Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

New Scientist’in makalesine göre, bitkiler insanın konsantre olmasına yardımcı olan en önemli görsel uyaranlarmış. Makale baştan sona bahçede, sokakta, parkta, yeşil bir alanda çalışmanın ne kadar faydalı olduğunu anlatıyor. Hatta öve öve bitiremiyor. Yeşilde çalışmanın iş verimliliğini artırıcı bir yöntem olduğu da özellikle belirtiliyor ki bu makaleyi okuyan şirketlerin İK temsilcileri çalışanlarını bu şekilde yönlendirsin ve böylece beyaz yaka ortamlarında bir iş devrimi başlasın. Yeşil devrim umutları. Ama bizim için değil, verimlilik için. Verimlilik önemli. Verimlilik için ben de sizin adınıza geçen hafta yeşillik içinde çalışmayı denedim.

Haberin Devamı

Gün 1: Evin yakınlarındaki parka gittim. Kucağımda bilgisayarla banka oturdum ve güneşin altında mail’lerime bakmaya başladım. Bolca ağaç, yeşil çayır, saksağanlar, dört beş kadar mutlu, acelesiz gamsız yaşlı insan. Yaşlıların kendilerine özgü yavaşlıklarına, rahatlıklarına, salmışlıklarına, dünyayı umursamazlıklarına hayranım. Scooter’a binen, ileride top oynayan çocuklar daha stresli. Hep kavga ediyorlar. Güneşten gözlerimi kısarak ekrana bakmaktan yorulunca yağmur bastırdı. Ağacın altına kaçtım. Bir süre sonra eve kaçtım. Pek verimli değildi.

Gün 2: Daha hareketli bir parka gitmeye karar verdim. Sanırım yaşlılar, çocuklar ve saksağanlardan başka birilerine yakın olmak istiyorum. Tepeye, manzaraya hâkim bir çimenliğe bisikleti yatırdım, yanına çöktüm. Az ileride boombox’larındaki grime beat’leri üzerine doğaçlama takılan rap’çi elemanlara bakakaldım bir süre. Muhtemelen onlar da verimlilik adına parka gelmişlerdi. Güneşin altında her şey, hepimiz çok verimli görünüyorduk. Sadece yazıda vadedilen konsantrasyonun k’sı yok bende. Elemanlardan biri ayağa kalktı, diğeri video çekiyor. Olay gene video’ya, fotoya geldi dayandı mavi gökyüzünün altında.

Bir golden retriever çantamı kokladı, içindeki muz ve kaşarlı sandviçin kokusunu aldı herhalde. Evet, çok sıkıcı bir öğle yemeğim var golden kardeş, haklısın. Dizüstü bilgisayarım, ekranıyla klavyesi arasındaki yaklaşık 110 derecelik açıyla çimlerin üzerinde öylece duruyordu. Tam Instagram’lık. Kaçırma bunu! Sağdan soldan bir sürü fotoğrafını çekmeye başladım bilgisayarımın. Hangisini story’ye bassam diye düşünürken buldum kendimi. İki günlük yeşil deneyimimde tek konsantre olduğum an buydu galiba. Bu oldukça faydasız ve verimsiz konsantrasyonu da farkındalık illetiyle bozmuştum. Gözüme güneşte parlayan incecik ipekten bir iplik ilişti. Bilgisayarımın ekranıyla klavyesi arasındaki açıya bir örümcek hangi ara ağ yapmıştı? Yeşil üstüme üstüme geldi. Güneş son kez gözüme girdi ve yağmur boşandı. 1. İngiltere’de çok örümcek var. 2. İngiltere’de bütün sahneler yağmurla biter.

Haberin Devamı

Gün 3: Yeşili boş verdim. Bir kafeye oturdum. Bu satırları yazarken kahvem geldi. Sağım solum insan ve köpek dolu. Önümde trafik tampon tampona. İnsan grupları alt alta, üst üste ilerliyorlar. Arabaların, otobüslerin sesi kafeden gelen müzik sesine karışıyor. Yeşil yok, insan bol. Bir Mecidiyeköy değil, ama her şey konsantrasyon düşmanı. Daha güzel bir çalışma ortamı düşünemiyorum.

Haberin Devamı

New Scientist’in makalesi curcunada çarçur oldu gitti. Ama konsantrasyon geldi.

Bu noktada Ezhel’in “Şehrimin Tadı” adlı şarkısı gelsin herkese.