Cumhuriyet’in yüzüncü yılını kutluyoruz... Ancak ne siyaset ne toplum düzeyinde bir 100 yıl heyecanı göze çarpıyor. Tarihçi Prof. İlber Ortaylı üzgün:
- Kimse kusura bakmasın, hiçbir cumhuriyet 100. yılını böyle kutlamaz, diyor, Amerika’dan, Fransa’dan Rusya’dan örnekler verdikten sonra:
“Halkımız Cumhuriyet’in getirdiklerinin, kazançlarının farkında değil” diye devam ediyor.
***
Yıllar içinde unutuldu veya unutturuldu...
Bağımsızlık savaşı ve onuru hangi koşullarda kazanıldı? Cumhuriyet kurulurken ülkenin genel manzarası neydi? Atatürk kendisinden başka tek bir kişinin bile Cumhuriyet’i düşünmediği bir ortamda bu muazzam projeyi nasıl gerçekleştirdi? 600 yıllık padişah egemenliği nasıl oldu da bir günde halka devredildi? Cumhuriyet Türkiye’si başta laiklik olmak üzere onca devrimi nasıl yaptı, görülmemiş hızdaki kalkınmayı nasıl sağladı?
Kitap yok, kütüphane yok, müze yok, tiyatro yok, sinema yok, radyo yok...
Cumhuriyet’in 100. yılında Türkiye’nin örnek projeleri canlanıyor gözümüzde. Bir küçük örneği Alpullu’dan Nermin Ketenci’nin araştırmasından aktaralım:
“Alpullu Şeker Fabrikası 1926’da açıldı, Türkiye’nin ilk şeker fabrikasıydı. Sosyal tesislerinde basketbol, futbol sahası, yüzme havuzu ve mini golf sahası vardı. Çalışanların barınma konusuna uzun vadeli çözüm getirmek üzere tasarlanan Alpullu Şeker Fabrikası işçi konutları, ileriki yıllarda yapılacak fabrika yerleşkelerine örnek oluşturacaktı. Bu endüstriyel kompleksler, Anadolu’ya modern kültürü ve çağdaş yaşamı taşıyan öncülerdi. İkiz bahçeli konutlar, arkalarında meyve ve sebze bahçeleri, önde çocuklar için oyun alanlarıyla, işçilerin konforlu bir hayat sürdürmelerini sağlayacak şekilde planlanmıştı. Memurlarla işçiler, Tekirdağ ve Erdek’teki yaz kamplarında 15 gün tatil yaparlardı. Kahvaltı serbest, öğlen ve akşam yemekleri tabldottu. Akşamlar şarkıcı,
Profesör Ferit Güven adını pek duymamışsınızdır... Onun adını duyurmak gibi bir çabası da yok zaten… Kendisi ABD’de Earlham College’da felsefe dersleri veren bir öğretim üyesi... Ancak o kadarla yetinmiyor... Türkiye’de “meet up mobil” uygulamasında yer alan “Felsefe Diyalogları” grubunun sanal toplantılarına uzaktan katılıyor. Felsefeyle ilgilenen her yaştaki insana ücretsiz bilgi aktarıyor. Dersleri olağanüstü lezzetli geçiyor. Yaz tatillerinde de ülkesine gelerek bu toplantılara bizzat katılıyor. Bu ilgisinin nedeni sorulduğunda şöyle diyor:
“Yıllardır ABD’de yaşıyorum. Türkçe felsefe dilini unutmamaya çalışıyorum. Hem de ülkeme biraz yararım olsun istiyorum...”
Prof. Ferit Güven
Ferit Hoca yazları Türkiye’ye yalnız gelmiyor. ABD’den Türkiye’ye ilgi duyan öğrencileri de beraberinde getiriyor. Onları felsefenin doğduğu topraklarda gezdiriyor. Aydın Miletos, Efes, Assos’u gezdirerek Amerika’daki öğrencilerine felsefeyi yerinde anlatıyor. Böylece onların
Dünya yeni bir vahşet çağını yaşıyor... Kendilerini uygarlığın merkezi gören Avrupa ve Amerika... Ne çocukların gözyaşına aldırıyor ne hastane yatağındaki insanların öldürülmesine ne savaş hukukuna ne bir soykırıma...
Savaşların ağası ABD, iki uçak gemisini ve 12 refakat muhribini bölgeye yollamakla yetinmiyor... Bay Baydın da (Joe Biden) uçağa atlayıp İsrail’e iniyor. Ve hastane patlamasına teşhisi şıp diye koyuyor:
“Benim gördüklerime göre patlamaya diğer taraf (İslami Cihad) sebep oldu.”
İsrail kuzeye göç eden sivilleri bile vuruyor.
İran ve Hizbullah yalnızca konuşuyor.
Filistin Cumhurbaşkanı “Hamas Filistin’i temsil etmiyor” diyerek eylemsizliğe kılıf hazırlıyor.
Madalyonun öteki yüzüne geçersek... Soruluyor:
Hamas İsrail’e karşı yıldırım operasyonuna girişirken karşı tarafın hangi canavarlıklara başvuracağını, faturayı en ağır şekilde Gazze’deki masumlara ödeteceğini düşünmedi mi?
Yıllardır Bodrum Konacık’ta yaşayan ve halinden memnun olan emekli general dostumuz bu defa öfkeli:
- Bodrum’da su bitti Melih Bey, diyor telefonda, sabahtan beri sular kesik, son üç günde iki tam gün kesinti yapıldı.
- Oturduğunuz sitede depo yok mu?
- Var ama depodaki su da bitti...
- Suyun biteceği belli değil miydi? Bir tasarruf kampanyası yapılmadı mı? Yatırım yapılmıyor mu?
- Yatırım yapılsa en azından iki günün biri borular patlamazdı. Belediye ve devletin ortak çalışarak tedbir alması gerekir. Ama böyle bir ortak çalışma görülmüyor. Yakında iki taraf birbirini Bodrum’u susuz bırakmakla suçlayacak hiç kuşkum yok...
- Sizin bir öneriniz var mı?
- Hiç vakit geçirmeden Manavgat’tan tankerlerle su taşısınlar. Taşıma suyla değirmen dönmez ama başka çare görmüyorum...
13 Ekim 1923... Ankara’nın başkent oluşunun 100. yılıdır.
O gün İsmet Paşa (İnönü), bir kanun teklifi hazırlayarak TBMM Başkanlığı’na sundu. “Türkiye Devleti’nin başkenti Ankara’dır” şeklindeki bir maddelik kanun teklifi aynı gün kabul edildi.
Ankara adının Ankyra, Ankura, Angora gibi köklerden geldiği tartışılır.
Atatürk konuya bambaşka bir yorum getirmiştir.
Atatürk’e göre Ankara, Orta Asya’daki Baykal gölüne dökülen nehir olup bu nehrin adı bölgede yaşayan Türkler tarafından göçler sırasında bizim coğrafyaya taşımıştır. Atatürk’ün bu yorumu zamanın Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’ın anılarında yer almıştır.
Batılılar kenti uzun yıllar “Angora” diye adlandırmışlardı. 1931 yılında çıkarılan yönetmelik ile PTT Angora adıyla Ankara’ya gelen mektupları geri göndermeye başladı. Aynı şekilde İstanbul’a Constantinople adıyla gönderilen mektuplar da geri gönderiliyor, İstanbul adı şart koşuluyordu. Ankara ve İstanbul adları o şekilde resmileştirildi.
Atatürk başkenti
Hamas operasyonuna karşı İsrail’in yanında
yer alan Avrupa, tepkilerini açıkça ortaya koyuyor. Örneğin Berlin’deki ünlü Brandenburg kapısına üç gündür İsrail Bayrağı yansıtılıyor.
Acılara ortak olmak iyidir...
Ama...
Bunun bir de aması var…
Okurumuz Naciye Kalınkol diyor ki: “Operasyonda öldürülen İsrailli sivillerin binlerce katı Filistinli sivil İsrail tarafından öldürüldü son 70 yılda... Ama iki yüzlü Batı bir kere bile Filistin bayrağı asmadı binalarına. Dökülen kanın esas nedeni tam olarak bu iki yüzlülük işte.”
***
Gazze ve İsrail’ de ölüm kol geziyor. E.Gen. Nejat Eslen diyor ki: “Savaş askerler arasında yapılır. Savaşta düşman askerini öldüren kahramandır. Sivili öldüren ise katil”
- Hamas’ın saldırısı başarılı bir operasyondur...
- Neden Paşam?
- Çünkü beklenmeyen zamanda, beklenmeyen yerden, beklenmeyen yöntemle yapılmıştır… Onur kırıcı sonuçlar alınmıştır...
Strateji uzmanı E. General Nejat Eslen’le Hamas’ın “Aksa Tufanı” üzerinde konuşuyoruz...
Bendeniz her türlü savaşa ve kan dökülmesine karşıyım...
Ne var ki dünya diplomasi çağını terk edip savaşlar çağına girdi.
- Peki Hamas’ın bu harekatının askeri hedefi nedir Paşam?
- Hedefi cezalandırmak... İsrail’in zafiyetini ortaya çıkartmak. Bu amaçlara ulaşıldı. İlk kez İsrail’in derinliklerine girdiler. İsrailli generali yaka paça gözaltına aldılar...