Prof. Dr. Nuran Yıldız

Prof. Dr. Nuran Yıldız

nuran@nuranyildiz.com

Tüm Yazıları

Girişi “Örgüt Sosyolojisi” dersimin notlarıyla yapayım. Herhangi bir örgütten söz edebilmemiz için en özet haliyle “belirli bir amaç”, “ikiden fazla kişi” ve “iş birliği sistemi” gerekir. Örgütün sosyolojisi ise, örgütteki kişi ve grupların davranışlarını, daha geniş bir toplumsal bağlama oturtmayı gerektirir.

CHP’de mesele, tam da burada başlar. 

Bugün CHP, seçimli olağanüstü kurultaya gidiyor. Olacakları tahmin etmek güç değil. Kurultay ve kongreler delegelerden onay almak, yenilenmek için önemli fırsatlardır. Aynı zamanda parti içi çekişme ve gerilimlerin yüzeye çıktığı zamanlardır.

Haberin Devamı

CHP kurultayına “Özgür Özel, Kılıçdaroğlu’ndan bağımsızlığını ilan ederek çıktığı yolda, İmamoğlu’ndan da bağımsızlığını ilan eder mi” türü sorular üzerinden bakılırsa, yeni bir şey söylenmiş olmaz. Kişileri aşarak örgütsel düzeyden bakmak gerek. Zira örgütler, canlı organizmalardır. Toplumsal değişimlerden etkilenirler. Etkilenmeyi pozitif tarafta tutmak için iki gerçekliğin altı çizilmeli; Güçlü bir hikâyeye sahip olmak ve o hikâyeye dayanan ya da o hikâyenin dayandığı güçlü bir davanın olması. 

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi olarak CHP çok güçlü bir hikâyeye, hem kuruluş amacında ortaya konan “sınıfsız toplum” idealine hem de “6 ok”la simgelenen güçlü bir davaya sahip olmasına rağmen, bunları yok sayan söylemiyle ve kişilere bağımlı politikalarla sürekli krizde yaşıyor. 

Halbuki siyasette “dava” önemli bir kaldıraç, itici güç ve güdüleme kaynağıdır. Öyleyse “Dava nedir” sorusuna yanıt vereyim. Dava, örgütün amaçlarını da aşan, ilkeler bütünüyle sabitlenen bir “ideal”dir. Bu “ideal”i ortaya koymayan partiler geleceklerini kişilere, iç ve dış krizlere endekslemiş olurlar. Baykal’ın CHP’ye katılmasından itibaren partiyi kimin yöneteceği sorunu politika üretmenin önüne geçti. Kaset kumpasından sonra Kılıçdaroğlu ile yaşanan yönetsel türbülans devam ediyor. Sadece parti yönetimi değil, cumhurbaşkanı adayının kim olacağı tartışmaları, teşkilâtı yormanın ötesinde, değişim politikalarının da önünü tıkıyor. 

Haberin Devamı

Son dönemdeki protestolarda “hak hukuk adalet” vurgusuna rağmen bu talepleri çatısı altına toplayamayışları da “dava”yı yolda kaybetmiş olmalarından kaynaklanıyor. 

Kayyum iddialarının gölgesindeki olağanüstü koşullarda Özel’in genel başkanlığa yeniden seçilmesiyle “dava”yı odağa alan bir söylem ve politika hayata geçirilirse, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sıkça dile getirdiği “güçlü/ milli muhalefet eksikliği” giderilebilir. 

Geçen yüzyılda güçlenen siyasi partilerin ortak niteliği, benzerleri bir araya getirerek, kalabalıkları güce dönüştürmekti. Bu yüzyılda kalabalıklar birbirine benzemezlerden oluşuyor. “Dava”, benzemezleri birleştirmek için yapıştırıcı işlevi göreceği gibi aynı zamanda “farklılaşma ve yeniden homojenleşme” olanağı sunar. Paylaşılabilir, bütünleyici, benimsenen, değerleri koruyucu bir vizyon oluşturabilir. “Aynı duygu, düşünce havuzunda yüzme”yi sağlayabilir. Daha önemlisi, “psikolojik gereksinimleri karşılayabilme”, “aidiyet sağlama” niteliğiyle, zayıflayan parti bağlarını yeniden kurabilir. 

Haberin Devamı

Lider ise, dava için örgütün hareket etmesini sağlayan kişi olur, durumdan yararlanan kişi değil. 

İletişim notları 

Bir, tüketim toplumunda “boykot”, kimileri için nostalji, kimileri için fırsat, kimileri için de vicdan rahatlatma işidir ve çok az ekonomiyle ilgilidir. 

İki, Fenerbahçe- Galatasaray kupa maçında yaşanan olumsuzluklar, Mourinho’nun, Okan Buruk’un burnunu sıkmasıyla uluslararası bir rezalete dönüştü. TFF sorununu saymazsak ülkemiz futbolunda, derin bir takım ruhu eksikliği ve etik sorun var ve bu, tüm müsabakalarda elenmekten çok daha yok edicidir. Konuyu başka yazıda açmam gerek. 

AKLIMDA KALAN 

Arada kalmışların hali: Protestolar ve boykot sırasında arada kalan o kadar çok iş yeri sahibi, sanatçı ve sıradan insandan mesaj aldım ki, her birine çok üzüldüm. Muhalif olanlar ve Hükümetten yana olanlar arasına sıkıştılar. Onların “taraf olmama özgürlükleri”ne saygı duyan pek olmadı. Özgürlük, hak gibi kavramların anlamları evrenselleşemez, sadece kişi sayısına göre çeşitlenebilir dediğim tam da buydu.