Geçen cuma günkü yazımızda, Türkiye ile ABD arasında Suriye’de Fırat’ın doğusunda güvenli bölgenin kurulması konusunda bir anlaşmaya varılmasında Ankara’nın uyguladığı güç gösterisi stratejisinin önemli bir rol oynadığını belirtmiştim.
Nitekim sınır bölgesinde büyük bir askeri yığınak yapmasının ve TSK’nın her an bir operasyona girişmeye hazır olduğunu açıkça göstermesinin, diplomatik çabaları ve müzakereleri etkilediği görüldü. ABD prensipte Türkiye’nin bir “barış koridoru” kurulması fikrini benimsedi ve bu müzakerelerde varılan mutabakatın ilk aşaması şimdi hayata geçiriliyor. Ortak harekât merkezi Şanlıurfa’da kuruluyor. Türk insansız hava araçları (İHA’lar) Fırat’ın doğusundaki bölgede uçuyor. Barış koridoruyla ilgili diğer askeri-teknik detayların (örneğin bölgenin derinliğinin) müzakeresi halen devam ediyor. Bu görüşmeler devam ederken, TSK sınırda gerekirse her an harekete geçmeye hazır durumda bekliyor, Türk liderler bu konudaki kararlılık mesajını açıkça beyan ediyor.
Yani Ankara, diplomasiyi askeri güç gösterisiyle yürütme stratejisini uygulamaya devam ediyor.
***
Türkiye aynı stratejiyi Doğu Akdeniz Kıbrıs cephesinde de uyguluyor.
Kıbrıs Rum Yönetimi’nin adanın güneyinde giriştiği doğal gaz sondajlarına karşılık Ankara, KKTC’nin açıklarında benzer bir faaliyet başlatmış durumda. Bu çalışmalar Türk donanmasının himayesinde yapılıyor. Yani güç gösterisiyle karşı tarafa açık bir mesaj veriliyor.
Aslında Türk tarafı, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarının keşfi ve kullanımı çalışmalarının ada Türkleri ve Rumları tarafından müştereken yapılmasını istiyor. KKTC Başkanı Mustafa Akıncı’nın bu konuda yaptığı öneri, Rum Yönetimi’nce reddedildi. Bu durumda Türk tarafının sondaj faaliyeti devam ediyor.
Rum Yönetimi bu çalışmaları engellemek için uluslararası platformda büyük çaba harcıyor. Son olarak AB’den Rumları destekleyecek bir karar çıktı. Ancak Ankara bu kararı ciddiye almadığı gibi, kendi stratejisini de bir baskı unsuru olarak kullanmayı sürdürüyor.
Son olarak Türkiye Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın kuvvet komutanları ile birlikte KKTC’ye yaptığı ziyaretin bir amacı da, Ankara’nın Doğu Akdeniz kriziyle ilgili pozisyonunu ve kararlılığını bildirmekti. Bu konudaki uyarıcı mesajlar, bu vesileyle açık ve sert şekilde verilmiş oldu.
Türk tarafının umudu, sergilenen güç ve kararlılık gösterisinin, uyuşmazlığın diplomatik yollardan halli zorunluğunu eninde sonunda hissettireceğidir.
***
Savunma Bakanı ve komutanların KKTC ziyareti, Kıbrıs konusunda da bir hareketlenmenin başladığı zamana rastladı. Aylardan beri ilk kez Kıbrıs Türk ve Rum liderleri, Akıncı ve Anastasiadis, BM temsilcisinin gözetiminde bir araya gelip, Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlaması konusunu görüştüler ve gelecek ay BM Genel Sekreteri’yle birlikte bir toplantı yapmaya karar verdiler.
Bu bir uzlaşma ve çözüm umudunu veriyor mu? Müzakerelerin kesildiği günden bu yana adada ve bölgede bir hayli değişiklik oldu.
Yeniden başlaması amaçlanan sürecin sonuç vermesi, bu yeni şartların da dikkate alınmasına bağlıdır.