Ankara’da irtifak günleri yaşanıyor!
Bir taşınmazın üzerindeki kullanım hakkına irtifak deniliyor.
Siyasi partileri taşınmaz bir mal gibi gören ve üzerinde kullanım hakkını da sürekli isteyenlerin arzusu bir türlü bitmiyor.
Referandum sonrası siyaseti içeridekiler ve dışarıdakiler yeniden dizayn etmek istiyor...
Bir yandan AK Parti’yi bölmeye ve yeni bir hareket çıkartmaya yönelik spekülasyonlar piyasaya sürülüyor, diğer yandan CHP’nin içindeki kırk farklı ocakta kazanlar konulup, altına odun taşınıyor.
Ve MHP’de ise farklı kişilerin, liderlik derdine düşenlerin ittifak arayış günleri yaşanıyor...
HDP ise siyasi mezarlık adeta...
Kalem ile silah arasına duvar öremeyen ve Kandil Dağı’ndaki teröristlerle bir türlü irtibatını kesemeyenlerin adresi olmaya devam ediyor.
*
“Siyasette dostluk yoktur” sözüne inatla, AK Parti bunu yıllardan beri yürütmeye çalışıyor...
Lakin milletle dost olmayı başaramayan, bireysel çalışan ya da organize şebekelerle iş tutanlarla yollarını ayırmasını da bildi!
Şimdi içindeki FETÖ uzantılarıyla da savaşmalı...
13 yaşındaki askeri lise öğrencisine bedel ödetiliyorsa elbette ki bunun siyasi uzantılarına da hesap sorulmalı.
Binlerce hâkim, savcı, polis, subay, astsubay, doktor, öğretmen, medya mensubu, akademisyen, vali, kaymakam, bankacı, bürokrat ve işadamı ve daha kimlerden oluştuğunu kestiremediğimiz uzaktan kumandalı bu tehlikeli örgütün vardığı son nokta olan 15 Temmuz akşamı da asla unutulmamalı!
Cumhur-başkanı Erdoğan’ın sözleri, aslında, bu ülkeye karşı içeridekilerin ve dışarıdakilerin organizasyonuyla gerçekleştirilen büyük bir ihaneti özetliyor.
Ve diyor ki:
Acırsanız acınacak hale gelirsiniz!
Anlaşılmayan bir şey var mı?
Lafın tamamı delilere söylenir...
*
Uzun uzadıya konuşarak yüreğe düşen ateş korlaşıyor.
Kelimeler artık kimseyi iflah etmiyor.
“Yiğitlik dağlarda kalmış” diyeceğim ama artık dağlarda eşkıyalar geziyor!
“Zor iki gözüm” diyordu ötelere giden bir dostumuz...
Ve diyordu ki:
Ankara, bütün pusuların haritasının çizildiği bir adres olmaya hâlâ devam ediyor!
Ve kamuoyunun gözleri önünde karıncaları incitmeyenler kentin arka sokaklarında sislerin arasında fillere binip de kayboluyorlar...
Kendilerini gizleyenlerden ve siyasi adreslerin kapılarında hâlâ istikbal bekleyenlerden de hesap sorulmalıdır.
*
Bu ülkede birileri 15 Temmuz akşamındaki ihaneti hiç unutmadı.
Bir akşamın karanlığında bir göl kenarında kara bir sevdaya tutulan, rüzgârına karşı “Memleketim” türküsüne gözyaşı dökenlerin öfkesinde biriktirilen gazap gizleniyor...
İşte o günler gelip çatmadan, bizlere 15 Temmuz akşamındaki ihaneti yaşatan herkesten hesabı sorulmalıdır...
Ve bu ülke elbette şehitlerin kanlarıyla sulanmış büyük bir taşınmazdır ama irtifak hakları da kimsenin elinde ve hâkimiyetinde değildir!
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024