‘Turkey değil Türkiye’ kampanyası yurt içinde büyük heyecan yaratmış durumda. Türkiye’de herkes anladı:
Turkey değil Türkiye denecek artık. Zaten de öyle diyorduk biz doğduğumuzdan beri aslında, bizim için sorun değil yani. İyi de yurt dışında bu anlaşıldı mı acaba? Ne de olsa kampanyanın hedefi yurt dışında İngilizce konuşulan yerler.
Yurt dışında yaşadığımdan elbette cennet vatanımıza hangi isimle hitap edildiğini en iyi görecek insanlardan biriyim. Tamamen nesnel bir bakış açısıyla söylüyorum:
Anlaşılmadı. Kimsenin haberi yok. Burada cennet vatanımıza herkes “Turkey” diyor. Türkiye denmiyor henüz, çünkü demesi çok zor onlar için.
Bir iki İngiliz arkadaşa denettim beceremediler. “Ü” sesi onlara ters geliyor. Törkiye, Terkiye gibi sesler çıkardılar. Hoşuma gitmedi. Dedim ki siz “moon” (ay) kelimesini telaffuz ederken mesela tam has bir İngilizceyle Amerikalılar gibi “muun” değil de “müün” diyorsunuz ya, işte oradaki ses. Anlamadılar çok.
İtalyan arkadaş Turkiya diyor. Zaten İtalyancada Turchia diye yazılıyor ve Turkiya diye okunuyor. İki harf için birbirimizi kırmayalım. Tamam, sen bu şekilde devam edebilirsin dedim. Ülkemizin adının kökü Ortaçağ İtalyancasındadır. İtalyanlar bizim ülkeye Turchia demişlerdir ilk. Bu Avrupa’da yayılmıştır. Sonra Fransızca modası 18’inci yüzyılda Avrupa’yı ele geçirince, onların telaffuzu bizde de kabul görmüştür. “Turquie”, “Türki” diye okunur. Biz de Turkiya ve Türki’yi birleştirip Türkiye demişiz. 1922’den beri adımız Türkiye.
“Turkey” İngilizlerin marifeti gibi duruyor. Peki, biz neden bize Turkey değil Türkiye densin istiyoruz? Şundan:
İngilizcede Turkey hindi demek. Ve ülkemize hindi denmesi hoşumuza gitmiyor. Galiba kanımıza dokunuyor bu. Hindi değil de mesela aslan, kaplan, kurt gibi saygı duyulan bir hayvan olsaydı Turkey, kimse değiştirmek istemeyecekti. “Bize aslan demeyin, rahatsız oluyoruz” demeyecektik. Ama hindi işi bozdu.
Tarihte adını değiştiren ülkeler, şehirler var elbette. En başta cennet İstanbul’umuz. Eskiden Constantinople idi. Şarkısı bile var “İstanbul not Constantinople” diye. Sözleri şahane, herkes istediği gibi söyler ve bu sadece onları ilgilendirir diyor şarkıda. Bu Türklerin bileceği iş. E doğru tabii. Hollanda diye bir yer mesela artık resmi olarak da 2019’dan beri yok. Netherlands oranın adı. Ama Hollandalılar gelip bize Hollanda demeyin artık diye boğazımıza basmıyorlar. Çekya mesela. Önce Sovyet döneminde Çekoslovakya’ydı. Sovyetler yıkıldı, Çek Cumhuriyeti oldu (Slovakya ayrıldı, ayrı ülke oldu), yıllar geçti ülkeye hâlâ Çekoslovakya diyen var. Çek Cumhuriyeti’ni de tam oturtamadan Çekya’ya geçtiler. Biz hâlâ karışık kullanıyoruz. Beijing’e Pekin demek yanlış. Burma’ya artık Myanmar deniyor, başarıldı. Seylan’a Sri Lanka dendi, o da kabul gördü. Bu ülkeler sömürge isimlerini değiştirdiler. Makul ve haklı bir neden. St Petersburg Sovyetler yıkılınca Leningrad olarak kalmak istemedi ve adını eskiye değiştirdi. Demek tutmamış bu değişiklik.
İyi de Türkiye’nin durumu farklı ve karışık. Biz ülkenin adını değiştirmiyoruz ki telaffuzunu ya da İngilizce versiyonunu değiştirmeye çalışıyoruz. Neden? Çünkü bize hindi denmesi hoşumuza gitmiyor. Yani dünyada kabul görmesi için sanki daha derin ve anlamlı bir neden gerekiyor. Bu benim görüşüm tabii sadece, uzman değilim. Benim hindi hayvanıyla bir sorunum yok kişisel olarak. Gözlemimi şöyle noktalamak isterim.
Bize "Turkey" demeye devam edilir. Türkiye denmesi zor ve insanlar bunun nedenini de çok anlamıyor. Başlık meraklısı gazetecilerin uygun durumlarda kullanacakları üç beş benzetmeyi bir kenara bırakırsak, kimsenin “Türkiye hindi demek, hahahaha...” şeklinde takıldığı falan da yok. Yarın Hindistan gelse, “Bize artık ‘Bharata’ diyeceksiniz çünkü sizin dilinizde Hindistan deyince akla hindi geliyor, kanımıza dokunuyor” dese ne deriz?
Güler geçeriz herhalde...