Faşizme karşı omuz omuza ya...
İsrail’in ultra Ortodoks Yahudi partilerinden Dini Siyonist Parti ateşkes anlaşmasının ilk bölümüne katılıyor ama rehineler kurtarıldıktan sonra Gazze’de soykırımın devam etmesini istiyor.
Aynı zamanda Maliye Bakanı da olan partinin başkanı Smotrich, gerekirse kabineden ayrılırız havasında.
Bir diğer ultra Ortodoks lider, Ulusal Güvenlik Bakanı Ben-Gvir’de ateşkese karşı olduklarını söyledi ama koalisyondan ayrılmaya dair bir cümle kurmadı.
Bu iki partinin İsrail parlamentosundaki toplam sandalye sayısı toplam 13 ve koalisyon hükümetini düşürmeye yeterli.
Buna karşın bu iki partinin 11 bakandan oluşan Ulusal Güvenlik Kabinesinde sadece iki oyları var ve anlaşmayı engelleme güçleri yok.
Yani İsrail Başbakanı Netanyahu, anlaşmayı ortakları olmadan da onaylama gücüne sahip ama Başbakanlık koltuğunu kaybedebilir.
Buna rağmen ülkenin erken seçime gideceği 3 aylık süre zarfında da anlaşma uygulanmaya devam edebilir.
İsrail’deki bu manzara bazı samimiyet testleri yapmamızı da sağlıyor.
Mesela terör örgütünün Avrupa’daki yapılanması içerisinde yer alan bazı dernekler 7 Ekim’den sonra başlayan İsrail soykırımı sırasında Tel Aviv’e koşmuş ,dayanışma duygularını dile getirmişlerdi.
O derneklere bakıyorum, sesleri çıkmıyor.
Soykırım yapılmayan, herkesin kendi kimliğini yaşayabildiği Türkiye’de “Barış barış” deyip de soykırıma devam eden İsrail karşısında kafayı kuma gömmek mi, faşizme karşı omuz omuza mücadele?
Türkiye’ye karşı devrimci mücadele verdiğini söyleyenler, İsrail söz konusu olduğunda nedense siyonist refleksi gösteriyorlar.
Türk solunun iradesini kimlere bıraktığını düşünmesi açısından önemli bir sınav veriliyor, farkında olan var mı?
Yunanistan’ın yeni cumhurbaşkanı...
Yunanistan’da Cumhurbaşkanlığı makamı sembolik bir makam ama seçilecek isim önemliydi.
Başbakan Miçotakis, Meclis Başkanı Kostas Tasoulas’u Cumhurbaşkanı Adayı olarak gösterdi.
Yunanistan tarihinde ilk kez iki Giritli, ülkenin en önemli iki koltuğunda oturuyor olacak.
Biz konuya Ankara-Atina ilişkileri açısından bakalım:
Yunanistan’ın müstakbel Cumhurbaşkanı, ilişkilerin en gergin olduğu dönemde bile diyalogu savuna bir isim olmuş.
2019 yılını sonunda da kurduğu cümleler bu yönde.
Yaşadığımız doğa felaketleri sırasında hep acımızı paylaşan mesajlar yollamış.
Müstakbel Cumhurbaşkanı’nın İstanbul’dan göç eden Rumların müziğini sevdiğini belirten cümleleri de çıktı karşıma.
Makam sembolik olsa bile diyalog sürecine inanmayan birinin Cumhurbaşkanı seçilmesi iki başkent için de istenmeyen bir seçenek olurdu.
Kendi partisindeki Türkiye karşıtı şahinlere rağmen Başbakan Miçotakis ılımlı isimlerle yoluna devam ediyor ve iki ülke için de doğrusunu yapıyor.
1964 gün, 58 umut...
Türkiye’de kardeşliği güçlendirecek adreslerden birisi var ki, nedense pek üzerinde durulmuyor.
Diyarbakır annelerinin bekleyişinin 1964’üncü günü bugün.
Bu süre zarfında tam 380 aile nöbete katıldı, tam 58 genç ailelerinin dön çağrısına kayıtsız kalmayarak, terör örgütünden ayrıldı.
Diyarbakır Anneleri, Irak’ta, Suriye’de, 13-14 yaşındaki evlatları terör örgütü tarafından kaçırılan ailelere de ilham kaynağı oldular.
HDP İl Binası önündeki bu uzun bekleyiş birçok siyasetçi için turnusol kağıdı da oldu.
Mesela, Türkiye’de muhalefetin HDP’leşme sürecini başlatan Kemal Kılıçdaroğlu, ailelerin yanına gidemedi, içlerinden bir heyeti kaldığı otelde kabul etti.
Köprünün altından çok su aktı ama o anneler halen oradalar, görmezden gelmemek, kaçmamak, konuşmak gerek...
