Tartışma yeni değil. Uzunca bir zamandır sürüyor.
Son bazı gelişmeler, ülkemizdeki Suriyeli sığınmacılar meselesini yeniden gündeme getirdi. Konu dış basına da yansıyor.
Son gelişme, İstanbul’da sayısı yarım milyonu geçen Suriyeli mültecilerin geleceği ile ilgili. Bunların çoğu “kayıtsız sığınmacılar”: Yani kayıtları Türkiye’nin başka illerinde yapıldığı halde, İstanbul’a gelip “kaçak” olarak yerleşen Suriyeliler.
İçişleri Bakanlığı’nın aldığı karara göre, bu “kaçaklar” 20 Ağustos’a kadar İstanbul’u terk edecek ve kayıtlı oldukları illere dönecekler.
Karar bu sığınmacıların arasında infial yarattı. Onların temsilcileri bu karardan vazgeçilmesi için Türk yetkililer üzerinde baskı yapmaya çalışıyorlar. Verilen tarihe kadar kaç sığınmacının İstanbul’u terk etmeye razı olacağı, direnenlere karşı nasıl bir tutum alınacağı belli değil.
Bu arada Türkiye’nin bazı kentlerinde, özellikle Kilis’te, son zamanlarda sığınmacılarla yerel halk arasında bir takım olaylar, sürtüşmeler oldu.
Yapılan son anketler, sığınmacıların yoğun oldukları yerlerde onların aleyhine bir havanın estiğini gösteriyor. Ortaya çıkan oranlara göre, halkın nerdeyse yarısı mültecilerin varlığından memnun değil.
***
Suriyeli mültecilerin Türkiye’de halkın bir kesiminin nazarında “istenmeyen” bir duruma gelmesi önemli bir gelişme. Oysa sekiz yılda, önce Suriye’de iç savaşın patlak vermesinden sonra sığınmacı akını başladığında Hükümet “açık kapı” politikasını ilan etmiş, halk da onlara kucak açmıştı.
Açıkçası başta mülteci akınının bu kadar büyük boyutlar alacağı ve şimdiki 3.6 milyon gibi bir rakama ulaşacağı tahmin edilmemişti. O günlerde Ankara, sığınmacılara nasıl kucak açıldığını gösteren resimler, videolar yayınlayarak adeta “özendirici” jestler yaptı.
Şimdi ise, artık “kapalı kapı” politikası uygulanıyor ve göç etmek isteyen Suriyelilerin, sınırın ötesinde kalmaları sağlanıyor.
Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusunda bir “güvenli bölge” kurulmasını istemesinin “gübrelik” dışında diğer bir nedeni de sığınmacıların bir kısmının oralara yerleştirilmesi arzusudur.
***
Türkiye’de bazı yerlerde sığınmacılar aleyhinde bir cereyanın ortaya çıkmasının başlıca nedeni ekonomiktir. Yani mültecilere karşı çıkanların çoğu, işsizliğin, pahalılığın, kabahatini bu Suriyelilere yüklüyor. Hatta onlara devletçe sağlık, eğitim gibi avantajların sağlanmasına karşı tepki gösteriyor.
Aslında Türkiye, başta sığınmacılara kucak açmakla, kendi tarihindeki geleneğe uygun olarak, insani bir davranış göstermiş, zulümden ve savaştan kaçanların yardımına koşmuştur.
Ne var ki, sığınmacı sayısının büyük kısmının Türkiye’de kalması ihtimali, ciddi tedbirler alınmasını gerektiren yeni bir durum yaratmış bulunuyor.
Sekiz yıl önce “açık kapı” politikası sonrasında çok sayıda mülteciyi kendi topraklarında barındıran Türkiye, bugün bu insanların çoğunun “kalıcı” olacağı gerçeği ile karşı karşıyadır. Artık mesele “sığınmacı yükünden nasıl kurtuluruz”dan, onları “nasıl entegre ederiz” noktasına gelmiştir.