Net değeri 30 milyar doları bulan Türkiye Varlık Fonu, ağırlıklı yabancılarla olmak üzere yeni yatırımlar ve ortaklıklarla büyüyecek. “Varlık Fonu Türkiye Cumhuriyeti’nindir. 82 milyonundur. Orası burası satılmaz” ifadelerini kullanan Zafer Sönmez, “Bir şeyi ipotek vermek ya da yok pahasına satmak, böyle bir şey yok. Agresif büyüme hedefimiz var” diyor
1 Mayıs gibi anlamlı bir günün sabahında, Etiler’deki Akmerkez’in 11. katında yer alan ofisindeki “1923” ismini verdiği toplantı odasında buluştuğumuz Türkiye Varlık Fonu (TVF) Genel Müdürü Zafer Sönmez, fon bünyesindeki hiçbir şirketin “satışı” veya “hisselerinin ipotek verilmesi” gibi bir durumun söz konusu olmayacağını söylüyor.
TVF’nin farklı oranlarla portföyüne aldığı şirketler arasında THY, Türk Telekom, Ziraat Bankası, Halkbank, Botaş, Borsa İstanbul, Çaykur, PTT ve Türksat gibi Türkiye’nin gözbebeği kurumlar var.
Amaçlarının günü kurtarmak değil 1923’teki Cumhuriyet ruhuyla bugüne kadar gelen Türkiye’nin varlıklarının değerini katlamak olduğunu ifade eden Sönmez, ellerindeki 1’i, 5 hatta 10 yapmak için çalışacaklarının altını çiziyor.
‘Sıkıntıyı paylaşacağız’
TVF olarak “Türkiye’nin kartviziti” olacaklarını aktaran Sönmez,
TAİK’in Washington temaslarında ‘siyaset’ ve ‘iş alemi’ adına çok önemli kazanımlar elde edildi. Geleneksel olarak ABD’de yapılan etkinliğin devamı Ankara konferansıyla gelecek.
Washington
Türkiye’nin kabineden üç bakan ile geniş kapsamlı iş dünyası heyetiyle katıldığı, DEİK bünyesindeki Türkiye-ABD İş Konseyi (TAİK) ve American Turkish Council’ın (ATC) 37’nci yıllık ortak toplantıları kapsamında iki tarafının da önemli kazanımlar elde ettiği görüşmelere imza atıldı. Siyasi ve ekonomi tarafında yaşanan gerginliklerin aşılma noktasında iş dünyası temsilcilerinin de görüşlerini paylaştığı toplantıların sonunda DEİK Başkanı Nail Olpak ile TAİK Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, Trump International Hotel’de biraraya gelerek görüşlerini paylaştı.
Başkanlara rapor
Yalçındağ, iki ülke arasındaki ticareti 75 milyar dolara taşımak için ABD tarafıyla birlikte rapor hazırlayacaklarını ve haziranda bunu iki Başkan’a sunacaklarını iletti.
“Biz bu konferansı yakın geçmişte iki defa iptal ettiğimiz için stres seviyemiz üst noktadaydı. İki tarafın katılma isteksizliğinden dolayı iptal edilmişti. Bugünlerde sorunlarımız olmasına rağmen iki tarafın da istekli olduğunu gördük” diyen Yalçındağ, şöyle devam
S-400 gerginliğinin yaşandığı, yatırımcıların Türkiye ile ilgili kafalarında soru işaretlerinin arttığı bir dönemde Beyaz Saray’da Başkan Trump dahil ABD’nin etkili isimleriyle sürpriz görüşmeye imza atan Bakan Berat Albayrak, Türkiye’nin geleceği adına umut vaat etti
Türk ekonomisi için Batı ile ilişkiler tarafında gerginliklerin yaşandığı bir dönemde ABD’de uluslararası finans piyasalarının etkili oyuncularıyla bir araya gelen Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Beyaz Saray temaslarında tarihi bir görüşmeye imza attı. Bu sürpriz görüşme Albayrak ile ABD Başkanı Donald Trump arasında yaşandı.
İkili görüşmenin ABD ile ilişkilerin gerildiği, yabancı sermayenin “Türkiye’ye yatırım” noktasında kafasında soru işaretlerinin arttığı bir ortamda gerçekleşiyor olması stratejik olarak oldukça değerli bir hamle olarak kaydedildi.
Rusya eksenli S-400 gerginliği ve dolarda yaşanan hareketlilikle aynı döneme denk gelen bu görüşmenin gayet sıcak geçtiğini belirten Albayrak, buluşmanın pozitif bir havada gerçekleştiğini söyledi.
Önem göstergesi
Beyaz Saray ve Türkiye adına bugüne kadar yapılan görüşmelere bakıldığında, bir ABD Başkanı ile bir Türk Bakan’ın gerçekleştirdiği ilk görüşme olarak
Son dönemde gerginliklerle anılan Türkiye ve ABD ilişkilerinin güçlü kalması gerektiğini belirten Amerikan iş dünyası, iki ülkenin sadece kendi topraklarında değil dünya çapında büyük işlere imza atabileceğini söylüyor
Türkiye ve Amerika arasında iş ve siyaset dünyasında zaman zaman yaşanan gergin dönemlerden birinden daha geçiyoruz. Bir tarafta dolar kurunda yaşanan oynaklık diğer tarafta S-400 ve F-35 tartışmaları...
Bu ortamda ilişkileri ve diyaloğu güçlendirmek adına karşılıklı olarak atılan her bir adımın önemi büyük.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın ABD temaslarıyla aynı döneme denk gelen ve iki ülkenin iş alemini buluşturan bu yılki “ATC” toplantıları işte bu noktada iklimin yumuşaması için büyük fırsat olurken, konferans için seçilen ‘İşe Dönüş’ başlığı da anlamlıydı.
Gelecek ve işbirliği
DEİK bünyesindeki Türkiye-ABD İş Konseyi ve American Turkish Council’ın (ATC) 37’nci yıllık ortak toplantısı için Washington’dayız. Geleneksel olarak Beyaz Saray’a komşu Trump International Hotel’de gerçekleştirilen toplantıların ilk gününde konuşan tüm aktörler Türkiye ve ABD’nin geleceğinde stratejik işbirliğinin önemine vurgu yapıyor.
‘Başarabiliriz...’
Bundan 5 yıl öncesi, tarih 31 Mart 2014. Türkiye yerel seçimler için sandık başında. Çoğumuz o günleri hatırlamıyor olabiliriz ama geriye dönüp bakıldığında aslında o dönem yaşananların bugünden pek bir farkı olmadığı söylenebilir. Seçim ‘yerel’ ama sahadaki yarış ‘genel’. Şehrin, beldenin, köyün gelişimi, halkımızın iyi koşullarda yaşaması için hayata geçirilecek projeler geri planda, siyasiler arasındaki atışmalar ise revaçta. Günün sonunda seçimler bitiyor, neredeyse herkes “Artık yeter. Haydi işimize bakalım” diyor. Ancak bu olmuyor. Kazanan da kaybeden de pes etmiyor, çekişmeler sürüyor.
Bugünlere geliyoruz. Aradan 5 yıl geçmiş. Dün 31 Mart 2019 idi. Yine bir yerel seçim için halkımız sandığa gitti. Gelin iki zaman dilimi arasındaki birkaç rakama göz atalım; 5 yıl önce 2.20 TL olan dolar 5.60 TL’den, 3 TL olan euro 6.30 TL’den satılıyordu.
Peki biz ne bekliyorduk; Türk Liramız değerlenecek, ülkemiz kalkınacak, farklı olacağız, örnek olacağız, Türkiye’den dünya markaları çıkaracağız. Son yıllarda bu alanlarda notumuz maalesef zayıf kaldı.
Artık kafamızı elimizin arasına alıp iyice düşünme zamanı geldi.
Gelin yeni bir sayfa açalım.
İşçisi patronu, memuru emeklisi, öğrencisi
Kuşadası limanıyla başlattığı denizcilikteki yatırım seferini 10 ülkede 18 noktaya taşıyan işadamı Mehmet Kutman, ‘Karayipler’ hamlesinin ardından gözünü yeni pazarlara dikti
Küba’nın ardından, Bahamalar’da dünyanın en büyük kruvaziyer limanlarından ‘Nassau’ ihalesinde en iyi teklifi vererek devralma işlemlerine hazırlanan Global Yatırım Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kutman, tüm coğrafyalarda rotalarını hızlı büyümeye kırdıklarını söyledi.
“Karayipler’de Nassau’nun yanı sıra Porto Riko, St. Martin, Curaçao, St. Lucia gibi görüşmelerini yürüttüğümüz limanlar var. Önümüzdeki 36 ayda 1 milyar dolarlık bir yatırımdan bahsediyoruz” diyen Kutman, “Başka coğrafyalar da takip ettiğimiz fırsatlar var. Toplamda 20 liman hedefimizde. Akdeniz Çanağı, Afrika, Malezya, Tayvan, Japonya, Taylan’da takip ettiğimiz limanlar var. ABD’de Alaska’da iki limanla ilgileniyoruz. Yine ABD’de Seattle ihaleye çıkacakmış. Alaska kruvaziyer seferleri oradan başlıyor. İnceleyeceğiz. Avustralya’da Sydney’den davet aldık” ifadelerini kullandı.
Erdoğan ziyaret etse!
Bu yatırımlar noktasında “Bizim devletten maddi bir destek talebimiz yok. Manevi destek versinler yeter” şeklinde konuşan Mehmet Kutman,
Başta Vitra olmak üzere yapı ürünleriyle Avrupa’yı fethe hazırlanan Eczacıbaşı, yurtdışında yavaş ilerlemek istemiyor. Zıplayarak büyümek için büyük çaplı global bir alıma imza atabilir
Frankfurt
Geçen yıl ciroda 9 milyar lirayı yakalayan Eczacıbaşı Holding, 2019 yılında yatırımda frene basmayacak. Yeni modeller ve yeni pazarların da etkisiyle satışlarını artırmayı hedefleyen grup, planladığı doğrultuda ilerlerse yılın sonunda tarihinde ilk kez 10 milyar liralık ciroyu aşacak.
Bu stratejide, grupta cironun yüzde 40’ını üstlenen “yapı grubu” oldukça önem taşıyor. Bu kategori için de iç pazardan çok dışarısı öne çıkıyor. Bu hedefe göre, geçen hafta global ve yerli rakipleriyle Frankfurt’taki ISH Fuarı’nda bir araya gelen Eczacıbaşı, Vitra ile pazardaki gücünü bir kez daha ortaya koydu.
Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, yapı ürünleri grubunda oldukça önemli konuma geldiklerini ve bundan memnun olduklarını anlatırken hedeflerinin bu işi büyütmek olduğunu söylüyor. Bu noktada da “zıplayarak” büyümek adına yurtdışında büyük montanlı bir alıma imza atmak için planlar yapılıyor.
Çok yakından izliyor
Güçlü oldukları Avrupa pazarında hızlı yayılmak için böylesine bir sat
Sektördeki oyuncu değişikliklerine hazır olduklarını belirten Enerjisa Enerji CEO’su Ziya Erdem, hızlarını kesmeyecek şirketleri alım için yakından takip ettiklerini söylüyor.
Sabancı Holding ile Alman E.ON’un eşit hisseyle ortak olduğu Enerjisa Enerji’nin CEO’su Ziya Erdem, 2018’de şirketin sıkı performans gösterdiğine işaret ederken, 2019 ve gelecek için oldukça umutlu konuşuyor.
Öncesinde Ericsson Türkiye’nin genel müdürlük koltuğunda oturan, 1 Temmuz 2018 itibariyle de geçmişte yolunun kesiştiği Sabancı Holding ortaklığındaki Enerjisa’da göreve başlayan Erdem, ayağının tozuyla İstanbul Avrupa yakasındaki şirket merkezini, enerji dağıtımını üstlendiği bölge olan Anadolu yakasına taşıdı.
Ataşehir’de yükselen Finans Merkezi’ne komşu yeni genel müdürlük binasında bir araya geldiğimiz Erdem, enerjide büyümenin süreceğini, 52 milyar dolar borçlu sektörde oyuncu değişikliklerine hazır olduklarını söylüyor.
Ziya Erdem, döviz borçsuz bir şirket olmalarının, ağustosta yaşanan gergin dönemi atlatma noktasında kendilerine önemli avantaj sağladığını ifade ediyor.
“Sektörün 52 milyar dolar borcu var. Sıkışmışlık söz konusu. Sektörde oyuncu değişiklikleri olabilir” diyen Erdem, “Bunları yakından