Yunanistan Başbakanı Miçotakis, kendi partisindeki eski başbakanlar da dahil olmak üzere aşırı muhafazakâr isimlerin Türkiye ile diyalog sürecine yönelik eleştirilerine karşı bir lider duruşu sergiledi ve Ankara ile diyalog kapısını açık tutmayı tercih etti.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın bugün Yunan mevkidaşı Yorgos Yerapetritis ile yapacağı görüşmeyi izlemek üzere Atina’dayım.
Her iki bakan da görüşme öncesinde oldukça olumlu mesajlar paylaştılar ama işin perde arkasını mutlaka yazmam lazım.
Daha önce de yazmıştım, Türk-Yunan Medya ve Akademi Forumu’nun üyelerinden birisiyim haliyle Atina’ya gelince Yunanistan medyasındaki üst düzey yöneticiler dahil çeşitli isimlerle görüştüm.
Aldığım bilgilerin özeti şu:
Yunanistan Başbakanı Miçotakis, kendi partisindeki eski başbakanlar da dahil olmak üzere aşırı muhafazakâr isimlerin Türkiye ile diyalog sürecine yönelik eleştirilerine karşı bir lider duruşu sergiledi ve Ankara ile diyalog kapısını açık tutmayı tercih etti.
YENİ DEMOKRASİ HAREKETİ’NİN 50 YIL KUTLAMASI...
Bugün Yunanistan’da iktidar olan Yeni Demokrasi Partisi 4 Ekim 1974’te, Albaylar Cuntası iktidarı sivillere bıraktıktan sonra kuruldu ve girdiği ilk seçimden zaferle çıktı. Başbakan Miçotakis, partisinin 50 yıl dönümü için düzenlenen törene, partisinden geçmişte başbakanlık yapmış iki isim, Samaras ve Karamanlis’i de davet etti. Türkiye ile yakınlaşmaya şüpheyle bakan her iki eski başbakan da törene katılmadılar.
Samaras, adını daha önceden hatırlayanlar çıkacaktır, Makedonya’nın adı konusunda Yeni Demokrasi partisinden istifa edip bir başka parti kurmuş sonra başarılı olamayınca tekrar Yeni Demokrasi’ye dönmüştü. Yunanistan mali olarak iflas ettiği ve AB’nin kurtarma için çok ağır şartlar sürdüğü dönemde Başbakanlık yaptı sonra koltuğunu Syriza lideri Çipras’a devretmek zorunda kaldı.
Kostas Karamanlis, siyasi hanedanlığın yeğen kontenjanından gelip Başbakan olmuştu. Ekonomik kriz onun döneminde başladı, erken seçime gidince, Başbakanlığı ve Yeni Demokrasi’nin başkanlık koltuğunu kaybetti.
Bu iki eski Başbakan, son 1 yıldır, Ankara-Atina diyalog sürecine karşı eleştirileriyle gündemde kalmaya çalışıyorlar.
Meclis’teki 158 vekilden oluşan Yeni Demokrasi Grubu’ndan ortalama 15-20 kişilik bir temsiliyetleri oldukları söylenebilir.
Bu grubun belli bir miktar etkisi var ama Başbakan Miçotakis için asıl problem yaratan kısım oyları yükselen ve yüzde 20 bandına yaklaşan aşırı sağ partilerden gelen “Ege ve Kıbrıs’ı satıyorlar” tarzındaki eleştiriler.
YUNANİSTAN BAŞBAKANI: “BU MERCİMEK MİLLİYETÇİLERİ...”
Çoğumuzun dikkatinden kaçtı ama Yunanistan Başbakanı Miçotakis 17 Ekim’de hem partisi içerisindeki aşırı muhafazakarlara hem de aşırı sağ partilerin temsilcilerine karşı çok sert bir açıklama yaptı.
Brüksel’deki Avrupa Konseyi toplantısının ardından kameraların karşısına geçen Yunanistan Başbakanı, önce eski Başbakan Samaras’a cevap verdi, görüşlerine saygı duyduğunu söyledi ama sonra Samaras’ın Başbakanlık döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştüğünü ve Samaras döneminde de istikşafı temaslar olduğunu hatırlattı.
Ardından aşırı sağ parti temsilcileri için uzun bir paragraf dolusu konuştu, önemli cümleleri aldım:
“Merak ediyorum: Biz Yunanistan’ın Evros’taki sınırlarını korurken bu kadar süper vatanseverler neredeydi? İyonya’da karasularımızı 12 mile kadar genişlettiğimizde bu süper vatanseverler neredeydi?... Biz Belharra’yı satın alırken bu süper vatanseverler neredeydi? Rafale, F-35 siparişini ne zaman verdik? Daha önce “mercimek vatanseverleri’nden” bahsetmiştim. Ve her halükârda, bugün Yunanistan Türkiye ile medeni bir şekilde görüşebiliyor ama aynı zamanda 2019’a göre çok daha güçlü bir konumda. Ve bunu tartışıyor olmamız aynı fikirde olduğumuz anlamına gelmiyor. Kimseyi satmıyoruz, ihanet etmiyoruz... Bu konuda Dışişleri Bakanını tam olarak destekliyorum, daha önce yaptığımız gibi Türkiye ile görüşmelere devam edeceğiz... Kendilerini geri kalanlarımızdan daha vatansever sanan herkese bu biraz daha geniş kapsamlı yanıtı vermek istedim. Gerçek bir kriz durumunda, kuyruğu dallara ilk koyanların onlar olacağından şüpheleniyorum.”
Burada bir parantez açayım, mercimek milliyetçisi, Yunanca bir terim, vatanı lafla sevenler için kullanılıyor. Miçotakis konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile tam 6 kez görüştüğünü ve görüşmeye devam edeceğini de söyledi.
Atina’da dualar: Trump riski ve Pompeo gölgesi...
ABD’de sona eren Başkanlık seçimi Yunanistan’da dikkatle takip edildi. Yunanistan asıllı ABD’lilerin çatı örgütünün Demokrat aday Kamala Harris’e destek açıklamış olmasının yarattığı bir endişe var ama Başbakan Miçotakis son iki ayda en az 6 Cumhuriyetçi siyasetçiyi Girit’teki aile evinde ağırlayarak durumu toplamaya çalışmış. Burada aldığım can sıkıcı bilgi, ABD eski Dışişleri Bakanı Pompeo’nun yeniden Atina’da görülmesi olmuş. Veda ziyareti için Ankara’ya değil, İstanbul’a Patrikhane’ye giden bir Dışişleri Bakanı’ydı Pompeo. Koltuğunu kaybettikten sonra bir ara Başkan adayı olmaya çalıştı. Bakanlık gittikten sonra yaptığı her konuşmada, Doğu Akdeniz’deki enerji pastasından Türkiye’yi dışlayan EastMed’in diriltilmesi gerektiğini söylemişti. Şimdi Atina’da iki dua ediliyor. Birincisi, Başkan seçilen Trump’ın Ortadoğu’dan çıkıp tamamen Çin’e dönmemesi diğeri de Pompeo’nun ABD Milli Savunma Bakanı olması. Pompeo’nun yeniden bakan olması Türkiye’nin çok hoşuna gidecek bir seçenek değil...
Silah satışından beslenenler...
Yunanistan’da asgari ücret 1000 doların altında. Batı Avrupa ülkeleri arasındaki en düşük rakam bu. AB içerisinde de son sıralarda. Yunanistan’ın dış borç sorunu ve yaşlanan nüfus problemi ekonomik sorunları aşmayı zorlaştırıyor. Genel seçimlerden yüzde 40’la birinci çıkan Başbakan Miçotakis, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde geri giden oy oranından dolayı mutlu değil. Öncelik ekonomi olunca barış ortamını geliştirmek demek başta Fransa olmak üzere silah satan ülkelere ağır faturalar ödememek demek. Unutmamalı ki, silah satanlar, müşterileri olan ülkelerde oldukça bonkör davranma alışkanlığına sahiptirler. Ankara ile diyalog sürecine karşı çıkanların gerçek motivasyonları en tartışılabilir konu gibi duruyor...
Şubattaki cumhurbaşkanlığı seçiminin önemi...
Yunanistan Parlamentosu, şubat ayında yeni Cumhurbaşkanı’nı seçecek, mevcut Cumhurbaşkanı’nın 2. Dönemi olmayacak gibi. Yunanistan Anayasa’sına göre 4. turda salt çoğunluk yettiği için 300 vekilden 158’ine sahip olan Başbakan Miçotakis istediği kişiyi seçtirebilir. Yunanistan Başbakanı, kendisine yakın bir ismi mi aday gösterecek yoksa rahatsızlıklarını gidermek için aşırı muhafazakarlardan birisini mi koltuğa oturtacak, onu kimse bilmiyor daha. Türkiye ile iyi ilişkilere karşı çıkan Savunma Bakanı Dendias, Cumhurbaşkanlığı’na aday olmayacağını ve hayalinin başka olduğunu söyledi. Bilmediğimiz şey değil, o Başbakan olmayı hayal ediyor.
Türkiye’nin samimiyeti...
Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin baş dansçılarının Atina’da Zorba gösterinde sahne aldığı, Atina’daki Büyükelçimiz Çağatay Erciyes’in de gidip bu sanat olayını izlediği bir dönemdeyiz. Yani “Düşman topraklarda” konutundan çıkmayan bir Büyükelçi portresi yok. Başta Büyükelçi Erciyes olmak üzere Büyükelçilik çalışanları toplumun her katmanıyla temas kuruyor, Türkiye’nin pozisyonunu bıkmadan usanmadan anlatıyorlar. İşleri kolay değil zira, Ege’yi Yunan denizi, Kıbrıs’ı Yunan adası olarak görenler, barıştan yana cümle kuran herkese saldırıyor, sosyal medyada linç ediyorlar. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın bu ziyarete çok önem verdiğini ve bakanlığın da çok iyi hazırlandığını biliyorum. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, Ta Nea gazetesine yaptığı açıklamalar dün Atina’daki en önemli başlıktı. Türkiye’ye bakışı sorunlu yerler bile, Fidan’dan güçlü mesajlar başlığı altında kazan-kazan cümlelerini manşetlerine taşıdılar. Tüm bu yaşananlar aslında bugün ki görüşmenin neden çok önemli olduğunu anlatıyor hepimize. Bitirirken Türkiye’nin bu konudaki samimiyetini her alanda gösterdiğini takvimle anlatayım. İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un özel olarak takip ettiği Türk-Yunan Medya ve Akademi Forumu, aralık başında tekrar Atina’da toplanacak. Bilim ve sanatta iş birliğinin güzel örnekleri ortaya çıkacak. Bu sürecin sonunda Başbakan Miçotakis’in deyimiyle mercimek milliyetçileri bir kez daha kaybeden olacaklar...
*Yunanca bir terim olan Mercimek milliyetçisi, vatanı lafla sevenler için kullanılıyor.