Bu sezon Süper Lig’de parlayan Türk futbolcuların başında Yunus Akgün birinci sırada. Arda Güler, Ferdi Kadıoğlu ve Kerem Aktürkoğlu çok iyi performans ortaya koydular ve bugün Avrupa’da oynuyorlar.
Şimdi sıra Yunus’ta... Bu çocuğun futbol yaşantısı evi ile Florya arasında geçiyor. Özel hayatı diye bir şey yok. Zaten kendisine bu kadar bakmasa, hem bek hem kanat görevi yapan bir oyuncu olarak bu kadar yükü kaldıramaz. Avrupa kupalarında dört maç oynamış, dört gol atmış. Süper Lig’de attığı goller var.
Her şeyden önce arkadaşlarının sevgi ve saygı duyduğu bir futbolcu. Egosu sıfır, kaprisi hiç yok. Kendine hedef koymuş, Avrupa’nın büyük takımlarında futbol hayatını devam ettirecek. Eminim bu transfer sezon sonunda gerçekleştiği zaman, kulübüne de büyük para kazandıracak.
Avrupalılar futbolcu alırken, transfer edecekleri futbolcunun önce tekniği ve fizik gücüne bakıyorlar. Yunus’ta bu iki seçenek de iyi durumda. Rakibi çok rahat geçiyor. Ceza sahası dışından harika şutları
Galatasaraylılar Başkan Dursun Özbek’e ne kadar teşekkür ederlerse, o kadar doğru iş yaparlar. Osimhen bugün sadece Türkiye’de kral değil. Bütün İngiltere, İspanya, Fransa, İtalya bu futbolcudan bahsediyor. Türkiye kanadında Galatasaray, Fenerbahçe bu futbolcuyu alacaklar diye girişimlerde bulunuyor.
Bu transfer gerçekleşir mi? Bana göre milyonda bir ihtimal. Adam 25 yaşında... Dünyanın en iyi üç golcüsünden bir tanesi. Havadan, yerden pozisyona girdi mi, resmen resital yapıyor. Hele kafa vuruşları yetmiş km süratle gidiyor.
Haaland, Manchester City’den 40 milyon euro alıyor. Mbappe, Real Madrid’den 110 milyon euro alıyor. Kane ve Lewandowski’yi listeye koymuyorum bile. Onların yaşı 30’un üzerinde. İngiltere’deki gazeteler, ‘Neden Osimhen Türkiye’de oynuyor? Kulüp takımlarımız neden onu alamadılar’ diyerek kulüpleri eleştiriyorlar.
Yani burada 25 yaşında önü açık, mükemmel bir tekniği, mücadele gücü olan bir futbolcu Türkiye’yi ne kadar severse sevsin
Dün yine RAMS Park’ta futbolun güzellikleri, heyecanı, şov tarafı; ne ararsanız vardı. Maçtan önce Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk için hazırlanan koreografi muhteşemdi, hepimiz duygulandık. Daha sonra tribünde olan Icardi’ye yapılan sevgi gösterisi, hele Osimhen’in attığı golden sonra bütün takımın ellerini kulaklarına götürüp tecrübeli futbolcuyu hatırlayıp selamlaması, futbolun şov tarafından baktığınız zaman çok büyük keyif veren anlarıydı.
Maça dönersek, Osimhen, Galatasaray’ın futbolunu başka bir çizgiye çıkardı. Gerçekten çok özel bir futbolcu. İki gol attı, bunun yanında rakip stoperlerle mücadelesi üst düzeydeydi. Puan cetveline baktığınız zaman Samsunspor, tesadüfen bulunduğu yerde değil. Galatasaray’ı son ana kadar çok zorladılar. Hatta maçı berabere bile bitirebilirlerdi.
Forvet hatları olsun, orta sahası, defansı... Alman hoca Thomas Reis gerçekten iyi futbol oynatıyor Karadeniz ekibine. Sarı-kırmızılılar ise Tottenham maçının yorgunluğunu bilhassa
Aston Villa’yı paralayan, City’yi yenen Tottenham’dan maç öncesi gerçekten çok çekiniyordum. Maç başlayınca bu tedirginliğim coşkuya döndü.
Önce Okan Buruk’tan başlayayım... Hocanın mangal gibi yüreği var. Hani bas bas bağırıyorlardı ya; “Osimhen ile Icardi yan yana oynar mı?” diye... Herhalde bu şekilde konuşan insanlar bir daha bu konuyu açmaya utanacaklar.
Victor Osimhen iki gol attı, yüzde 100 diyeceğimiz üç tane gollük pozisyonda da kaleciyi geçemedi. Ama rakip defansı resmen dövdü. Icardi, Mertens ve Osimhen muhteşem bir üçlü... Sakın skor sizi şaşırtmasın, karşılaşmanın en az sekiz farkla sarı-kırmızılıların lehine bitmesi gerekirdi. Futbolda bu var, olmayınca olmuyor. Icardi de şanssız bir gece geçirdi. Pozisyonlara girdi ama golünü atamadı.
Sarı-kırmızılı futbolcuların hangisini sayarsak sayalım dün gece, gücünün yüzde 100’ünü sahaya koydu. İngiliz ekibini, maçın bir bölümünde kendi sahasına hapsetti. İki kere ev sahibi ekibin
Pazartesi akşamı hepimiz heyecanlıydık harika bir derbi seyredeceğiz diye. Futbolcular da bizim kadar heyecanlıydı. Maç başladı fakat karşılaşmanın hakemi Arda Kardeşler, bu güzelim derbiyi bize zehir etti.
Tabii ki sırf hakem değil, VAR hakemi Onur Özütoprak da mücadeleye damga vuranlardan bir tanesiydi.
Galatasaray ‘penaltım verilmedi, Osimhen gole giderken faulle indirildi. Emirhan kırmızı kartla atılmalıydı’ diyor. Beşiktaş ‘Sanchez ve Barış Alper kırmızı kart görmeliydi’ diye isyan ediyor. Burada haksız yok, iki kulüp de haklı. Benim anlayamadığım, bu yeteneksiz, korkak, pozisyonları süzemeyen iki hakem, neden böyle büyük bir maça verilerek iki kulübü birbirine düşürüyorlar. Ben bilinçli olduğunu düşünmüyorum ama MHK’nin bunu hesaplaması lazımdı.
Artık biz bu başarısız hakemlerden bıktık. Futbolumuzu resmen katlediyorlar. Camiaları birbirine düşürüyorlar. Ali Şansalan da Antalyaspor maçında Kaan’ın burnuna atılan tekmeyi es geçip, Icardi’nin yüzde 500’lük penaltısını vermemişti.
Derbi maçları kendi sahanda da oynasan deplasmanda da oynasan çok zordur. Galatasaray dün gece maçı kolay kazanırım diye düşündü ama evdeki hesap çarşıya az kalsın uymuyordu. Evet, son vuruşlarda Osimhen çok etkili bir futbolcu, skoru her zaman değiştirebilir, fakat topla buluşamıyor. Aynı sözlerim Icardi için de geçerli. İşte dün gecenin prensi bunun için Sara oldu.
İlk golde Sanchez’in kafasına topu gönderdi, ikinci golde ise aynı şekilde Osimhen’e asist yaptı. Maç 2-1 bittiyse burada Sara’nın çok büyük ağırlığı var. Aynı şekilde Sanchez... Attığı golü bir kenara koyuyorum. Ama Beşiktaş ataklarında öyle pozisyonları kesti ki o da biraz sallansa maç çok farklı yerlere giderdi.
Oyunun büyük bir kısmında Sara ve Torreira’ya çok büyük yük bindi. Önde oynayan futbolcular, orta sahaya yardım etmeyince Sara ile Torreira’nın işi zorlaştı. Bu yüzden hem yoruldular hem de zaman zaman Beşiktaş ataklarında etkisiz kaldılar. Oyunun büyük kısmında 2. bölge,
Galatasaray tarihine baktığımız zaman çok büyük jenerasyonları sarı-kırmızılı yapan isim Metin Oktay’dır. Bugünlere geldiğimiz zaman, üç sene oldu Metin Oktay’ın yaptığı gibi birçok nesili bilhassa çocukları sarı-kırmızılı yapan Icardi’dir.
Oynadığı futbola bakıyorum, Elfsborg maçında 6 numara, 8 numara, 9 numara, 10 numara her mevkide mükemmele yakın performans gösterdi. Gol attı, attırdı, sahanın içinde tam bir kaptan. Saha dışında da lider. Bu futbolcuya nasıl saygı duymazsın. Ama bizde öyle ulemalar var ki, iki hafta önce ‘Icardi, Galatasaray’a zarar veriyor, hocanın yanında oturması lazım’ diyorlardı. Elfsborg maçından sonra ise o eleştirenler, Arjantinli golcüyü övmek için birbirleriyle yarışıyorlar!
Bizim futbolumuz nasıl Avrupa’daki gibi olsun, mümkün mü?
Bir gün Eric Gerets’le yemek yiyorum. Galatasaray’ın o zamanlar üç tane müthiş forveti var. Eleştiriler ise diz boyu. Belçikalı hoca üçünü birden oynatıyor. Evet, Galatasaray gol yiyor ama
Avrupa kupalarında rakibi küçük-büyük ayırmıyorum. Bu kulvarda maç kazanmak temsilcilerimiz için kolay bir iş değil. Dün gece ilk yarı sahada şov yapan, rakibini sindiren, üç gol bulan bir Galatasaray vardı. Osimhen defansla boğuşuyor, yeri geliyor kaleye şut çekiyor, kendi müsait olmadığı pozisyonlarda da arkadaşlarına gol pası veriyor.
Aynı şekilde Icardi... Osimhen'in arkasında orta saha futbolcusu gibi oynadı. Sahada basmadık yer bırakmadı, golünü attı, çok net pozisyonlarda kaçırdığı goller de oldu. Yunus bu sezonun parlayan en büyük yıldızı. Hem defansta, hem kanatta hem de forvette ısrarcı ve attığı dördüncü gol, bu hırsının başarısıdır. Kolay bir gol değildi. Üç kişiyle boğuştu. Osimhen de arkadaşının önünü açarak boş alan yarattı. Ne olursa olsun o kadar çok mücadele edip, takımı rahatlatan golü atmakla en büyük alkışı hak eden futbolcu Yunus'tu.
Yenen ilk iki golde en büyük suç Barış Alper'deydi. İlk golde beş metre daha depar atsa rakibini yakalayacak, o vuruşu