Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

*Ege’de yıllardır konuştuğumuz 12 Ada, Osmanlı’nın ve Türkiye’nin diplomasi tarihinde kandırılmışlıkların hikâyesidir biraz da. Türkiye’nin Kardak’tan önceki askeri operasyonu, Ankara’nın Atina’ya silah yardımı, Almanya’nın savaşa girme karşılığındaki cömert teklifi ve en nihayetinde katılmadığımız Paris Antlaşması gibi az bildiğimiz çok gerçek yatar hikâyesinde.

*Bu konuda ilk kandırmaca 1912’de yaşandı. Libya’yı işgal etmek için Rodos başta olmak üzere 16 Ege adasını işgal eden İtalya, 1912’de imzalanan Uşi Antlaşması’na göre, Osmanlı ordusu Libya’dan çekildiğinde, 16 adayı kayıtsız şartsız boşaltacaktı. Osmanlı ordusu Libya’dan çekildi ama Balkan Savaşı’nı fırsat bilen İtalyanlar adalardan çekilmediler.

Haberin Devamı

12 Ada’nın bilinmeyen hikâyesi…

İsmet İnönü

*Mayıs 1913’te imzalanan Londra Antlaşması, Ege adalarının yönetimini emperyalist devletlere bıraktı, o devletler de Şubat 1914’te Bozcaada, Gökçeada ve Meis haricindeki tüm Ege adalarını Yunanlılar ile İtalyanlar arasında paylaştırdı. Burada çok önemli bir olayı daha yazmam lazım: 31 Mayıs 1915’te Yunanistan’da seçimler yapıldı ama Meis’te sandık kurulmadı. O tarihte Osmanlı’ya bırakılan Gökçeada, Bozcaada ve Meis’te halkın kendi arasında seçtiği üç milletvekilinin Yunanistan parlamentosuna girmesine Yunanlı yetkililer izin vermediler.

12 Ada’nın bilinmeyen hikâyesi…

Dendias

*Özellikle Türkiye’nin burnunun dibinde olan Meis Adası, Türkiye’nin diplomasisinde hep önemli bir yer tuttu.

Türk Heyeti, Lozan’da Meis için baskı yaptı ama sonuç alamadı. Meis’ten vazgeçerek Gökçeada, Bozcaada ve Tavşan adalarını alıp, Sakız başta olmak üzere Türkiye’ye yakın Yunan adalarının askerden arındırılması şartını anlaşmaya koydurdu.

*Az bilinen bir başka gerçek: Türkiye 1923, 1927 ve 1929’da İtalya’ya ait Meis Adası’nın çevresindeki adacık ve kayalıklara asker çıkarıp, bayrak dalgalandırdı. İtalya ile yaşanan kriz 1932’de sona erdi. Türkiye sekiz adacıkta İtalya’nın hak sahibi olduğunu kabul etti, bunun karşılığında 18 adacık ve kaya parçasının sahibi oldu.

*1943 yılı Eylül ayında Ankara’daki Almanya Büyükelçiliği’nin bir istihbarat görevlisi, o tarihte Türk İstihbarat Örgütü’nün başında bulunan Naci Perkel’i ziyaret ederek, Berlin’in 12 Ada’yı Türklere bırakmak istediğini söyledi. Başbakan Saraçoğlu, o sırada Kars’ta bulunan Cumhurbaşkanı İnönü’ye telgraf çekerek teklifi bildirdi. İnönü, bu teklifin Türkiye’yi savaşa sokmak amacıyla yapıldığını düşünerek, “Adaları kayıtsız şartsız kullanmak üzere devr alabiliriz ama Yunanlılarla ve İngilizlerle ihtilafa girmeyiz” cevabını verdi.

Haberin Devamı

*2. Dünya Savaşı’nda Nazi işgalinde büyük açlık çeken Yunanistan halkına, Türkiye yardım elini uzattı. Dumlupınar, o batınca Kurtuluş ve sonra Konya vapurları Pire Limanı’na Türkiye’den satın alınan ve bağışlanan yardımları götürdü. Adalardan kayıkla sadece gıda değil, zaman zaman silah ve cephane de yollandı, İtalya’ya karşı savaşa destek verildi.

*İkinci Dünya Savaşı’ndan mağlup ayrılan İtalya, Müttefikler ile 1945-46 yıllarında Londra ve Paris’te barış görüşmeleri yaptı. Yunanistan, bu konferansların tamamına katıldı, Türkiye, bu görüşmelere gözlemci sıfatıyla bile katılmadı. Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Feridun Cemal Erkin’in konferansa katılma talebiyse Başbakanlık tarafından “Savaşa katılmadığımız gerekçesiyle” geri çevrildi. 12 Ada, 1947’de Yunanistan’a devredildi.

Haberin Devamı

*Paris Antlaşması, 12 Ada’nın tamamen silahsızlandırılmasını hükme bağlar, görev yapacak jandarma sayısını bile nüfusa göre sınırlar. Atina-Ankara arasında, Lozan ve Paris antlaşmalarından kaynaklanan silahsızlandırılma meselesi uzun zamandır gündem ve şimdi diplomasinin gücüyle bir noktaya varma çabası sürüyor. Bu süreçte kişisel siyasi hırslarına ulaşmak için Türkiye ile sorunların diyalog yoluyla çözülemeyeceğine inanan bir grup, Adalar’da yeni silahlanma ve füze projelerinden söz ediyor. Cumhurbaşkanı adaylığı sorusunu “Benim başka bir hayalim var” diye yanıtlayan Savunma Bakanı Dendias’ın gelişen ilişkileri bozma çabasının yeni üssü, belli ki Ege adaları olacak. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin uyarısı, var olan iyi ortamı korumak için yapılmış, kişisel çıkarları için diyaloğu bozma gayretinde olanlara net bir uyarıdır.

12 Ada’nın bilinmeyen hikâyesi…

Numan Kurtulmuş

Arşiv ve kardeşlik hukuku…

Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un yeni kardeşlik sürecine dair Anayasa pazarlığı yapılmadığı sözleri farklı yankılara yol açtı.

Ben dönüp geçmişte neler söylemiş, bugün ne söylüyor diye tekrar baktım.

Bir sürü şey buldum ama en hoşuma gideni, Ekim 2009’daki bir tanımlama oldu.

Kurtulmuş, o tarihte bulunacak bir çözümü tanımlarken “Ne Türklerin gururu incinmeli ne de Kürtlerin onuru rencide edilmeli” diye özetlemiş.

Geçen onca yılda, Habur’daki havai fişek gösterisi gibi, bu tanımlamaya uymayan şeyler yaşamıştık.

16 sene sonra bu sözleri tekrar hatırlamakta ve adımları ona göre atmak da fayda var...

İnsanlık mı operasyon mu?

Bütçesini Alman Dışişleri Bakanlığı’nın verdiği Almanya’nın Sesi, Çin markası BYD’nin Brezilya’daki fabrika inşaatında çalışan işçilerin, kötü yaşam koşullarını anlatan bir haberi servis etti.

Aynı gün, bütçesini İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın verdiği BBC World Service, Çin’in Guangzhou şehrindeki tekstil atölyelerinde çalışan işçilerin mesai düzenlerinin acımasızlığını anlatan bir haberi yayımladı.

İnsan bu haberlerin iyi niyetle yapıldığını düşünmek istiyor ama kontrol edince çocuk işçiliğinin yüzde 23.9 ile ilk sırada yer aldığı Sahra altı Afrika’ya dair böyle bir dosya habere rastlayamadım.

Tek bir elmas madeni olmamasına rağmen dünyanın en büyük 5’inci elmas ihracatçısı İsrail’in Kongo’yu nasıl sömürdüğüne, o sömürünün baş aktörü Gertler’in, elmas ticaretinden elde ettiği paralarla Batı Şeria’daki İsrailli işgalcilere yaptıkları evlerden bahseden haber de göremedim.

Batı’nın insanlık terazisi sadece rakipleri ölçmeye ayarlıymış, olmasa da olur yani...