Islington’daki o pub!

20 Ocak 2024

21 Ocak, Lenin’in ölüm yıldönümü. Rusya’da doğdu, devrimi örgütledi, Sovyetler Birliği’ni kurdu. 1924’te öldüğünde devlet başkanı olmanın yanında dünyanın en büyük siyasi liderlerinden ve ideologlarından biri kabul ediliyordu. Devrimi Rusya’da yaptı ama devrim fikirlerini sürgün edildiği Londra’da geliştirdi. Paris’in kafeleri varsa, Londra’nın da pub’ları var. Ve her birinin ayrı bir hikâyesi. Bugün çoğu gastronomik pub denen modern restoran anlayışında mekanlara evrilse de gerçek eski usül pub’lar hâlâ hayatını sürdürüyor. Gerçek pub’a girersiniz, bara gidip içeceğinizi alır, yiyeceğinizi sipariş eder boş gördüğünüz yere oturursunuz. Kimsenin kendine ait masası olmaz. Rezervasyon yapılmaz. Bu yüzden de herkes herkesle içiçe, dip dibe oturur. Tanışmayan insanlar muhabbet eder birbirleriyle tanışır. Lenin’in dönemindeki manzarayı biraz çizmek için anlatıyorum ki anlaşılsın. Pub en ucuz yeme içme

Yazının Devamı

Bir roman: 995 km

16 Ocak 2024

Bazen bir roman, ders kitaplarından, araştırmalardan, belgesellerden çok daha fazla yaklaştırır insanı gerçeğe. Duyduğumuz, gördüğümüz, sezdiğimiz ama bir türlü adını koyamadığımız, tam olarak kavrayamadığımız gerçeği, bir romancı işaret eder bize ve o zaman anlamaya başlarız.

İngilizler, “Hissediyorum ama parmağımı üzerine koyamıyorum” der. İşte bazen kurgu, sezdiğiniz, varlığından haberdar olduğunuz ama tarif edemediğiniz gerçeğin üzerine parmağınızı koymanızı sağlıyor.

Murathan Mungan’ın “995 km” adlı son romanının bitirince hissedilen biraz buna benziyor. 90’larda Güneydoğu’yu, faili meçhul cinayetleri, gizli servislerin, örgütlerin, tarikatların iç içe geçen dünyasını anlatan çok kitap yazıldı, çok gerçek anlatıldı. Kurgu ya da kurgu dışı bu kitaplar bölgenin gayriresmi tarihini oluşturan önemli belgeler oldular.

Murathan Mungan bu bilgileri ve kimi gerçek olayı da kullanarak bir polisiye roman akıcılığıyla her kesime karşı mesafesini koruyabilen çok boyutlu bir hikâye

Yazının Devamı

Sıra kasete geldi

14 Ocak 2024

The Vaccines, yeni albümünün kasetlerinin imal edildiği bir video paylaştı. Yeni albüm tanıtımını kaset üzerinden yaptı yani. Bir kayıt makinesinden banta kayıt yapılırken geçilen aşamaları görüyoruz. Ardından plastik kasetlerin içine alınıyor bant. Derken üzerine bir çıkartma yapıştırılıyor. Sanırsınız 1982 yılındayız.

Kasetin, CD’nin, plağın önemi artıyor diyoruz ya, işte size canlı bir kanıt. Türkiye’de görülmeyen ama müzik endüstrisinin kalbinin attığı Londra’da gözlemlenen ve gelen yıllık satış raporlarına bakılırsa ekonomik olarak da anlamlı hâle gelen bir trend fiziksel formatın yeniden yükselişi. Plak yıllar süren bir süreçte ağır ağır ele geçirdi fiziksel satışları. Derken CD tabiri caizse hortladı kısa süre önce. Şimdi de kaset dört nala geliyor.

Peki neden? Yeni nesiller fiziksel temas istiyor, hayran oldukları, sevdikleri, dinledikleri grupla ilişki kuracakları bu tip nesnelere ihtiyaçları olduğu artık açıkça ortada. Fiziksel satışların duygusal açıklaması bu. Bir de ekonomik

Yazının Devamı

Oxford Street’teki zaman tüneli

13 Ocak 2024

Bond Street istasyonundan çıkar çıkmaz tam karşınızda, 363 Oxford Street adresinde, HMV Records’ın efsanevi mağazasını görürsünüz. Bu mağaza 1921’den beri oradaydı. İngiliz besteci Edward Elgar tarafında açılan şirket ve mağaza yıllar boyu Britanya eğlence kültürünün merkezinde yer aldı. Plak, CD, kaset, DVD, oyun, eğlence dünyasıyla ilgili aklınıza gelebilecek her şey burada satılıyordu. Konserler veriliyordu. Mağazanın rafları, müzik ve eğlence endüstrisinin evrimine tanıklık etmişti.

2019’da HMV sonunda battı. Sonunda diyorum, çünkü uzun yıllar değişime dayanmaya çalıştı ama başaramadı. Kimse bu saydığımız ürünleri satın almıyordu. Müzik stream ediliyor, filmler stream ediliyor, oyunlar stream ediliyordu. Her şey için bir telefon ve birkaç uygulama yeterliyken bu kadar para harcamaya, bu nesneleri alıp evde saklamaya ne gerek vardı?

HMV pes edip kapandıktan sonra Oxford Street’te onlarcası bulunan Amarican Candy Shop’lardan (şekeri çikolata gibi ürünlerin satıldığı dükkanlar, kimileri bu dükkanlar

Yazının Devamı

Kiev’den gelen o kadın

9 Ocak 2024

Pasaportta iki buçuk saat bekletildikten sonra suratlar asık. Memlekete gelmek iyi de dönüşte sıkıntı büyük. Cennet vatana girerken de Türk vatandaşları sırası hayli kalabalıktı ama en azından akıyordu. Yoğun akıcı. Ancak İngiltere’ye giriş yoğun ve durgun. Mıh gibi duruyor kuyruk. Elde çantalar oflaya poflaya saatte beş metre ilerliyorsun. Çişi gelen çocuklar, derdini anlatacak görevli arayan anne babalar... Yaşlılar çantaların üzerine oturmaya çalışıyor. Yorgunluk var ama önce şu sırayla gidiyor duygular: İnkâr, öfke, pazarlık, depresyon ardından kabullenme. Kabullenince de yorgunluk geliyor. Üstelik daha yolu yarılamadık bile.

Kuyrukta kim kim miyiz? Muhtelif Asyalılar, Ruslar, Ortadoğu’dan gelenler (fakir ülkelerden gelenler ama, zengin ülkelere zaten vize yok) ve biz Türkler, beklemeye mecburuz. Dünyanın bekleyenleriyiz biz.

Avrupa’ya, İngiltere’ye, Amerika’ya giderken bir bakın (Dubai’de de bekletilmiştik gerçi, Türk’seniz coğrafya önemli değil) kimler hemen pasaportunu gösterip şak diye

Yazının Devamı

‘Paylaşmayınca güzel’

7 Ocak 2024

En son ne zaman bir konser izlediniz? Konsere gitmekten değil de izlemekten bahsediyorum. En son ne zaman konser izlediniz acaba? Telefonu cebinizden çıkarmadan, görüntü almadan, bir şey paylaşmadan, video çekmeden ne zaman sadece durup konser izlediniz?

Uzun yıllardır konsere giden biriyim. Öyle ki konsere gitmeye başladığımda mobil telefonlar yoktu. Başta sadece konser izliyor, çılgın bir konserdeysek birlikte çıldırıyor, oturarak izlenen bir konserdeysek fısır fısır yorumlar yapıyorduk aramızda. Konser izlemek deneyimi buydu. Kimse yanında fotoğraf makinesiyle konsere gitmek gibi bir münasebetsizliği aklından geçirmiyordu. Bunu görevliler ya da gazeteciler yapardı, görürdük. Onlar için üzülürdük, çalışıyorlar konseri doğru dürüst izleyemiyorlar diye.

Sonra kameralar çıktı. Birtakım insanlar kameralarla konserlerin can alıcı yerlerini kaydetmeye başladı. Bunlara ben de katılmıştım. Sony dijital kamerayı havaya kaldırıp ekranını aşağı doğru eğip konserleri kaydetmeye başladım. Utanıp sıkılıyordum çünkü çok garip bir hareketti.

Yazının Devamı

Karaköy’ün yeni çehresi

6 Ocak 2024

İstanbul’un en güzel ve en tarihi alanına birtakım mimarların ve şehir tasarımcıların bilgisayarlarından “copy paste” edilmiş bu yeni Karaköy ve Galataport’u ben yeni gezdim. Hiç sevmedim.

Liseyi Tophane’de, şu anda İstanbul Modern’in bulunduğu alan ile Galatasaray arasında uzanan Boğazkesen’de okumuş biri olarak söylüyorum bunu. Hayatımız, okuldan çıkıp İstiklal’e ya da aşağı Tophane’ye yürümekle geçti. O bölgeyi çok uzun yıllardan bugüne neredeyse karış karış, sokak sokak bilirim.

Bu maket Karaköy hiç bana göre değil.

Benim lise zamanlarımda ve sonrasında tekinsiz, “sakat” bir alandı Tophane - Karaköy şeridi ama gerçekti. Deniz tarafı depolarla ve limanla kapalıydı. Kemankeş Caddesi ve sahil tarafı da dizi dizi eski dükkanlar, esnaf lokantaları dışında İstanbul Borsası’na ev sahipliği yapıyordu hala. Bu bölgede gümrükçüler, limanla ilgili işleri gören muameleciler, çeşitli toptancılar, hukuk büroları, gemi ve denizcilik malzemesi satıcıları da dahil türlü

Yazının Devamı

Satürn

2 Ocak 2024

Satürn’ün hareketleri enflasyon üzerinde olumlu etkiye sahip olacakmış. Böyle dedi televizyonda 2024’ü anlatan astrolog. Ekranda görünen karışık grafikler ve koordinatlarla dolu yıldız haritasına baktı sunucu, merakla sordu: “Enflasyon düşecek mi acaba?”

Satürn 4 milyar 503 milyon yıldır uzayda şu anki konumunda dönüyor. Hayatı çok sıkıcı olmalı ki bu zaman içinde bir göz açıp kapamaya dahi denk gelmeyecek kadar kısa bir sürede ağaçlardan inerek yürümeye başlayan, tarımı keşfeden, uygarlıklar kurması, savaşması, toprak, güç ve para için birbirini boğazlaması daha da kısa sürmüş insanla ilgilenmeye başlamış.

2000 yıl önce, kurduğumuz ekonomik sistem arıza vermeye başlayınca ortaya çıkan enflasyonu 1.5 milyar kilometre uzaktan düşürmeye hazırlanıyor. Ne zaman? 2024’te. 2023’te ya da 223’te değil. Bunu daha önce yapmış mı? Hayır. Ama şimdi 2024’te yapacak. 4.5 milyar yıl bunu beklemiş olmalı. 2024’te umutlu olmak bayağı hayal gücü gerektiriyor, kabul etmek

Yazının Devamı