EKONOMİYE PETROL BASKISI

19 Nisan 2018

Türkiye geçen yıl 47.1 milyar dolarlık cari işlemler açığı verdi. Bu açığın 32.9 milyar doları net enerji ithalatından kaynaklandı. Yani eğer Türkiye enerjiyi dışarıdan ithal etmeseydi, ödemeler dengesindeki cari açık 47.1 milyar dolar değil, 14.2 milyar olacaktı. Gayri safi yurt içi hasılaya oran olarak ise yüzde 5.5 yerine yüzde 1.7’lik bir açıktan söz ediyor olacaktık. Bu boyutta bir açık Türkiye’yi kırılgan ekonomiler sınıfının dışına taşırdı. Bunlar cari işlemler açığı hikâyemizin “eğer” kısmı. Bir de realite var. O da büyümek ve üretmek için bu kadar enerjiyi dışarıdan ithal etmek zorunda olduğumuz. Enerji ithalatını kısa vadede azaltmanın tek yolu daha düşük büyümeyi kabullenmektir. Enerji fiyatlarındaki artış sadece dış dengeyi olumsuz etkilemekle kalmıyor aynı zamanda enflasyonu da yukarı çekiyor.

Bu çaresizlik içinde işimiz küresel enerji fiyatlarının seyrine kalıyor. Orada da görünüm oldukça karışık. Petrol fiyatları 2008 ile 2018 yılları arasında 26 dolar ile 145 dolar arasında dalgalandı. Çok geniş bir banttan bahsediyoruz. Brent petrolün varil fiyatı 2008 yılında 145 dolar ile zirveyi gördü. 2016 Ocak ayında ise 26.55 dolarla son 13 yılın en düşük düzeyindeydi. Şimdi

Yazının Devamı

Dünya ticaretine 'ayar' veriliyor

12 Nisan 2018

Trump, dünkü “Hazırlan Rusya, füzeler Suriye’ye” geliyor” mesajıyla, aylardır yürüttüğü tweet siyasetini zirveye taşıdı. Zaten gergin olan piyasalar bu “tweet”ten sonra daha da gerildi. Trump hem siyasette hem ticarette ürkütücü bir tırmandırma stratejisi izliyor. Siyasette ve askeri alandaki tırmandırmanın varacağı noktayı kestirmek zor ama ticaretteki tırmandırmanın varacağı nokta belli. Trump’ın başlattığı ticaret savaşı dünya ticaretinde alışılmamış hareketlere neden olacak. Çok taze üç örnek var önümüzde:

- Dünyada satılan çeliğin yüzde 10’unu tek başına ABD ithal ediyor. Açık ara dünyanın en büyük çelik ithalatçısı. ABD’nin getirdiği yüzde 25’lik ek tarifeden sonra bu ülkeye çelik satmakta zorlanan ihracatçılar ne yapacak? Çok büyük ihtimalle başka pazarlara yönelecekler, oralara satmak için kıyasıya bir rekabete girecekler; girdikleri ülkelerdeki yerli üreticiler zor anlar yaşayacak.

- Dünyada satılan soya fasulyesinin neredeyse üçte ikisini Çin alıyor. En büyük satıcı ise Brezilya ve ABD. Çin ABD’den soya ithalatına yüzde 25 ek vergi getirince ne olacak? Çin’e mal satmakta zorlanan ABD’li soya fasulyeciler diğer pazarlara yönelecek, mesela Avrupa’ya. Hatta böylesi bir kayma

Yazının Devamı

Penceredeki fırsattan yararlanamadık

5 Nisan 2018

Enflasyon sanıldığından daha yapışkan çıktı. Ocak ayındaki bu yılın ilk yazısında “Türkiye’nin önünde olumlu baz etkisinin yarattığı, bozulan enflasyon bekleyişlerini iyileştirmek için bir fırsat penceresi var” demiştik. Beklentimiz, ocak ayı ve onu izleyen 3-4 ay boyunca geçen yılki sıra dışı yüksek aylık artışların yerini daha makul ve tarihsel ortalamalara yakın rakamların alması ve bunun yaratacağı aritmetik etkiyle yıllık enflasyonun gerilemesiydi. Öyle de oldu. 2017 sonunda yüzde 11.92 olan TÜFE enflasyonu “fırsat penceresi” dediğimiz dönemde geriledi ve mart sonunda yüzde 10.23’e kadar indi. Yıllık enflasyonda 2018’in ilk 3-4 ayındaki düşüşün 2016 ve 2017’de bozulan bekleyişleri düzeltmek ve ekonominin aktörlerinde “enflasyon düşüyor” algısı yaratabilmek için iyi bir fırsat olabileceğini düşünüyorduk ama olmadı.

Yılbaşından bu yana enflasyondaki toplam yüzde 1.69 puanlık düşüş önemlidir ancak bekleyişleri düzeltecek ve “enflasyon düşüyor” algısı yaratacak boyutta değildi. Dün Merkez Bankası’nın mart ayı enflasyon gelişmelerini değerlendirdiği raporunda öne çıkardığı noktalar da bu görüşü destekliyor. Merkez Bankası çekirdek enflasyon göstergelerindeki ana eğilimin bir

Yazının Devamı

TÜRK TURİZMİNE GASTRONOMİ DESTEĞİ

29 Mart 2018

Türkiye deniz-güneş-kum turizmiyle gelebileceği yere ulaştı. Gelir ise belli bir aralığa sıkıştı, kaldı. Türkiye’ye gelen her bir yabancı turist ortalama 630 dolar harcıyor. Bu rakam İspanya’da 1.200 doların üzerindeymiş. Dünya ortalaması ise 1.060 dolar. Turizmde geliri artırabilmek için bundan sonra daha farklı şeylere yoğunlaşmak, sağlık, inanç ve konferans turizmi gibi yeni temalara ağırlık vermek gerekiyor. Türkiye’yi bir üst gelir grubuna taşıyabilecek bir dördüncü tema daha var; o da gastronomidir.

Başarılı modeller

Dünyada bu konuda bize model olabilecek başarılı örnekler var; mesela İspanya. Son 10-15 yılda restoranlara ve şeflere yatırım yapan İspanya, gastronomide güçlü trendler yarattı, muazzam bir ekonomi geliştirdi. Bugün gastroekonominin İspanya’nın gayri safi yurt içi hasılasındaki payı yüzde 9 dolayında. Bizde ise yüzde 1.8. Bu rakam hem iyi hem kötü. İyi, çünkü sektörün oldukça yüksek bir gelişme potansiyeli olduğunu gösteriyor. Kötü, çünkü turist başına harcamaların düşük kalmasına neden oluyor. Yüksek harcama kalıbı olan turist aynı zamanda yeme-içmeye düşkün turisttir ama sadece karnını doyurmak peşinde değildir. Kaliteli malzemelerin kullanıldığı, görsel

Yazının Devamı

G-20 ömrünü dolduruyor mu?

22 Mart 2018

G-20’yi oluşturan en büyük 20 ekonomi dünya nüfusunun yüzde 66’sını, küresel ticaretin 75’ini, gayri safi hasılanın 85’ini ve yatırımların ise 80’ini temsil ediyor. G-20 küresel problemlerin çözümü için ana platform olma iddiasıyla çıktı. Küresel ekonomiyi güçlendirmek, krizden çıkışı hızlandırmak, küreselleşmeyi “vahşi”likten kurtarıp daha kurallara dayalı ve kapsayıcı hale getirmek gibi amacı vardı. Ancak son Arjantin toplantısı hayal kırıklığı yarattığı gibi G-20’nin bir platform olarak kendisine biçilen rolleri oynayabileceği konusunda ciddi şüpheler yarattı.

ABD ticaret ortaklarına karşı savaşı başlatırken bu hafta Arjantin’de yapılan G-20 bakanlar toplantısından korumacılığa karşı çıka çıka zayıf bir “diyalog” çağrısı çıktı. Oysa çelik ithalatına ek vergi getiren G-20 üyesi ABD, muhtemelen birkaç gün içinde bir diğer G-20 üyesi Çin’e karşı alacağı önlemleri açıklayacak ve ticaret savaşında yeni bir sayfa açacak. Bu hamleye karşı Çin misilleme yapacak. Bu sürecin sonunda dünya ticareti daralacak, küresel büyüme hız kesecek, işsizlik artacak. Böylesi kritik bir noktada G-20, bu savaşı durduracak somut bir adım atamıyor. “Kripto paradan uzak durun” çağrısı yaparken küresel

Yazının Devamı

Başkalarının nezaketine güvenmek zorunda kalıyoruz

15 Mart 2018

Cari işlemler açığındaki genişleme devam ediyor. Ocak ayındaki açık hem geçen yılın aynı ayındakinden hem de beklenenden daha yüksekti. Ekonomistler açığın boyutunu anlamak ve bir değerlendirme yapmak için onun ülkenin gayri safi yurt içi hasılasına olan oranına bakarlar. Türkiye’nin son 12 aydaki toplam cari işlemler açığı 51.66 milyar dolarla gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 6’sına ulaştı. Bir karşılaştırma yapmak gerekirse bu oran bizim gibi büyümek için sürekli cari işlemler açığı veren ülkelerden Yunanistan’da yüzde 1’in altında, Meksika’da yüzde 2.1, Endonezya’da yüzde 1.8, Güney Afrika’da yüzde 1.3, ABD’de yüzde 2 ve İngiltere’de ise yüzde 4.4 seviyesinde bulunuyor. Yani ekonomisinin çapına oranla gelişmiş ve gelişmekte olan piyasa ekonomileri arasında en fazla cari işlemler açığı veren ülkelerden biriyiz. İdeal bir oran var mı? Yok. “Yüzde 5’in üzerinde sorun çıkmaya başlayabilir” türünden başparmak kuralları vardır ancak burada rağbet gören yaklaşım ideal tek bir orandan çok her ülke için sürdürülebilir oranın ne olduğudur. Mesela, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkeler yıllarca yüzde 5 dolayında açık verdiler bir şey olmadı; ama Meksika ve Tayland gibi ülkeler bu

Yazının Devamı

‘Merkez’ neden faiz indiremiyor

8 Mart 2018

Artan faiz indirim çağrılarına ve baskılarına rağmen Merkez Bankası dünkü para politikası kurulu toplantısında faizleri değiştirmedi.

Muhtemelen bu kararı nedeniyle bazı kesimlerin sert eleştirileriyle karşılaşacak. Çünkü yıllık enflasyonun son birkaç aydaki gerilemesine bakıp faiz indirimi beklentisine girenler oldu.

Bu beklentiyi taşıyanlar bekledikleri adım gelmediğinde Merkez Bankası’nı faizleri yüksek tutarak, üretim ve istihdamı baltalamakla suçluyor. Faiz konusundaki zaman zaman iyice sertleşen eleştirileri göğüslemek zorunda kalmak 2001 yılından bu yana bütün merkez bankalarının ortak kaderi. Peki, Merkez faizi neden indirmedi?

Baz etkisiyle düşüş

Merkez’in dünkü 1 sayfalık açıklamasında bu sorunun cevabı var. Ama asıl cevabı Merkez Bankası Başkanı’nın enflasyon raporunu sunarken kullandığı, “Para politikası açısından geçici oynaklıklardan ziyade temel fiyatlama davranışları belirleyici olacak. Enflasyon dinamiklerinde genele yayılan ikna edici bir düşüş gerçekleşinceye kadar sıkı duruşumuzu koruyacağız” cümlesinde daha net görmek mümkün.

Bu cümlede öne çıkan birkaç nokta var. Enflasyondaki düşüşün Merkez Bankası’nın gevşemesine neden olması yani faiz indirtebilmesi için 1)

Yazının Devamı

Avrupa’nın hasta adamı şifa arıyor

1 Mart 2018

İtalya, krizden en zor çıkan Avrupa ülkesi. Hatta “çıkamayan ülkesi” demek daha doğru. Daha ileri gidip “Avrupa’nın hasta adamı” diyen de var. Bu yüzden hafta sonu İtalya’daki seçim piyasanın ilgisini çekiyor.

Bu hafta sonu İtalya’da seçim var. Söz konusu olan Avrupa’nın üçüncü büyük ekonomisi olunca ister istemez piyasaların ilgisini çekiyor.

Türkiye’nin en fazla ithalat ve ihracat yaptığı beşinci ülke olduğu için de bizim ilgimizi çekiyor. Geçen yıl İtalya’ya 8.5 milyar dolarlık mal satmış, 11.3 milyarlık almışız; 250.000 İtalyan turisti ağırlamışız. Toplam 1.400 civarında İtalyan firma Türkiye’de milyarlarca dolarlık doğrudan yatırım yapmış. AB sürecinde İtalya genellikle bize destek vermiş. Yani İtalya bizim için önemli bir ülke. Bir de önemsediğimiz euro var. Euro karşıtı partilerin güçlenerek çıkmaları halinde euro’da bir miktar zayıflama olabilir.

İstikrarsızlık örnekleri...

İtalya krizden en zor çıkan Avrupa ülkesi hatta “çıkamayan ülkesi” demek daha doğru. Daha ileri gidip “Avrupa’nın hasta adamı” diyen de var. İtalyan siyasetine damgasını vuran bir diğer gelişme ise en fazla kaçak göçmen akınına uğrayan AB ülkesi olması.

Özellikle Afrika’dan gelenlerin Avrupa’da karaya ilk

Yazının Devamı