Nöbetçi golcü takıma girmeli

9 Kasım 2014

Prandelli'nin, Galatasaray'da tercih ettiği ilk diziliş 4-3-3 olmuştu. Ardından 4-2-3-1'i denedi, olmayınca 3-5-2'ye geçti. O hiç tutmayınca 4-3-2-1'e şöyle bir baktı, büyük hayal kırıklığına uğradı, Sneijder'in isteğine yanıt vermek için 4-4-1-1'e yatay geçiş yaptı. Son iki maçtır da bu formasyonla takımını sahaya sürüyor...

Mancini'den sonra Prandelli'nin de takımdaki temel problemin 'diziliş' olduğunu düşünmesi kolay anlaşılır bir tutum değil... Şimdiye kadar belli bir dizilişte ısrar etmemesini, oyuncularını sisteme uyum sağlamaya zorlamamasını hiç anlayamamıştım. Ancak ilk kez Borussia Dortmund deplasmanında kullandığı 4-4-1-1 formasyonunu Karabük'te bozmayarak istikrar adına olumlu bir adım attı.

Ön libero özellikli dört adam (Hamit, Selçuk, Melo, Dzemaili) yine ilk 11'de yer aldı. Orta sahanın direnci ve dayanıklılığı gözle görünür bir biçimde arttı ama kanatlar stop etti. Zaten Prandelli'nin tercihi de buydu. Yani aklında kanatlardan hücum etmek değil, merkezi sağlam tutmak ve Sneijder-Burak ikilisini rakip savunmanın ortasında topla buluşturmak vardı.

Bu plan ilk 25 dakikada gayet iyi işledi. Chedjou'nun erken golü takımın moralini de artırdı. Hatta Dzemaili ve

Yazının Devamı

Acı gerçek ortaya çıktı

27 Ekim 2014

Borussia Dortmund maçı... Reus soldan kesti, arka direkte bomboş kalan Aubameyang affetmedi. Ardından Piszczek sağdan gönderdi, Aubameyang yine bomboştu ve farkı ikiye yükseltti. Arena'da skorbord 18. dakikayı gösterirken Alman takımı 2-0 öne geçmiş ve kalan süreyi Galatasaray için tam bir eziyete çevirmişti...

Cesare Prandelli'nin öğrencileri, Abdullah Avcı'nın Başakşehir'i karşısında da henüz 20. dakikada 2 farklı geriye düştü. Visca tıpkı Reus gibi kaleye paralel gönderdi, defans izledi, Mossoro cezayı kesti. Semih'in golünde de haftalardır formayı unutan Hakan Balta-Koray Günter ikilisi genel izleyici rolündeydi ve Muslera gibi bir kalecinin son 110 dakikada yediği gol sayısı 6'ya yükseldi. Gerçekten şaka gibi...

Melo'nun sakatlanıp çıkması Galatasaray'a olumlu yansıdı. Bruma oyuna girdikten sonra biraz olsun kıpırdanan sarı-kırmızılılar, Sneijder'le gole de yaklaştı ama Hollandalı yıldız, Fenerbahçe derbisinde kalmış olacak ki net fırsatı harcadı ve devre kabus gibi bir skorla kapandı.

Sedat'ın yerden tam köşeye giden vuruşunda Muslera müthiş uzanıp topu kornere tokatlamasa 47. dakikada fark 3'e çıkacak ve perde de kapanacaktı. Bu harika kurtarış Galatasaray'ı kısa

Yazının Devamı

Beşiktaş’ın öğrettikleri

24 Ekim 2014

Bu yazıyı okuduğunuza göre, salı gecesi oynanan Roma-Bayern Münih maçını da izlemiş olmalısınız. Guardiola’nın Bayern’i; futbol seviyesi, oyuncu kalitesi ve Şampiyonlar Ligi tecrübesi olarak rakibinden çok ilerideydi. Rudi Garcia’ya ve takımlarına çok güvenen 70 bin Romalı önünde olsa da kazanmaları doğaldı, öyle de oldu. Ancak 1-7’lik skor hiç hesapta yoktu...

Galatasaray-Dortmund maçında da çok benzer bir tablo vardı. Alman ekibi, Arena’da elini, kolunu sallayarak 4 gol attı, Galatasaray’a yine hüzün kaldı. Evet, Klopp’un takımı, Prandelli’nin ekibinden daha yetenekli, daha hızlı ve daha tecrübeli fakat bu veriler de 0-4’ü anlatmak için yeterli değil...

Roma ve Galatasaray’ın, Alman rakipleri önündeki temel problemi, Şampiyonlar Ligi seviyesinde mücadele etmemeleri ve adeta savaşmadan ölmeyi seçmeleriydi. Roma 5 gol yediği ilk yarıda Bayern’e sadece 6 faul yaparken, rakip kaleye yalnızca 1 isabetli şut attı. Şaka gibi ama Galatasaray ise 4 gol yiyip, rakibine 10 net pozisyon verdiği 90 dakikayı 3 faulle tamamladı! Maçı da sıfır gol pozisyonu ve 1 isabetli şutla kapattılar...

Prandelli’nin Galatasaray’ı yerine, Bilic’in Beşiktaş’ı Şampiyonlar Ligi’ne katılsaydı,

Yazının Devamı

Beşiktaş'tan puan almak zor

20 Ekim 2014

Feyenoord'u 2-1; Mersin, Bursa ve Balıkesir'i aynı skorla 1-0 yenen Beşiktaş, Tottenham'la 1-1 berabere kaldı, tek yenilgisini ise Arsenal (1-0) karşısında aldı. Siyah-beyazlı takımın bu sezonki deplasman karnesi böyle... 4 galibiyet, 1 beraberlik ve 1 yenilginin yer aldığı parlak bir karne.

Başta Bilic olmak üzere kimsenin sevmediği Olimpiyat Stadı'nın bozuk zemininde oynanan 5 maçta ise sadece 1 galibiyet var, 4 maç da "ahlar, vahlar" arasında berabere bitti.

Beşiktaş, Osmanlı Stadı'nı hem güzel zemini hem modern yapısı hem de en az İstanbul'daki kadar taraftarının tribüne gelecek olması nedeniyle seçti, çok da iyi yaptı. Zeminiyle deplasman, tribünüyle iç saha sayılır, bundan iyisi ancak gelecek sezon Vodafone Arena'da olur!

Bilic, milli takımdan yorgun dönen Pedro Franco'yu yedeğe çekerken, Cicinho-Burhan tehdidi nedeniyle sol bekte tatlı-sert Motta'yı tercih etti. Demba Ba'nın arkasında ise sürpriz biçimde Kerim'i görevlendirdi. Bilic'in, sakat Sosa ve yedek soyunan Oğuzhan'ın yokluğunda 4-2-3-1 dizilişini bozmaması dikkat çekti ve doğruydu.

Beşiktaş ilk yarı boyunca Motta ve Olcay'la sol kanadını çok etkili kullandı fakat sağ kanat yine çalışmadı. Serdar Kurtuluş

Yazının Devamı

Bilic riski hiç sevmiyor

28 Eylül 2014

Atatürk Olimpiyat Stadı'nda bir avuç taraftar, devasa tribünlerde kaybolup, gitmiş. Görüntüleri neredeyse yok, cılız bir sesten ibaretler.

Sicim gibi yağmur, fırtına, bozuk zemin... İyi futbol oynamak, kazanmak, hasret kaldığı zirveyi ele geçirmek isteyen Beşiktaş'ın daha maç başlamadan karşısına çıkan rakipleriydi adeta. Bu koşullar, ligin en çok pas yapan ekiplerinden Eskişehirspor için de elbette olumsuz faktörlerdi...

Bursa'da çok kötü bir ilk yarı oynayıp, Oğuzhan-Sosa değişikliğinden sonra toparlanarak üç puanı cebine koyan Beşiktaş'ta herkes Arjantinli oyuncunun ilk 11'de başlamasını bekliyordu ama Bilic bir değil, iki sürpriz yaptı. Maça Sosa ile değil, asla kaybetmek istemediği genç yeteneği Oğuzhan'la başlayan Hırvat hoca, kriz bölgesine dönüşen sağ bekte bu kez Serdar'ı tercih etti. Doğrusu da buydu... Gerçek bir sağ veya sol bek her zaman devşirmesinden iyidir. Bakınız Prandelli'nin, Balıkesir'deki Yasin seçimine...

Beşiktaş, Bursaspor maçının aksine ve tüm kötü şartlara inat oyuna etkili başladı. Artık gizli falan değil, en üretken ismi Olcay Şahan'la üstünlüğü de yakaladı. Golde Atiba'nın katkısı da büyüktü. Siyah-beyazlı takım golden sonra da oyunun

Yazının Devamı

Fener böyle devam edemez

22 Eylül 2014

İsmail Kartal, golsüz biten Trabzonspor maçının 11'ini bozmadı. Diego takıma katıldıktan sonra Ersun Yanal'ın 4-3-3 dizilişini zorunlu olarak terk eden Kartal, 4-2-3-1 düzeniyle takımını sahaya sürdü. Trabzon'da görev bölgeleri sürpriz biçimde değişen üçlüden Kuyt sağ, Sow sol kanada geri dönerken Emenike merkezde oyuna başladı. Doğrusu da buydu...

Okan Buruk ise üç ofansif oyuncusuna beklenmedik şekilde 11'de forma verdi. Merkezdeki Muhammet'i, İbrahim Akın ve 18 yaşındaki Oğulcan'la destekleyen Gaziantep'in hocası, ofansif özellikleri yüksek Mustafa'yı da orta alanda görevlendirdi.

Chico ve Mustafa'nın orta alandaki etkili presi oyunun ilk bölümlerinde Diego'yu fazlasıyla rahatsız etti. Brezilyalı futbolcunun tribünleri şaşırtan top kayıplarının birinci sebebi bu agresif baskıydı. Gaziantep'in orta sahayı hızlı geçmesinin sebebi ise Emre ile Topal'ın birçok pozisyonda 4'e 2 veya 3'e 2 kalmalarıydı.

Okan Buruk'un cesur oyun planı ilk yarıda meyvelerini verdi. Fenerbahçe'nin problemi ise Diego'nun oyundaki rolünü henüz yeterince benimseyememiş olması ve Gökhan'ın aksine Caner'in yaptığı ortaların sürekli rakibe gitmesiydi.

Fenerbahçe ikinci yarıya Emenike kriziyle

Yazının Devamı

Hepsi golsüz bitsin, razıyım

15 Eylül 2014

Her iki kulüpten hafta boyu yapılan sağduyulu açıklamalar, Süleyman Seba Sezonu'nun ruhuna uygun bir başlangıcı beraberinde getirdi. Kaptanlar Emre ile Onur'un takımlar ısınırken dostça tokalaşmaları, oyun başladıktan sonra yerde kalan oyuncuların rakipleri tarafından centilmence ayağa kaldırılmaları son derece sıcaktı, içimizi ısıttı...

Halilhodzic'in, yardımcı Serkan Ok'a yönelik "gereksiz" ve "abartılı" tepkisi hem sahadaki hem de tribünlerdeki tansiyonu yükseltse de sahadaki iyi niyetli oyuncular kontrolü kaybetmedi.

İsmail Kartal, Halilhodzic'in, "Fenerbahçe'yi kendi takımım kadar iyi tanıyorum" açıklamasından etkilenmiş olacak ki Bosnalı hocayı şaşırtmak için hücumdaki üç futbolcusunun da yerlerini değiştirdi. Kuyt sola, Emenike hiç sevmediği sağ kanada geçti, Sow da çok uzun bir aradan sonra merkezde maça başladı. Alper'in yerine Diego'yu 11'e monte etmesinin sebebi ise sanırım Bosingwa ve Mustafa Yumlu'dan yoksun Trabzonspor savunmasının yaşadığı krizden yararlanmaktı...

Fenerbahçe her zamanki gibi kanatları etkili kullanarak pozisyon üretmeye çalıştı. Ancak Caner'in tedirginliği ile Kuyt'ın sol kanattaki, "etkisiz eleman" görüntüsü birleşince hücum

Yazının Devamı

Bu nasıl zemin?

30 Ağustos 2014

Mersin İdman Yurdu, PTT 1. Lig play-off grubunu birinci sırada bitirerek, Spor Toto Süper Lig'e çıktığında takvimler 18 Mayıs'ı gösteriyordu. Kırmızı-lacivertli takım geçen sürede 6'sı yabancı, 10'ü Türk tam 16 oyuncuyu kadrosuna kattı. Teknik direktörlük görevine de Rıza Çalımbay'ı getirdi.

Kamplara gidildi, hazırlık maçları oynandı, zaman hızla aktı... Fakat Süper Lig biletinin alınmasının üzerinden 3.5 ay geçmesine rağmen sanırım hiç kimse kafasını çevirip zemine bakmadı. Daha geçen yıl açılan bir stadın zemini; kulübün sahip olduğu milyonlara, bir yığın yöneticiye, profesyonele rağmen nasıl tarla olarak kalabiliyor anlamak mümkün değil. Futbola, futbolcuya, taraftarlara hiç mi saygınız yok? Avrupa'da bugüne kadar böyle bir zemin gördünüz mü?

Daha ilk yarım saat dolmadan iki oyuncu sakatlandı. Önce Veli Kavlak ardından Oktay Delibalta adale sakatlıkları yüzünden kenara gelmek zorunda kaldı. Dileriz onlara yenileri eklenmez ama maalesef her an bir futbolcunun ayak bileği kırılabilir. Türkiye Futbol Federasyonu, Türkiye'deki bütün statları yakın takibe almalı ve böyle zeminlerde kesinlikle maç oynatmamalıdır. Aksi halde Türkiye'de futbol bir santim ileri gitmez, bizden

Yazının Devamı