“Running Up That Hill” şu anda ABD, İngiltere ve yaklaşık 10 ülkede daha Spotify, Apple Music, i Tunes listelerinde bir numara. Çok yakında dünya çapında bir numara olması muhtemel çünkü global Shazam listesinde bir numaraya yükseldi bile. Yani dünyada en fazla merak edilip Shazam’lanan şarkı şu anda Kate Bush’un 1985 tarihinde yayınlanan hit şarkısı “Running Up That Hill”.
Tik Tok’ta neler olduğuna henüz bakamadım. Yakında orada da büyük bir hareket başlar. Şarkı “Stranger Things” adlı dizinin yeni sezonunda yer aldıktan sonra ikinci hatta üçüncü baharını yaşamaya başladı.
Kate Bush’un bu çok meşhur, dramatik ve duygulu aşk şarkısı 1985 tarihli “Hounds of Love” albümünde yer alıyor. Çıktığında İngiltere single listesine üç numaradan giren şarkının açıkçası liste başarısı benim hiç umurumda değil çünkü bu bir pop klasiği. Liste başarısı önemsiz bir detay. 80’lerin ve pop tarihinin gelmiş geçmiş en güzel şarkılarından biridir. Bush albümün yayınlandığı yıl sözleri hayli tartışılan ve yorumlanan şarkı hakkında açıklama yapmak zorunda kalmıştı.
“Şarkı birbirine aşık bir kadın ve adam hakkında. Acaba yer değiştirseler nasıl olurdu. Adam kadın kadın da adam olsa birbirlerini daha iyi anlarlar mıydı? Şarkı bir anlamda kadın ve erkek arasındaki farklılıklardan bahsediyor. Karımızdakinin yerinde olsaydık, dünyayı onun gözünden görebilseydik onu daha iyi anlasaydık bu ilişkilerdeki problemleri çözmemize yardım eder miydi?”
Empatinin dereceleri var ve Kate Bush şarkısında bunun sınırlarını hayli esnetmiş. Bir sabah sevdiğiniz insan olarak uyanmak neler hissettirir acaba. Memleketteki erkeklerin buna çok ihtiyacı var.
Her şey bir yana sosyal medyanın içerikleri yayma gücüne güzel bir örnek “Running Up That Hill”. Daha önce de benzer durumlar oldu, kimsenin tahmin etmediği mecralarda yer alan şarkılar yeniden gün yüzü gördü.
Müzik arşivlerinde yeni kuşaklar tarafında bilinmeyen, bugünün bağlamında da anlamlı olabilecek bir sürü şahane şarkı var. Hazineler kazılıp, keşfedilip gün yüzüne çıkarılmayı bekliyor. Bunu yapmak için en iyi yerlerse stream platformlarının arşivleri ama yetmez. Plakçıları ziyaret etmek, kitapları karıştırmak, eski filmleri izlemek kısaca geniş bir kültür taraması yapmak lazım. Bunu söylemek çok garip geliyor ama eskiden iyi DJ’lerin yaptığı şey buydu. Eski ve yeni arşivleri karıştırıp insanlara sevecekleri müzikler sunmak.
Bugün bu tip iyi programlara sadece BBC’de rastlıyorum. BBC Radio 6’te prime time dışında yer alan her program adeta birer hazine avı. İnternetten dinlemek mümkün ilgilenmenizi öneririm. Özellikle Cillian Murphy’nin, Jarvis Cocker’ın ve Iggy Pop’un programlarına eski ve yeni şarkılar keşfetmek için özel ilgi göstermek lazım.
Cinayet romanınızı nasıl alırdınız?
Seishi Yokomizo’nun “Honjin Cinayetleri” adlı kitabını yeni bitirdim. Tatil listemdeydi. Tatilde cinayet ve polisiye okumanın tadı başka hele de klasiklerden biriyse. Bu vesileyle en sevdiğim cinayet ve polisiye türü hangisi diye düşünmeye başladım. Honjin Cinayetleri tipik bir kapalı oda hikayesi. İşlenmesi imkânsız gibi görünen bir suç. “Odanın kapıları kilitli, içeri giren çıkan yok peki bu cinayet nasıl işlendi” bilmecesi klasik bir tür ve sanırım her klasikleşmiş yazarın da bu tip bir hikayesi oluyor. Kimi hikayeler finalleriyle hayal kırıklığı yaratıyor, kimleri de saf zeka ürünü oluyor. Benim sürükleyici olması bakımından sevdiğim kitaplar bunlar. Sonuna çok takılmıyorum. Özellikle de tatilde.
Klasik dedektif romanında okuyucu olaya yavaş yavaş hakim olur. Ana karakter okurdan her zaman bir adım öndedir ve cinayeti de çözer. Honjin Cinayetleri biraz bu tür. Ama ben okuyucunun ana kahramandan daha çok şey bildiği ve habire ana kahramanın durumuna endişelendiği hop oturup hop kalktığı psikolojik gerilim romanlarına da bayılıyorum.
Sanırım tahammül edemediğim tek şey rüyalar. Kabuslar şunlar bunlar. Hayal mi gerçek mi olduğu okuyucunun / izleyicinin takdirine bırakılmış hikayeleri yarım buluyorum. Kurguda açık kalan uçları bağlamak için işin kolayına kaçmak olarak görüyorum biraz. Yerli cinayet romanları ise en az okuduklarım. Bu konuda çok az bilgim var. Kendimi geliştiriyorum.