Futbolumuzun marka değerinden bahsediyoruz. Hani kulüpler şikayet ediyor ya, yayın gelirleri 500 milyondan 100 milyon dolarlara düşmüş gelirleri diye. Bu kafayla giderlerse, FIFA kokartlı hakemi maçtan sonra kulüp başkanı darp ederse, yayıncı kuruluş 100 milyon doları da vermez.
Bana hiç kimse ‘masumum’ demesin. Kulüpler Birliği toplantısının ardından önceki gün açıklama yapılıyor. Cumhurbaşkanı’ndan, Adalet Bakanı’ndan, Gençlik ve Spor Bakanı’ndan yardım istiyorlar. Ben bakanlarımızın yerinde olsam, hiç yardım etmem. Yıllardır ‘adalet istiyoruz’ diyenlere, samimi olmadıkları için hiç yardım etmem.
Her maçtan önce ya da sonra hakemden başka bir şey konuşulmuyor. Takımın iyi futbol oynayamıyor, teknik direktörün hata yapıyor, oyuncun hakemi baskı altına almak için her şeyi deniyor... Sonra Kulüpler Birliği toplanacak yardım isteyecek, hakemler kötü diyecek. Bana inandırıcı gelmiyor. Evet, hakemlerimizin birçoğu, yeteneksiz veya samimi değil. Bunun için de hatalar oluyor, insanlar da isyan ediyor.
Ama
Kopenhag’ı yenmek için Galatasaraylı tüm futbolcular her türlü mücadeleyi sahada gösterdiler. Ama hep söyledim, yine söylüyorum; Kopenhag’ın fizik gücü çok üst seviyede. Her takıma hata yaptırabilirler. Dün Galatasaraylı futbolcular da zaman zaman fizik olarak rakibinin gerisinde kaldı. Evet Cim- Bom kalite olarak rakibinin çok üzerinde ama bu avantaj bazı maçları kazanmak için yetmiyor. Dün gece olduğu gibi...
Yenen gole de baktığınız zaman Sacha Boey’in çok yorulmasının yanı sıra Angelino iki adım önde olsa rakibine o golü attırmayacaktı. Hiçbir futbolcuyu karalamaya da gerek yok. Galip gelmek için, Bayern Münih’in arkasında gruptan ikinci çıkmak için bu maç da dahil tüm müsabakalarda yüreklerini sahaya koydular. Demek ki bir yerlerde eksik var.
Tete, iyi mücadele ediyor ama o kadar savruk ki ne yapacağı belli değil. Ayağına aldığı topu iyi bir şekilde kullanamıyor. Rakibi atağa kalkınca attığı deparlarda geride kalıyor. Eminim bu eksiğini tamamlayacak. Ne var ki şu an
Galatasaray bu sezonun en istekli, en tempolu, en çok gol pozisyonuna girdiği maçını oynadı. Rakip Süper Lig’in iyi takımlarından Adana Demirspor... Sen bu kadar iyi bir takım karşısında çok net gol pozisyonlarına girebiliyorsan bunların dördünü, beşini filelere göndereceksin.
Tete gayretliydi. Sağ çizgide Sacha Boey ile beraber mükemmel işler yaptılar. Ne kadar çok mücadele edersen et, kaleciyle karşı karşıya kaldığın pozisyonları gole çeviremiyorsan, oynadığın iyi futbol da güme gider. Tete dün akşam bunu yaşadı. Adana Demirspor kalesinde kaleciyle karşı karşıya kaldığı üç net pozisyon var. Övgü almak istiyorsan bu net pozisyonları gole çevireceksin.
Kerem Aktürkoğlu ilk yarı sahanın yıldızıydı. Boey’e harika gol pası verdi, takımının ilk golünü attırdı. Icardi’nin pasıyla da takımını 2-0 galip duruma çıkardı. Sol bekte oynayan Barış Alper Yılmaz’a çok yardım etti ve Demirspor ataklarında da tehlike doğmadan yüzde yüz dört pozisyonu da kesti. Bravo Kerem’e...
Kerem Demirbay,
Taraftar, Başkan Dursun Özbek ve Erden Timur’a ne kadar teşekkür etse az. Bu sezon kadroya Ziyech’i kattılar. Biliyorsunuz Ziyech geldiği zaman hakkında ‘Sakat, Chelsea neden bu futbolcuyu verdi, yönetim neden problemli futbolcuyu transfer etti’ gibi bir sürü olumsuz yorumlar yapıldı. Şimdi O Ziyech oynadığı futbolla, duruşuyla, sahadaki tavırlarıyla takımını başka yerlere götürüyor.
Her şeyden önce adamın sahada duruşu çok farklı. Rakibi tekme de atsa, hakem yanlış karar da verse tepkisini sadece gözleriyle bakarak gösteriyor. Manchester United maçında ilk golü atan Garnacho taraftarlara dönüp kulaklarını açarak ‘hadi şimdi tezahürat yapın’ anlamında bir hareket yaptı. Bu hareket sadece ve sadece o gün maça gelen 52 bin taraftarı tahrik etmek anlamına geliyordu. Hakem de bu harekete sinirlendi. Ziyech, Garnacho’nun arkasından yürüdü yanına geldi, hiçbir şey konuşmadan gözlerinin içine bakarak en büyük hakareti yaptı. Biz böyle şeylere alışık değiliz, illa itiş kakış olacak!
Şampiyonlar Ligi’nde 50 bin taraftar önünde o muhteşem futboldan sonra 3 bin kişilik sahada harika oyunu beklemek hayalcilik olur. Zirve yarışında iddian devam ediyor mu? Tabii ki ediyor. Rakip Pendikspor da olsa kazanıyor musun, kazanıyorsun. Önemli olan da bu.
Okan hoca, Tete, Kazımcan ve Oliveira ile maça başlamayı düşünmüş. Evet, kararı doğru. Ama hiç kusura bakmasın Tete’nin şu andaki performansıyla sarı-kırmızılı takımda oynayacak kalitesi, gücü yok. Arkadaşlarının çarşamba gecesi Manchester United karşısında canları çıkmış. Peki o zaman sen de Pendik gibi zayıf bir rakip önünde maça damganı vur, ağırlığını koy.
Oliveira, kötü futbolcu mu? Tabii ki hayır. Ama bizler daha fazlasını bekliyoruz. O da şans bulduğu maçlarda bekleneni veremiyor. Bir de buna isteksizliğini ekleyin. Torreira’nın hırsının, savaşma azminin yarısı Oliveira da olsa Avrupa’nın en büyük takımlarında oynar. Ama maalesef yok. Hangi maç, nasıl bir performans ortaya koyacak bilemiyoruz. 1,5 senedir Galatasaray’da daha bir standart tutturamadı.
Kazımcan’da Okan
Her hafta sonu futbolun heyecanını yaşayacağımıza strese girip çile çekiyoruz. MHK’ye, hakemlere hiç kimse güvenmiyor. Zaten beyanatlardan da, yapılan hakem hatalarından da açıkça bu görülüyor.
TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi bir türlü bunu düzeltemiyor. Düzeltemeyince o da eleştiriliyor.
Sorun nereden kaynaklanıyor? Hakemlerin adalet dağıtamamasından... Biraz daha ileri gideyim, MHK Başkanı kulüplerle mahkemelik oluyor. Dünyanın hiç bir tarafında böyle bir rezalet yoktur. Peki bunu düzeltmek için en ufak bir gayret var mı, yok. Hem orta hakemler hem de VAR hakemleri parmaklarını insanların gözüne sokarak, göz göre göre hata yapıyor. Bunun da önüne bir türlü geçilemiyor.
MHK Başkanı bazı hakemleri devre arasına kadar dinlendireceklerini söylese de, bu söze kimse inanmıyor. Ben de inanmıyorum. TFF Başkanı’nın buna bir çare bulacağına da inanmıyorum. Bu kavga, gürültü öyle bir yere geliyor ki, yakında taraftarlar sokaklarda birbirlerini yiyecekler. Kulüp başkanları
Galatasaray Şampiyonlar Ligi’nde daha farklı futbol oynuyor. Manchester United’ı hiç kimse küçümsemesin. Yok yedi eksiği varmış, antrenörüyle sorun yaşıyormuş, bunların hepsi hikaye, tay gibi bir takım. Fizik gücü mükemmel, orta sahası, forveti çok iyi basıyor. Dün takım oyununa ayak uyduramayan Ndombele biraz sallanınca United’ın her atağı rakip kalede gol tehlikesi oldu. Yenen ilk gole bakın Sacha Boey, beş metre geride dursa o topa vurdurmazdı.
Fernandes’in attığı ikinci gol de yine aynı köşeden, Muslera’nın bu topu çıkarması gerekirdi. Galatasaray’ın defansı ve orta sahası iyi mücadele etmesine rağmen, çok hatalar yaptılar. Yenen üçüncü golde sol stoper Abdülkerim neredeydi? Böyle büyük maçlarda hata affedilmiyor, rakip hemen seni cezalandırıyor. Her şeye rağmen Ziyech olsun, Icardi olsun, Zaha olsun olağanüstü mücadele ettiler. Hele Ziyech iki gol attı, bir gol attırdı. Faslı futbolcu takımı adına maçın yıldızı oldu.
İnanın çok üzüldüm. Böyle yeteneksiz, art
Milli ara Galatasaraylı futbolculara ilaç gibi gelmiş. Icardi, sakatlığını atlatmış, geçen sezonki fizik gücünü geri kazanmış. Çok istekliydi, gol attı, asist yaptı. Uzun zamandır yedek kulübesinde çile dolduran Mertens şu anda sarı-kırmızılı takımın kadrosundaki oyunu en iyi okuyan isim konumunda. O da iki gol attı, bir asist yaptı... Arkadaşlarıyla pas alışverişi, boş alan koşuları... 74 dakika sahada kaldı, Icardi ile beraber takımın en iyileriydi. Karabasan gibi Alanyaspor’un üstüne çöktüler.
Zaha ise çok farklı bir oyuncu. Onun gibi kaliteli futbolcular, skor 2-0, 3-0 iken bu maç bitti diye düşünürler. Ama dün geceki Zaha 4. golü attı, devamlı oyunun içinde kaldı, hiç kopmadı. Ndombele, tam istenilen performansında olmamasına rağmen, Okan hocanın uyarılarıyla maçta çok güzel işler yaptı. En büyük özelliği oyunu iyi okuyor, çok iyi paslar veriyor. İkinci yarıda fizik gücü biraz düştü, bu anlarda pas hataları yapmasına rağmen sıradan bir futbolcu olmadığını gösterdi. Her şeyden