Selva Demiralp

Selva Demiralp

sdemiralp@ku.edu.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ABD Merkez Bankası Fed’in çarşamba günkü toplantısından sürpriz bir karar çıkmadı. Fed beklentilerle tutarlı bir şekilde aylık tahvil alımlarını 10 milyar dolar daha azalttı. Fed’in bilançosu bir sonraki toplantıya kadar ayda 45 milyar dolar artmaya devam edecek. Ancak ekonomik görünümdeki iyileşme devam ederse muhtemelen bundan sonraki dört toplantıda 10’ar milyarlık azaltımlarla ekim ayında
tahvil alımlarına son verilecek.
Peki ondan sonra?



Fed’in bilançosu kriz döneminde yaklaşık beş kat arttı. Şekildeki mavi çizgi Nisan 2014 itibariyle 4.3 trilyon sınırlarını zorlayan Fed bilançosunu gösteriyor. Fed, bilançosundaki bu genişlemeyi büyük ölçüde piyasalardan uzun vadeli tahvil satın alarak gerçekleştirdi. Böylece uzun vadeli faizlerin düşürülmesi ve ekonominin canlanması amaçlandı.
Bilançodaki genişleme Fed’in piyasaya ne kadar para sürdüğünün de bir göstergesi. Fed bu kadar tahvili kimden satın alıyor? Fed’de bir grup iktisatçı ile yapmış olduğumuz yeni bir çalışmada Fed’e tahvil satan ana grubun hane halkı olduğunu gösterdik. Fed’e tahvil satan bu grup alternatif olarak daha riskli ve getirisi daha yüksek enstrümanlara yönelmiş.
ABD ekonomisinde durum normalleşmeye başlarken Fed bilançosunu ani bir şekilde daraltmayı planlamıyor. İlk aşamada vadesi sona eren tahvilleri yenilememek sureti şişmiş bilançonun havası yavaş yavaş söndürülecek. Bu süreçte politika faizi de kademeli olarak sıfır alt sınırından yukarılara çekilmeye başlanacak. Piyasaların bundan sonraki dönemdeki gergin bekleyişi faiz artırımlarının ne zaman başlayacağına odaklı. Fed’in bu kararında işgücü piyasasındaki gelişmeler önemli bir rol oynayacak. ABD işsizlik oranı şu anda yüzde 6.7 ve bu oran yüzde 5-5.5 seviyesinde inmedikçe Fed faizlere dokunmayacaktır. Şu anki görünüm faz artırımlarının 2015’in sonlarına doğru sarkabileceğine işaret ediyor.

Avrupa cephesindeki durum
Grafikte Fed bilançosuna paralel seyreden ikinci bir çizgi var. Bu kırmızı çizgi bankaların Fed’de tuttukları rezerv fazlasını gösteriyor. Yani bankalar kanunen tutmaları gereken zorunlu karşılıklara ilave olarak bu kadar rezervi cüzi bir faiz karşılığı Fed’de tutuyorlar. Sağlıklı bir ekonomide rezerv fazlasının bir yekün teşkil etmemesi gerekir. Çünkü karlarını artırmak isteyen bankalar fonlarını Fed’de tutmak yerine daha yüksek getirili yatırım alternatiflerini tercih ederler. Nitekim şekilde kriz öncesi dönemde rezerv fazlasının hemen hemen gözardı edilebilecek bir büyüklükte olduğunu ancak Fed’in piyasaya pompaladığı likidite ile birlikte hızlı bir artış göstererek 4.3 trilyon dolarlık bilançonun yarıdan fazlaya yakın bir kısmının rezerv fazlasına gittiğini görüyoruz. Bu ne anlama geliyor?
Eğer ekonomideki cansızlığın sebebi likidite sorunu değilse piyasalara sürülen likidite otomatik olarak krediye dönüşmüyor. İşte bu noktada Avrupa Merkez Bankası ECB’nin çıkarabileceği dersler var. Eğer Avrupa bölgesindeki durgunluğun ana sebebi de bir likidite ihtiyacı değilse miktarsal genişleme politikalarından fazla bir etki beklememek lazım.