Son günlerde adını en çok duyduğumuz isimlerden biri: Luigi Mangione.
New York sokaklarında UnitedHealthcare CEO’su Brian Thompson’ı öldürmekle suçlanmasından ve kimliğinin belirlenmesinden bu yana, Luigi Mangione fotoğraflarını görmemek mümkün değil.
Televizyonlarda, gazetelerde, sosyal medyada her yerde karşımızdalar.
Bir yandan ‘Bir yıldız doğuyor’ diyerek antikahramanı süperkahramana çevirenler, hatta modern zaman Robin Hood’u ilan edenler, bir yandan da ‘ünlü kültürünün kötü etkisi’ diye eleştirenler…
New York Times yazarı Vanessa Friedman şöyle özetliyor: “Tarihçi Eric Hobsbawm’ın ‘sosyal haydut’ olarak adlandırdığı, adil olmayan bir sisteme karşı tavır alan bir adam rolünü üstlendi. Daha sonra, Bay Mangione, Bay Thompson’ı vurup öldürmekle suçlandığında, adli tıp psikologlarının ‘hale etkisi’ dediği şey devreye girdi. Kamuoyunun masumiyeti çekicilikle eşitleme eğilimi için kullanılan resmi terim olan hale etkisi, sosyal haydut olgusu ile birleştiğinde, bir popüler kültür figürü yaratıyor; mit yaratıcıları ve Hollywood tarafından sevilen ve genel ruhun derinliklerine kök salmış biri. Russell Crowe’un canlandırdığı Robin Hood’u görüyorsunuz.”
Elbette, burada en önemli mesele daha çok yeni ABD seçimlerinde Cumhuriyetçiler ve Demokratlar karşı karşıya gelirken, kutuplaşmış toplumun belki de hemfikir olduğu tek konu, Amerikan sağlık sisteminin sorunları.
Elbette, Luigi Mangione’nin görünüşü, prestijli bir Ivy League okulundan mezun olması, varlıklı bir beyaz aileden gelmesi de herkesi etkileyen faktörlerden.
Mangione’nin yerinde bir siyah ya da Latin Amerikalı olsaydı, durum farklı olabilirdi.
Üstüne Luigi Mangione’nin kendi sağlık sorunları, omurgasındaki kayma, annesinin tedavisi sırasında yaşananlar derken sağlık sistemiyle kendisini karşı karşıya getiren birçok durum olmuş.
Tek bilinmeyen Mangione’nin çevrimiçi hayatını takip edemediğimiz son 6 ayı.
O 6 ayda neler yaşadığı, nasıl bu noktaya geldiği belli ki 2025’in en heyecanla takip edilen duruşmalarından birinde ortaya çıkacak.
Ancak daha tutuklandığı andan itibaren giydiği kıyafetlerden kendisini kullanarak yapılan hediyelik eşyalara onunla ilgili her şey satış rekoru kırıyor.
Hatta Mangione için finansal yardım kampanyaları da başlatılmış ve büyük miktarda para toplanmış durumda.
Bir cinayet zanlısının kahramanlaştırılması elbette dolandırıcı bir sosyal medya fenomeninin kahramanlaştırılmasıyla aynı şey değil.
Yine de aynı dolandırıcılıkla ünlenen sosyal medya fenomenleri gibi Luigi Mangione’nin de belgeseli, hatta belki filmi yapılacak, hayatı yazılacak, belki de otobiyografisini yazmayı tercih edecek ve sonra haklarını dijital platformlara satacak.
Elbette Mangione’nin Amerikan sağlık sistemini gündeme getirmesi çok önemli.
Yine de burada hala unutmamak gereken bir şey var, o da cinayet ve mağduru…
Her ne kadar mağdur hayattayken birçok başka mağdurun canına mal olacak bir sağlık sisteminin önemli figürlerinden olsa da…