Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İBB Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökçe tutukluluk itiraz duruşmasında hâkimin başka işle meşgul olduğunu, yüzüne bakmadığını, sadece sözlerinin sonunda “Bitti mi?” diye sorarak tutukluluğa devam kararı verdiğini anlatıyor. Buğra Gökçe, tutukluluk kararı verecek yargıç ve savcıların aldıkları eğitimin parçası olarak 10 - 15 gün hapis yatmalarını, böylece verdikleri kararın sonuçlarını yaşamalarını öneriyor.

★★★

Geçmişte benzer eğitimler vardı. Hukuk fakültesi öğrencileri hapishaneleri düzenli olarak ziyaret ederek koşulları inceler ve mahkûmlarla sohbet ederdi.

Haberin Devamı

Bir süre adi mahkûmlarla birlikte hapis yatan Orhan Veli’nin kardeşi yazar Adnan Veli, hapishane anılarını “Mapusane Çeşmesi” adlı kitapta toplamıştır. O kitapta hukuk öğrencilerinin hapishaneyi ziyaretlerindeki ilginç sahneler de anlatılır. Mesela... Bir öğrencinin “Sen neden içerdesin” diye sorduğu mahkûm:

“Benim suçum bir malı bulunduğu yerden sahibinin rızası hilafına faydalanmak için almak” deyince öğrenci şaşırır.

Yanındaki savcı izah eder: “Hırsızlık kanunda böyle yazar, bunlar hapishanede yata yata hukukçu kesilmişlerdir.”

Sonuç... Hukuk öğrencileri biraz ödev niyetine hapis yatsalar iyi olur. Verdikleri kararın ağırlığını (vicdanları ölçüsünde) daha iyi tartma imkânı bulurlar.

SAFİNAZ

Safinaz Hanım 70’ini geçti... Üzerinde pırıl pırıl 4 evlat ve 8 torun yetiştirmiş olmanın yorgunluğu var. Eşini kaybettiği için yük hep onun omuzlarında. Kendisi yorgun ama ödevleri bitmiyor... Genişleyen ailenin yaş günleri, cenazeler, evlenmeler, nişanlar, bayram toplantıları... Derken Ayten Hanım ailenin büyüğü olarak bu önemli günlerin hepsinde bulunmak zorunda. Oradan oraya koşturuyor...

Derken geçenlerde pes etmiş...

Kızları:

- Anne mutlaka orada bulunmamız lazım, diye Ayten Hanım’ı bir doğum gününe sürüklemeye çalışırken Ayten Hanım resti çekmiş:

- Ben gelemem, demiş.

Kızlar:

- Ama anneee akrabalar ne der sonra, falan diye üsteleyince Ayten Hanım noktayı koymuş:

- Siz beni ölmüş bilin...

- O nasıl söz anne...

- Ben ölmüş olsam ne olacaktı? Yine gelecek miydim? Siz beni öyle bilin işte...

Haberin Devamı

Kızları bu olayı gülerek anlattılar...

Ben de size aktardım...

Çok sıkışınca ne diyeceğinizi öğrendiniz:

- Siz beni ölmüş bilin!

(Tanrı herkese sağlıklı uzun ömür versin) ...

REJİM

Ekran tartışmasında sol bir partinin yöneticisi konuşuyor...

- Cumhuriyet kendini yenileyemedi, diyor...

Bu ifadeye sık sık rastlarsınız...

Bu ifade başta Kürt meselesi olmak üzere bugün çekilen sıkıntıların Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in yapısından kaynaklandığı iddiasındadır.

Atatürk’ü eleştirmek için kullanılır...

Sanki Cumhuriyet rejimleri kendilerini yenilemek zorunda olan canlı organizmalardır.

Sanki Atatürk’ün ölümünden bu yana geçen 85 yılda gelip giden iktidarların Cumhuriyet’in aksayan yanlarını düzeltmek için yapacakları bir şey yokmuş gibi...

Suçlu hep “cumhuriyet”tir.

Suçlu hep “Kemalizm”dir.

Peki gelip giden iktidarlar Kemalizm’i yaşatmak için çaba göstermiş midir?

Göstermemiş sadece suçlamışlardır.

Suçlamışlar ama...

Yerine de bir şey koyamamışlardır.

Haberin Devamı

Yerine ne koydularsa Türkiye’yi daha geriye götürmüştür.

Geçmiş olsun...

ÇÖP İSKELESİ

MAPUSANE ÇEŞMESİ

Bir dostumuz yeni taşıdığı evin adresini veriyor:

- Çöp iskelesi - Beylerbeyi...

Duyan biri:

“Çöp iskelesi diye iskele mi olur, ne anlamsız”, diyor…

Oysa pek anlamlı...

Eskiden İstanbul’un çöpleri tek atlı küçük arabalarla toplanır, kentin birçok yerindeki çöp iskelesinden ya denize dökülür ya mavnalara doldurularak açığa götürülür, oradan yine denize boşaltılırdı.

1953 yılına kadar kentin çöp sorunu böyle çözümlendi.

İstanbul’un bütün çöpü denize döküldü.

Deniz genellikle yiyecek artıklarından oluşan çöpleri yuttu, sindirdi, eritti, balıklara yedirdi, yok etti...

Neden sonra deniz çöpleri öğütemez olunca büyük çöplükler inşasına geçildi...

Geriye kala kala birkaç çöp iskelesi kaldı hatıra...

KISACA

Ciddi ülkelerde bakan ve yüksek bürokratlar aleyhinde iddia ortaya atılırsa

O zat kameralar önüne çıkıp açıklama yapıyor.

Bizde ise suçlanan kişi suçlayanı mahkemeye veriyor.

Konu mahkemeye intikal etti diyerek daha fazla konuşulmasını önlüyor.

Bu da hiç yadırganmıyor!