında sürmeli.
Örneğin, Avustralya’da yapılan ve Sleep (Uyku) dergisinde yayımlanan bir araştırmanın sonuçları, 5 dakikalık şekerlemelerin yorgunluğu almak, dinçleştirmek veya zihni açmak gibi konularda hiç de yararlı olmadığını, ama uyku süresi 10 dakika daha uzadığında en az 3 saat süren olumlu etkiler elde edildiğini gösteriyor.
Bununla birlikte 20 dakika sınırı aşıldığı zaman, beynimiz ve vücudumuz bu kaçamağın bedelini ödemeye başlıyor. “Uyku ataleti” olarak bilinen, uyandığımızda kendimizi sersemlemiş, kafası karışık ve mahmur hissettiğimiz durumu yaşamaya başlıyoruz. Uyku ataletinden kurtulmak için yapmamız gereken şeyler; yüzümüzü yıkamak, ayağa kalkıp silkelenmek, sistemimize biraz şeker katmak için çekmecelerde tatlı bir şeyler aramak olabilir.
İş ve performans
Bunların yanı sıra, bu konuda bir hata yaptığımı daha öğrendim. Sadece yanlış uyumakla kalmayıp, çok güçlü bir maddeyi kullanmıyormuşum, oysa bu madde kısa uykunun faydalarını pekiştiriyormuş. T. S. Elliot’un bir sözünü konuya uyarlayayım: “Uykularımızı kahve kaşıklarıyla ölçmeliyiz.”
Yani, genellikle kahve şeklinde alınan kafeinden sonra yapılan 10 ile 20 dakikalık kısa şekerleme, yorgunluğu atmak ve yaptığınız işin performansını yükseltmek için ideal bir kombinasyon.
Eskiden “uyumaktan utanırken”, artık “kahveli şekerleme” olarak bilinen uyku ve kahve kombinasyonunun tadını çıkaran biriyim.
Not: Yazıdaki bilgiler Daniel H. Pink’in “Ne Zaman” (Mükemmel zamanlamanın bilimsel sırları) adlı kitabındandır.
Şekerlemesi ile ünlü ‘Vehbi Bey’li bir anı
Türkiye’de şekerleme yapmasıyla ünlü patronlar var. İlk akla gelen isim ise hiç şüphesiz, 25 yıl önce hayata veda eden Vehbi Koç.
Milliyet’in usta yazarı merhum Güngör Uras, oldukça yakından tanıdığı Vehbi Bey’in öğlen uykusu ile ilgili yaşadığı tatlı bir anı, çok özlediğim, geçmişteki o sıcak yemek sohbetlerimizden birinde şöyle anlatmıştı:
“Koç Grubu bünyesindeki uluslararası ortaklı şirketlerden birinde genel müdürlük koltuğuna oturan başarılı ve genç yönetici patronundan ilham alır. Yenilenen genel merkez binasındaki odasına, bir de mütevazı dinlenme-uyku odası yaptırır.
Vehbi Bey’i yakından tanıyanlar bilir, hiç haber vermeden grup şirketlerini ani ziyaretleri, yani teftiş etmişliği çoktur.
İşte öyle bir gündür...
Öğlen boşluğunu şirket ziyareti ile geçirmek isteyen Vehbi Bey, hem yeni binayı görecek hem de yeni göreve gelen genel müdüre “işlerin nasıl gittiğini” yerinde soracaktır.
Yola koyulur, mütevazı arabasıyla binanın önüne gelir.
İçeriye girer.
Genel müdürlük odasının önünde sekreter onu karşılar.
Merdivenden çıkmasına yani geldiğinden haberdar olunması için vakit bırakmasına karşın genel müdür odasında yoktur, şaşırır.
Vehbi Bey, genel müdürün nerede olduğunu sorduğunda, o an bir sessizlik olur.
“Kızım genel müdürünüz nerede?” diye ikinci kez sorduğunda, kısık sesle yanıt gelir:
- Efendim kendisi arkadaki odada, istirahatte.
Vehbi Bey durumu anlar, odaya girer, dinlenme odasının kapısını aralar.
Bir de ne görsün, gerçekten de genel müdür pijamaları çekmiş, yatağına yatmış bir güzel uyuyor.
Tabii bir şaşkınlık, bir heyecan, ardından hızlı bir toparlanma...
Vehbi Bey doğrulan genel müdüre seslenir:
- Ne yapıyorsunuz siz şimdi?
Yanıt gecikmez:
- Efendim siz öğlenleri uyuyarak zihninizi dinlendirdiğinizi, motivasyonunuzu artırdığınızı anlatmıştınız, ben de daha iyi çalışmak için kısa bir mola vermiştim.
Vehbi Bey durur mu, genç yöneticiye hemen cevabı verir:
- Evladım sen yanlış anlamışsın. Uyuyacak olan benim. Siz çalışacaksınız.”