Türkiye ile ABD arasında önceki gün Kuzey Suriye’de Fırat’ın doğusunda bir güvenli bölgenin kurulmasına ilişkin varılan mutabakat, diplomasinin bir başarısı olarak kayda geçecektir.
İki ülke arasında bir süreden beri gerginlik yaratan bu konuda son günlerde yapılan yoğun müzakereler sonunda nihayet bir uzlaşma sağlanmış ve meselenin askeri bir harekât yerine barışçıl yoldan halli için ortak bir strateji belirlenmiştir.
Bu anlaşmanın Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınır bölgesinden yığınak yaptığı ve her an harekete geçmeye hazır duruma geldiği bir sırada gerçekleşmesi dikkat çekicidir. Ankara’nın bu güç gösterisiyle kararlılığını ortaya koymasının diplomatik çabaların sonuç vermesinde ve mutabakatın sağlanmasında etkin bir rol oynadığı açıktır.
***
Bu mutabakatın anlam ve önemini, ve de olası sonuçlarını şöyle özetleyebiliriz:
1) Türkiye açısından müzakerelerde varılan sonuç, önemli ölçüde Ankara’nın isteklerini ve amaçlarını karşılıyor. Fırat’ın doğusunda Güvenli Bölge, nihayet kuruluyor. Ancak bölgenin coğrafi yapısı ile ilgili detaylar ABD ile daha konuşulacak ve birlikte belirlenecek.
2) Önemli olan, PYD/YPG’nin oluşacak olan bu bölgeden nasıl arındırılacağı ve ellerindeki silahların nasıl alınacağıdır. Türkiye için tehdit oluşturan unsurların etkisiz hale getirilmesi buna bağlıdır.
3) Daha önceki operasyondan sonra, Türkiye şimdi Suriye ile sınır bölgesindeki geniş bir bölgeyi, kontrolü altına almak imkânını buluyor. Gerçi bu ABD ile birlikte paylaşılacak bir denetim.Yani tam bir hâkimiyet değil. Ama Türk askeri bu hassas ve stratejik bölgede varlığını gösterecek.
4) Güvenli Bölgenin kurulması ve denetlenmesi, ortak bir Türk-Amerikan mekanizması tarafından gerçekleştirilecek. Böylece Suriye’de yeni bir Türk-Amerikan ortaklığı kurulmuş oluyor ki, bu da Astana anlaşması çerçevesinde Rusya ile aynı safta yer alan Türkiye’nin tek eksene bağımlı kalmadan “denge politikası” izleme konseptine de uygun.
5) Son müzakereler, ABD’nin Türkiye’yi “kaybetmemek” konusundaki hassasiyetini ortay koydu. Washington’dan zaman zaman yükselen çatlak seslere rağmen, Trump Yönetimi Türkiye’nin Jeostratejik önemini dikkate aldığını ve Ankara ile işbirliğini sürdürmek istediğini gösteriyor.
6) Güvenli Bölge projesinin (Suriyeli mültecilerin dönüşü dahil) tam olarak gerçekleşmesi zaman alacaktır. Bu da Mehmetçiğin o bölgede uzunca bir süre görev yapacağı anlamına geliyor.
***
ABD ile varılan anlaşma ile başlayan yeni sürecin nasıl gelişeceğine dair birçok soru var örneğin, PYE/YPG’nin bölgeden çıkarılmasından sonra bu unsurlar nereye yerleşecek, ne yapacak, ABD onlara gene destek olacak mı, nakledilecekler yerde de Türkiye için tehdit oluşturacak mı?
Bu soruların henüz yanıtı yok. Herhalde zamanla belli olacak.