Nilüfer Yanya’nın yeni albümü, Ahmet Kaya’nın konser kayıtları, Yeni Türkü ve Bergen’e yepyeni yorumlar
Alt-rock sevenler için Nilüfer Yanya’nın “Painless”ı elimdeki en taze ve en iyi yeni albüm. Yanya’yla bir süre önce Doğu Londra’daki bir konseri öncesinde buluşup Kovid döneminde Londra ve Cornwall’da kaydedilen ve oldukça kişisel bu albüm hakkında bilgi almıştım. Bu röportajı arşivde bulabilirsiniz. Albümün temaları izolasyon, yalnızlık, bireysellik, kent yaşamının güncel ruh hâlleri. Yanya’nın enstrümancı geçmişi, gitara hâkimiyeti müziğinde önemli rol oynuyor. Bu albümde kendine has gitar sound’u dışında house’dan, 80’ler rock’ına eline aldığı, kurcaladığı her türe ve tarza kendi imzasını atıyor. Çocukluğunda dinlediği sound’ları bozup devirip yeniden üretip güncel temalarla yoğurup kendine has bir seviyeye taşıyor müziğini. Kâh basit ve yalın kâh zengin ve gürültülü, her anlamda dikkat çekici, heyecan verici bir alternatif albüm. Yılın en iyileri listelerinde yeri şimdiden hazır.
Eskiden protest müzik ya da özgün müzik denirdi. Arabesk’in sınıf bilinci olanı diyelim. Şimdi pek kalmadı. Ahmet Kaya’yla birlikte bu müzik de öldü. Kaya’nın 1989 yılında Avrupa’nın çeşitli kentlerinde verdiği konserlerden “1989 Avrupa’da Resitaller” adıyla derlenen konser kayıtlarından oluşan albümde dört yeni şarkı da yer alıyor. Şarkı aralarındaki konuşmalar, kısa notlar ve açıklamalar yani konser albümünün kesintisiz kaydı, artık aramızda olmayan bir sanatçının sevenleri için değerlidir. Ahmet Kaya’nın popülerliği halen çok yüksek. Stream rakamları çağdaşı pek çok büyük isimden, ya da günümüzün starlarından yüksek. Bu albüm de dinleyicisini bulacaktır.
Aylardır müzik piyasasının gündeminde olan iki albüm var. Bunlardan biri “Saygı Albümü: Bergen” adındaki Bergen şarkıları derlemesi. Bu albümde Ceylan Ertem’den Derya Uluğ’a müziğin pek çok farklı yakasından sanatçılar Bergen’in şarkılarını yorumluyor. Bunlardan şu anda en popüler olanı Melek Mosso’nun seslendirdiği “Yıllar Affetmez” oldu. Ama albümün bu hafta yayınlanmasıyla sanırım bütün diğer şarkılar da dinleyicisiyle buluşacak. Bergen, Türkiye’nin popüler müzik tarihinde kendine has bir fenomen olarak, şarkılarıyla olduğu kadar hayat hikâyesi ve barındırdığı trajediyle her zaman özel bir yere sahip. Başına gelenler kadına şiddetin, ülkemizde vicdanları rahatlatamayan adalet sisteminin bu ülkede yaşanmış yüzlerce binlerce örneğinden biri. Bergen 1989 yılında son albümünün turnesi sırasında eski kocası tarafından vurularak öldürülmüştü. Daha önce de aynı kişi tarafından sahnede şarkı söylerken yüzüne kezzap atılmış ve bir gözünü kaybetmişti.
Yeni Türkü şarkıları
Şu ara gündemde olan iki albüm var demiştim. İkincisi Yeni Türkü şarkılarının yeniden ele alındığı “Yeni Türkü Zamansız” albümü. Yeni Türkünün şarkıları, albümün adında da belirtilmek istendiği gibi zaman karşı güncelliğinden ve güzelliğinden hiç kaybetmiyor. Yakın tarihimizde bestelenmiş, hayatlarımıza girmiş, anılarımızın fon müziği olmuş şarkılar arasında en unutulmazları arasında mutlaka Yeni Türkü şarkıları var.
Yeni Türkü’nün şarkıları, düz bir yorum gibi gelebilir ama gerçekten de yeni türkü gibidir. Türkü gibi Anadolu kokar, türküler gibi içten ifade edilmiştir, sözleri sanki yıllarca demlene demlene zamanın içinden akarak gelmiş gibi yerine oturmuştur. Ve yenidir bu şarkılar. Çünkü türkülerin tek boyutlu, tek yüzlü müzikal yaklaşımı yoktur. Yerine güncel, Batılı bir müzikal anlayış vardır. Türküler gibi tanıdık gelirler ama modern şarkılar gibi şehirli olabilirler. Bunu yapabilen çok az sanatçı var. Yeni Türkü bu yüzden özel. “Buğdayın Türküsü” (1979), “Akdeniz Akdeniz” (1983), “Günebakan” (1986) benim unutamadığım, hayatımın o yıllarına ait anılarım arasında gizli hazinem gibi sakladığım albümlerdir. Yeni Türkü’nün 70’lerden 2020’lere zaman içinde süzülerek gelen 22 şarkısı arasında dikkatimi çekenlerden kısaca bahsetmeye çalışayım.
Açılıştaki Athena’nın “Mamak Türküsü” yorumu şaşırtıcı ve orijinalinden çok farklı ama dikkat çekici. “İstersen Hiç Başlamasın” bambaşka güzellikte bir şarkıdır. Gaye Su Akyol’un sesine ve tarzına yakışmış. Duygusuna uygun şekilde iyice karanlık olmuş şarkı. “Çember” sözlerini Murathan Mungan’dan alan bir diğer olağanüstü şarkı Cem Adrian yorumu orijinali neredeyse epik bir hisle söylenen şarkıyı hayli bireysel minimal bir yere taşımış. Bu da en çarpıcı yorumlar arasına. “Yağmurun Elleri” ve Kalben. Daha uyumlu olunamazdı. İkiye On Kala “Resim” yorumunu da orijinal ve yaratıcı buldum. Pamela’ya “Yedikule” çok yakışmış. Pamela’nın vokalini özlemişiz. Yeni işlerini merakla bekliyoruz. Bunu da araya sıkıştıralım. 22 şarkı içinde bu da hiç olmamış dedirtecek bir şey bulamadım. Yeni Türkü’nün kaliteli besteciliği ve söz yazarlığının bugünün müzisyenleri tarafından da yakından incelenmesi ve hatırlanması için harika bir fırsat.