Bankalar kredi kullandırırlarken, kredinin geri ödenmesini teminat altına almak isterler. Kredi ödenmezse, hemen bu teminata başvurup, ödenmeyen bakiye kredi borcunu kapatırlar. Bankacılıkta geçerli bir çok teminat türleri vardır. İş dünyasında herkesin bildiği en yaygın teminat türü ipotek, rehin ve kefalettir.
Öyle bir teminat türü daha vardır ki, bankalar bu teminat türünün hukuki özelliğinden yararlanmak isterler. Kredi borçlusundan açık bono alırlar. Bono bir kambiyo senedidir ve kıymetli evrak niteliği taşır. Kıymetli evrakın en büyük özelliği ise ne için düzenlendiği senette yazılmaz. Buna biz hukukta “sebepten soyutluk prensibi”, eski terimiyle “illetten mücerretlik prensibi” deriz.
Yani çeklerde olduğu gibi, senetlerde de, ne için düzenlendiği belirtilemez. Mesela, 10 ton Tavşanlı kömürü satın alan birisi, ödeme için senet düzenlediğinde, satın aldığı kömürün parası olarak senedi düzenlediğini senedin üzerine yazamaz.
İşte bu nedenle bankalar da
Yargıtay kararına göre, asgari ücretli de olsa bir kişi, geliri olmayan ve yoksul durumda kalan boşandığı eşine nafaka ödemek zorunda. Ne miktarda olursa olsun, nafaka borcunu ödememenin ise affı yok. Ödemeyene, üç ay hapis veriliyor.
Yargıtay'a göre, asgari ücret seviyesinde gelir elde edilmesi yoksulluk nafakası bağlanmasına engel değildir. Asgari ücret alan bir kişi de boşanma ile yoksulluğa düşen eşine nafaka ödemek zorundadır.
Yoksulluk durumu, günün ekonomik koşulları ile birlikte, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilir. Yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların nafaka bağlanması bakımından 'yoksul' kabul edilmesi gerektiğini de hemen belirtmiş olalım. Başka bir ifadeyle, geçimini kendi mali kaynakları ve çalışma gücüyle sağlama imkanı olanlar, yoksulluğa düşmüş kabul edilmez ve nafaka isteyemez.
Nafaka borçlusu eşin gelirinin asgari ücret
Bir kişi saç ekimi sonrasında alnındaki saç çizgisinin yamuk olduğu ve ekimi yapılan saçların çoğunluğunun döküldüğü iddiası ile dava açar. Bakın sonra neler olur...
Saç dökülmesi önlenemediğinden, kelliğin çaresi şimdilik saç ekimi... Tabii, kelliğe çare arayanlar için.
Saç ekimi artık büyük bir sektör oldu. Her yurt dışı seyahatimde havaalanında ve uçakta saçlarına ekim yapılmış birçok yolcu görürüm. Bu sektörün ülkemize kazandırdığı döviz önemli bir miktara ulaşmış olmalı. Artık yetişmiş ve uzman personeli, tecrübeli doktorları, uygulanan son teknolojiler, otel konforunda organizasyonu ile Türkiye ile saç ekiminde rekabet edecek ülke kalmadı sanırım.
Saç ekimi doğrudan sağlıkla değil, estetikle ilgili olunca, az veya çok bazı kişilerin yeni görünümlerinden memnun olmaması da normal. Bu memnuniyetsizlik bazen doktor hatasından kaynaklanır, bazen de saç ekimi yapılan kişinin kendi vücut yapısından. Sonrasını yargı
Bir anonim şirkete hissedar oluyorsanız, sermaye payınızın ve oy haklarınızın en az yüzde 10 olmasına dikkat edin. Yoksa azınlık hissedarlara tanınan hiçbir hakkı kullanamazsınız.
Ortaklık için en iki kişi gerekli. Öyle ya, insan kendi kendisiyle de ortak olmaz ki. Ama 2012'de yürürlüğe giren yeni Türk Ticaret Kanunu bu kavramı değiştirdi. Artık herkes tek başına, yanına hiç kimseyi ortak almadan anonim şirket veya limited ortaklık kurabilir.
Hatta şirketteki bütün hisseleri satın alıp, şirkette tek ortak olarak kalabilir. Artık bir kişi gerçekten tek başına bir şirketin 'sahibi' olabiliyor.
Ama bir çok şirket halen çok ortaklı. Buna aile şirketleri de dahil. Aile şirketlerinde baba, anne, çocuklar, torunlar, kardeşler, damatlar ve gelinler gibi birbiri ile akrabalık bağı olan birden fazla ortak bulunur.
Birden fazla ortak olunca, zaman zaman ortaklar arasında sorunlar, anlaşmazlıklar, geçimsizlikler başlar. Ortakların yakın akraba, hatta karı - koca olması bile şirket içi uyuşmazlığı önlemiyor.
Şirkette çoğunluğa sahip olan ortak veya ortaklar kendilerini yönetime
Mücbir sebep, bir kimsenin borcunu yerine getirmesinin imkansızlaştıran ve bu imkansızlaşmadan borçlunun sorumlu tutulamadığı hallerdir. Yani, borçlunun borcunu yerine getirmesinin, borçlunun kusuru olmadan imkansızlaştığı bir hali anlatır. Mücbir sebebe borçlu kendi kusuru ile sebep olmuşsa, sorumluluk devam eder.
Türk Borçlar Kanunu Md 136'ya göre bir borcun yerine getirilmesi, borçludan kaynaklanmayan sebeplerle imkansız hale gelirse, borç sona erer.
Savaş, hiç şüphesiz ki, hukuken mücbir sebeptir. Eğer savaş sebebiyle bir Ukrayna firması, Türk firması ile yaptığı sözleşmeyi yerine getiremezse, bundan sorumlu olmayacaktır.
Bir an için, Rus - Ukrayna savaşı ön görülemez miydi, diye sorulabilir. Keza şimdi anlaşılıyor ki, Rusya'nın, Ukrayna - Donbas Bölgesindeki faaliyetleri, ABD'nin Dedeağaç'ta askeri üs kurması, bu savaşın çıkacağına işaret etmiş. Fakat bunu 'basiretli bir tacir'in öngörmesi mümkün değildir.
Rusya ile ticaret
Her ne kadar Rusya savaşan taraf olsa da, savaş Rusya topraklarında değil. Savaşın Rus firmaları
Yazının başlığı ekonomide AB'nin lokomotifi olan Almanya’nın Rusya - Ukrayna krizinde etkisiz kalmasını uluslararası politika ekseninde ele aldığım izlenimi verebilir. Ama değil. Geçen haftaki Almanya seyahatimde yaşadıklarımla ilgili...
Almanya’ya gitmeden önce birkaç arkadaşımla telefonla görüşmüş ve hepsine bankadaki paramı çekip, Türkiye’ye getireceğimi söylemiştim. Ama bunu yapmaya fırsatım olmadı. Dolayısıyla, dönüşte Alman gümrüğüne nakit para çıkış beyannamesi de vermedim.
Bilin bakalım ne oldu? Pasaport kontrolüne giderken kenarda oturmuş iki genç birden üzerime atladı ve gümrük polisi olduklarını söyleyerek kimlik gösterdiler.
Seyahatimle ilgili birkaç soru sorduktan sonra, sadede geldiler! Üzerimde ne kadar nakit para olduğunu sordular? Sadece 200 euro vardı. Beyana tabi hususları anlatmaya başlamışlarken, kibarca sözlerini kesip, hangi tutarda nakit paranın beyana tabi olduğunu gayet iyi bildiğimi söyledim. (Üstelik bu konuda Frankfurt Gümrük Başmüdürlüğü’ne karşı daha
Borcu olanlara karşı icra takibinde, borçlunun ev eşyasına da haciz işlemi uygulanır. Kişinin iş için kullandığı bilgisayar da ev eşyası sayılır. Bilgisayarda kişinin bilgileri, fotoğrafları ve diğer özel çalışmaları olduğu için bilgisayar kişiye yediemin olarak bırakılır.
İcra takiplerinde borç nakit olarak ödenmezse, icra dairesi, borçlunun borcunu ödemeye yetecek kadar taşınır ve taşınmaz malvarlığına haciz işlemi uygular, sonra alacaklının talebi üzerine açık artırma ile satar. İhsan Amca da merak etmiş, torununa aldığı oldukça pahalı olan bilgisayar, torununun borcundan dolayı haczedilebilir mi, diye soruyor. Kural olarak borçlunun her türlü mal ve haklarının haczi mümkündür. Çünkü haczin amacı, borcun tahsilini sağlamaktır.
Ancak borcun tahsili amacına uygun olarak hizmet etmeyen, borçluyu taciz etmek ya da baskı kurarak ödemeye zorlama amacıyla haciz yapılamaz. Aksinin kabulü, başta İcra ve İflas Kanunu'nun (İİK) genel mantığına aykırı olacağı gibi, haciz koyan memura borçlu ile alacaklının çıkarlarını
Kefalet bir borcun ödenmesi için verilen kişisel teminattır. Kefalet sözleşmesinin mutlaka yazılı olması gerekir. Ayrıca kefilin sorumlu olacağı miktarın, yani hangi tutara kadar sorumlu olacağının da mutlaka yazılı olması gerekir
Ticari hayatın neredeyse olmazsa olmazı, ticari dayanışmadır. Ticari dayanışmanın da birçok yönü vardır. Bunlardan birisi de, tacirlerin, şirketlerin birbirine kefil olmasıdır. Kefalet, bir borcun ödenmesi için verilen kişisel teminattır. Kişiseldir, çünkü gerçek veya tüzel kişi, kefil olduğu kişinin borcunu ödememesi halinde şahsen ödemeyi taahhüt eder. İpotek veya rehin gibi bir taşınır veya taşınmaz ya da 'hak'lar üzerinde kurulan ayni teminat değildir.
Doğrudan takip yapılır
Kefalet en sık bankalardan kredi alınırken tercih edilir. Genellikle grup şirketleri birbirinin kredi borcuna kefil olurlar. Bunun da kendi içinde bir mantığı vardır; grup şirketleri bazen kredi borçlusu olan şirketin malvarlığını çeşitli yollarla diğer grup şirketlerine aktarabilirler. Eğer şirketler birbirine kefil olmuşlarsa, borçlu şirketin malvarlığını