Yine aynısı oldu... İlk golü bulmaya en yakın takımken, Beşiktaş yine 1-0 geriye düşen ekip oldu. Geçen sezonki maçların çoğunda ilk golü atan taraf olarak bu durumun avantajını çok iyi kullanan Beşiktaş, bu sezon değil bir 1-0 önde olmak 3-0 geriye düştüğü Adana Demirspor maçında bile sıkıntı yaşadı.
Bakasetas’ı kaybeden ve tam iyileşmeyen Nwakaeme nedeniyle daha temkinli olan Trabzonspor, arka alan boşluğu kovaladı. 45+4’te Abdulkadir Ömür’ün attığı golde asisti yapan Hamsik bu golün mimarıydı. Abdülkadir’i arkasına kaçıran Vida’ya fatura kesilmez. O fatura Hamsik’i boş bırakanlara kesilir. İlk yarının diğer önemli dakikalarına bakacak olursak 35. dakikada gelişen Beşiktaş atağını kesmek isteyen Vitor Hugo neredeyse topu kendi kalesine atıyordu.
Ersin 38. dakikada Nwakaeme’ye şans tanımadı. Larin’in 41. dakikadaki net pozisyonunda ise Uğurcan müthiş kurtarışlar yaptı.
İkinci yarıda Beşiktaş, beraberlik golünü en çabuk şekilde bulmak zorundaydı. Güven 49’da denedi ama Uğurcan’ın parmak
Maalesef olmadı. Sadece dün gece değil. Şampiyonlar Ligi’nin ilk gününden beri bir türlü olmadı. Beşiktaş, bir türlü o ilk golü bulamadı. Dört maç geçti o ilk gol gelmedi.
İstanbul’daki Borussia Dortmund ve Sporting maçlarında iyi başlasa da o golü bir türlü bulamadı. Hadi Ajax deplasmanından takım sakatlıklardan dolayı İstanbul’da kalmıştı!. Hadi Lizbon’daki Sporting maçında rakip kendi evinde oynadı. Ama yine de dünkü maçın skoru böyle olmamalıydı. Beşiktaş hala sıfır puanda. Rakamla “0” puan.
9. dakikada Paulinho, topu boş kaleye yerine direğe isabet ettirdiğinde acaba şans bizden yana mı diye düşündük. Aynı duyguları, 10. dakikadaki Gonçalves’in vuruşunda Ersin, mutlak golü engellediğinde de hissettik. 14. dakikada Larin’in dönerek vuruşunda Adan kurtarsa da; yine Larin’in 28. dakikada kaleye paralel giden vuruşunda bu kez ilk golü bulacağız sanki diye düşündük. Ama olmadı. 31. dakikada kazanılan penaltıyı Gonçalves gole çevirdiğinde, yine de
Hatayspor gibi bir deplasmanda, daha altıncı dakikada 1-0 geriye düşüyorsanız, o maçı değil kazanmak beraberlikle bitirmek bile çok zordur. Geçen seneki çıkışının bir tesadüf olmadığını gösteren Ömer Erdoğan’ın öğrencileri, önde basma taktiğini, kusursuz bir şekilde uyguladılar. Sergen Yalçın’ın talebeleri ise bireysel hata yapmaktan yeteri kadar pozisyon üretkenliğini sağlayamadı.
Böylesine önde basacağı dünden belli olan Hatayspor’un bu yönünü bilmesine rağmen, Vida’nın yaptığı pas hatasının faturası çok ağır oldu. Galatasaray’ı yenerek ligdeki kayıplarını bir nebze olsun telafi eden Kartal, derbide kazanılan üç puanlık kredisini çabuk tüketti.
6. dakikada Lobzhanidze ile öne geçtikten sonra bir an önce beraberliği yakalamak isteyen Beşiktaş, 14. dakikada gole yaklaşabildi ama Atiba’nın şutunda kaleci Munir iyi yer tutmuştu.
Munir, Ghezzal’in 31. dakikada kaleye giden şutunu son anda engelleyerek adeta “maçın adamı ben olacağım” dedi.
45+5’te, Vida’dan neyim
Her iki takım açısından da kazanılması gereken bir maçtı. Berabere bitse derbi için belki normal sonuç ama hem Beşiktaş hem de Galatasaray’ın fikstürüne baktığımızda iki taraf da mutlaka kazanmak istiyordu.
Lider Trabzonspor’un kazandığı haftada, Sergen Yalçın ve Fatih Terim için derbideki beraberlik, bir puan kazanmak değil, iki puan kaybetmek demektir. İlk yarıda Cicaldau’nun 35. dakikada attığı gole Vodafone Park gibi bir deplasmanda atılması nedeniyle sıradan bir gol gözüyle bakamayız.
Üstelik, sarı-kırmızılı ekip Beşiktaş’ın sahasında uzun süredir gol atamıyordu. Larin’in bu gole 39. dakikada attığı golle verdiği cevap hem Beşiktaş’ı oyuna ortak etti hem de Kartal’ın soyunma odasına moralli girmesini sağladı.
İkinci yarı oynanan oyun daha tempoluydu. Larin’in 64. dakikada attığı golden sonra, oyunun temposu daha arttı. Derbiye yakışan bir heyecana şahit olduk. Mustafa Muhammed’in 81. dakikada kullandığı penaltıyı Ersin kurtarınca, derbinin coşkusu daha da arttı. Aslında Galatasaray beraberliğe bu dakikadan önce yaklaşmıştı. Halil’in 66.
Şu durum çok net artık... Beşiktaş’ın gol atmasında bir sorun yok. Sorun Beşiktaş’ın çok basit goller yemesinde.
Dortmund, Ajax ve Sporting gibi takımlardan gol yemek normal ama birebir benzer golleri yiyorsan bu durum elbette konuşulur. Sadece dün gece değil, Başakşehir maçında yenilen son iki gole bakın; birbirinin aynısı. 3-0’dan 3-3 olan Adana Demirspor maçını buraya yazmıyorum bile.
Coates’in 15 ve 27’de attığı gollerde Sporting’in kaptanın bu kadar boş kalması kabul edilebilir durum değil elbette. Üstüne bir de VAR’dan gelen penaltının Sarabia tarafından 44’te gole çevrilmesi ise iki atana bir bedava gibi oldu.
Cyle Larin’in 24. dakikada durumu 1-1’e getirmesinin sevincini en fazla üç dakika yaşayabildik. 38. dakikada Batshuayi’nin direkten dönen topu gol olsa devreye moralli girebilirdik. 1. dakikadaki Paulinho’nin vuruşunda, kaleci Ersin’in kurtarışını ise pas geçemeyiz. İkinci yarıda doğal olarak daha fazla risk alan bir Beşiktaş izledik. Kartal’ın galip gelmesi için ikinci golün erken gelmesi gerekliydi.
6
Lafı uzatmaya gerek yok.
Konyaspor gözümüzün pasını sildi bu hafta.
Galatasaray'ın karşısında sanki İngiltere Ligi'nden bir takım vardı.
Yanlış anlaşılmasın; Galatasaray'ın aldığı üç puan elbette çok önemli.
Fakat çok daha önemli şeyler var...
Bir takım, bu kadar mı kaybederken kazanır?
Konyaspor'un oyununu ben seyrederken yoruldum...
Milli aradan sonra birkaçı hariç sakatları dönen Beşiktaş, Başakşehir karşısında ilk yarıda klasik oyun karakterini sahaya yansıtamadı. Ajax karşısındaki o eksikleri zirve yapmış Beşiktaş bile, yenilmesine rağmen bir tempo koymuştu ortaya. Beşiktaş’ta Sergen Yalçın, maç eksiği olduğu için Larin ile Alex yerine Oğuzhan ile Güven’i tercih etti ki Güven tercihi aynı zamanda adil bir karardı.
İlk yarıda her iki takım da pozisyonlar bulmaya çalıştı. Başakşehir’de Caicara’nın 12. dakikada vuruşu direğin yanından auta gitti. Aynı şekilde net bir pozisyon yakalayan Berkay’ın vuruşu da direğin yanından az bir farkla dışarı çıktı.
Bu pozisyonlar Başakşehir’i gol için umutlandırırken Beşiktaş’ın temposuz oyunu devam ediyordu. 40. dakikada Mert’in hatası sonucu Okaka’nın ayağından gelen gol Beşiktaş’ta moralleri bozdu ama Sergen Yalçın, ikinci yarıda Necip, Alex ve Larin’i aynı anda oyuna sokarak sadece taktiği değil maçın havasını da değiştirmek istedi. 53. dakikada kaleciyle karşıya karşıya kalan Chadli’nin vuruşunda top Mert’in
2022 Dünya Kupası yolunda herhalde Türkiye kadar grubunda böylesine iniş-çıkış yaşayan başka bir ülke yoktur...
Elemelere, EURO 2020 finalleri ara vermese belki bu kadar kaosu yaşamazdık. O turnuvanın kara bulutlarını hoca değiştirerek bile dağıtamadık.
Norveç beraberliği ile tüm umutlarımızı ikinciliğe bağladık. Letonya kabusumuzla dün akşam deplasmanda yüzleştik. Baskı kurmaya çalıştık lakin rakip, her maçta olduğu gibi yine bize karşı çok dirençliydi. Stefan Kuntz, kısıtlı zamanda çıkış yolunu arıyordu.
Fakat çok da kolay değildi. Taktiksel çözüm bulabilirsiniz fakat kısa zamanda psikolojik çözümü bulmak elbette kolay değildi.
İlk yarıda, 18. dakikada arka direkte Merih topla tam da istediği şekilde buluştu fakat orada bir santrafor refleksi göremedik. Cengiz’in 29. dakikadaki uzaktan şutunu kaleci Ozols son anda kornere çeldi.
İlk yarının dişe dokunur en önemli pozisyonları sadece bunlardı. İkinci yarıda yine inişli çıkışlı bir oyunumuz vardı. 70. dakikada Merih’in kendi kalesine attığı şok gole refleks