Selva Demiralp

Selva Demiralp

sdemiralp@ku.edu.tr

Tüm Yazıları

Salı gecesi sürpriz bir kararla haftalık repo faizini yüzde 5.5 artıran Merkez Bankası, tek seferde bu büyüklükte bir politika faizi artışıyla literatüre geçti. Bir süredir geleneksel olmayan araçlar denemekte olan Merkez’in son kararı para politikasını tekrar geleneksel çerçeveye oturttu.
Global kriz döneminde Merkez fiyat istikrarı ve finansal istikrarı bir arada götürmek amacıyla bir dizi yeni ekonomik araç geliştirdi. Bunlardan bir tanesi faizlerde bir artış gerektiğinde sadece koridorun üst sınırını yükseltmek ve bu şekilde ekonomik şartlar düzeldiğinde hızla faizleri geri çekme esnekliğine sahip olmaktı. Buna “geçici” sıkılaştırma adımı diyebiliriz. Merkez’in salı gecesi üst sınırla beraber diğer faizleri de yükseltmesi ekonomik risklerin uzun bir süre daha bizimle olacağına inanan “kalıcı” bir adımı gösteriyor. Nedir bu riskler:
1) Fed’in tahvil alım programlarında azaltıma geçerek gevşek para politikasından çıkış sürecini başlatmış oluşu. Fed’in dünkü toplantısında tahvil alımlarının 10 milyar dolar daha azaltılmış olması sürecin tam hız devam etmekte olduğunu gösteriyor ve Merkez’in varsayımını doğruluyor.
2) Yolsuzluk soruşturmalarının yarattığı siyasi riskler.
Bu risklerin her ikisinin de bir iki aylık bir sürede yok olmayacağını beklemek çok gerçekçi bir varsayım. Dolayısıyla, Merkez’in aldığı kararı yerinde buluyorum.

Döviz kuru şimdi ne olur?
Herkesin kafasındaki soru bundan sonra kura ne olacağı. Bence burada asıl önemli olan, kurun ne kadar düşüp düşmeyeceğinden ziyade, Merkez’in üzerine düşen görevi yapıp yapmadığıdır.
Merkez’in kararı yükselen kur ve bunun enflasyon üzerinde yarattığı tehdide cevap olarak geldi. Salı sabahı yayımlanan enflasyon raporunda, Merkez, kurdaki yükseliş ve siyasal belirsizliklerin 2014 sonu enflasyon tahminlerini yüzde 1.3 oranında yükselttiğini dile getirdi. Kur, maliyetleri artırmak suretiyle enflasyonu yükseltiyor. Bu durumda enflasyon hedeflemesi yapan bir merkez bankasının yapması gereken, faiz oranını yükseltmektir. Yükselen faiz TL’yi tekrar cazip hale getirir. TL’nin dolar karşısında değerlenmesi ise (tetikleyecek başka faktör olmazsa) kuru düşürür. Merkez bankalarının tüm dünyada kullandıkları geleneksel araç budur.
Global ve siyasal riskler devem ettiği sürece kur tekrar yükselişe geçebilir ancak Merkez atması gereken adımı atmış bulunuyor.
Bu adımın yeterli olup olmayacağı önemli ölçüde hükümetin siyasi riskleri ne şekilde idare edeceğine bağlı olarak belirlenecek.

Haberin Devamı

Türk siyasetçiler de yorum yapmaktan kaçınmalı
Eğri oturup doğru konuşmak lazım. Daha geçen hafta savaşa mantar tabancasıyla çıkan Merkez’in bu hafta bazukayı çıkarmasına sebep olacak bir konjonktür değişikliği oldu mu bu kısa süre içinde? Zannetmiyorum. Bunun değerlendirmesini Merkez’in de en iyi şekilde yapmış olduğuna inanıyorum. Ancak siyasi ortamın ve hükümet kanadından faiz artırımına karşı gelen yorumların Merkez’in kararını geciktirmiş olabileceğine inanıyorum. Bu tür gecikmeler para politikasının etkinliğini azaltır. Bu nedenle de dünyanın hemen her yerinde politikacılar hep faiz artırımlarına karşı olsalar da bu konuda yorum yapmaktan kaçınırlar. Bu hassasiyetin bir an önce Türkiye’de de yerleşmesi gerekiyor.