Deprem oldu. Malum hocalar yine sahneye çıktı. Hepsine saygımız sonsuz. Ancak her biri yıllardır farklı değerlendirme yapıyor. Bir kesim “bekleyin asıl deprem arkada” derken bir bölüm bilim adamı da “bu iş bitti, beklenen zaten buydu” diyor… Tahminler 6,1’den 7,8’e kadar uzanıyor.
Gazeteci Zeki Sözer dostumuz soruyor:
“Hocalarım! 1999’dan bu yana hep sizi dinliyoruz. Aradan geçen 26 yıl içinde ülkede bu konuda uzmanlaşmış başka bilim adamı yetişmedi mi? Öğrencileriniz arasında teknolojinin de gelişmesi ile sizden daha iyisi, bilgilisi çıkmadı mı? Pek çoğunuzun emekli olduğunu biliyoruz. Yurt içinde, yurt dışında yapılan çalışmalara, konferanslara ne ölçüde katılabiliyorsunuz? Yeni bilim adamı yetişmiyor mu? Üniversiteler Türkiye için hayati önemi olan bu konuya gerekli önemi neden vermiyor?”
1999 Körfez Depremi sonrasında dünya bilim adamları Türkiye’ye koştu. Japonlar ve Fransızlar, Marmara’da özel gemilerle sismik araştırmalar yaptılar. Sonradan hiç bu tür çalışmalar duymadık. Bizim sismik araştırma gemileri ne yapıyor? Bugünkü tahminler hangi bilgilere dayanıyor? Depremle ilgili bilimsel tahmin yapılamadığı halde hocalar 7,2 veya 7,6 gibi kesin rakamları nasıl veriyor?
Hangisi tahminlerini hangi bilgi ve kaynaklara dayandırıyor?
Bunları bilmiyoruz...
Yetkililer depreme karşı gerekli önlemleri almadıkça yapılan tahminler ne işe yarıyor, onu da bilmemekteyiz.
TABLO
Valilik talimatıyla tüm okul bahçelerinin ve tuvaletlerinin sabaha kadar açık olması gerekiyor. Kadıköy Caferağa Mahallesi gönüllüleri bölgedeki okulları gezmişler... Kapıları veya tuvaletleri kapalı tutan okulları saptayıp kaymakamlığa bildirmişler. Her mahalle, her semt yapmalı bunu...
Toplanma alanları yok edildiği için artık okul bahçeleri toplanma alanı olarak gösteriliyor...
TMMOB’ye göre 1999 depreminden bu yana gösterilen 470 toplanma alanından 77’si hariç diğerleri üzerine konut, AVM, yol vs. yapılmış. Bunlar boş alan olmaktan çıkmış.
Bugün İstanbul’da 133 AVM’den 95’i toplanma alanı üzerinde bulunuyormuş.
Her açık alan toplanma alanı olur mu? Olmaz...
Toplanma alanı üzerinde elektrik, su, tuvalet, ilk yardım istasyonu gibi imkanların bulunması gerekiyor.
Gelip giden yönetimler toplanma alanı üretmek yerine arazileri rant ticaretine açmayı yeğlediler. Yerine çaresizlik bıraktılar.
AFET
AFAD’ın uyarısı dün Hürriyet’in internet sitesinde şu başlıkla yer aldı:
“AFAD’dan kritik uyarı... Belli büyüklükte sarsıntılar olabilir...”
Telaşlı halk kuşkusuz bu sözleri görünce biraz daha telaşlanmış olmalı.
Ne anlama geldiğini ise kimse çözememiştir.
Çünkü anlamı yok!
Belli büyüklük ne demek?
Kime göre belli?
Belli olmayan büyüklük kaç büyüklüktür?
Mesela...
Ben size desem ki...
Yakında belli büyüklükte yağmur yağabilir
Siz bundan ne anlarsınız?
Gözünüzde bir miktar canlanır mı?
AFAD önemli bir kuruluş...
Daha ciddi olması gerekmez mi?
TAHLİYE
Tablo açık... Ciddi bir depremde birçok konut yıkılacak... Kurtarma ekipleri bina yıkıntıları arasından geçip kente giremeyecek. İlk yardım, ilaç, su, yiyecek gibi hayati malzeme bekleyenler boşuna bekleyecek.
Bir depremde ilk anda ölmeyenlerin tek umudu denizden tahliye edilerek güvenli alanlara taşınmaktır.
Bunun için kentte tekerlekli araçların da geçebileceği iskeleler bulunması lazım.
Yıllar önce İstanbul’da bu tür 6 iskele bulunduğu açıklandı.
Bu iskelelerin 4’ü Avrupa, 2’si Asya yakasındaydı.
Asya yakasını ele alalım.
Bu yakada en az 8 milyon insan yaşıyor.
8 milyon insan bir deprem sırasında sadece iki iskeleden boşaltılabilir mi?
İki iskelenin yetersiz olduğu yıllar önce yazıldı.
Ama yıllar yılı bir üçüncü iskele dahi yapılmadı.
Depremden korkuyor, kaçacak yer arıyoruz...
Başka? Başka hiçbir şey yapmıyoruz...
PATRİK
Biz “Fener Rum Patrikhanesi sadece Fatih Kaymakamlığı’na bağlı küçük bir dini kuruluştur” diye kendimizi rahatlatalım. Patrik Bartholomeos patrikhane yetki sınırlarını genişletip duruyor.
Gazeteci Müyesser Yıldız hatırlattı...
Patrik, Bartholomeos artık “Hellenic Archbishop of Constantinople - New Rome and Ecumenical Patriarch”; yani “Konstantinopol-Yeni Roma Helenik Başpiskoposu ve Ekümenik Patrik” ünvanını kullanıyor.
Haydi Konstantinopol’ü anladık, peki şu “Yeni Roma” nın anlamı nedir? derseniz...
Patrik herhalde İstanbul’a sığamadı, kendisini Doğu Roma İmparatorluğu’nun da patriği ilan ediyor. İmparatorluk nerede, derseniz... Onun da günün birinde tekrar kurulacağını hayal ediyor olmalı... Hayaller malum: Megali idea!