Hamza Hamzaoğlu 3 Ekim'de Başakşehir'i 2-0 yendikleri son lig maçının 11'inde, 1'i zorunlu 3 değişiklik yaptı. Denayer'in yokluğunda Sabri'ye forma verirken, yedeğe çektiği Sinan ve Yasin'in yerlerine Rodriguez ile Umut'a şans tanıdı. Başakşehir maçında merkezde oynayan ve başarılı olan Podolski'yi hiç hoşlanmadığı sağ kanada kaydırması sürpriz oldu. Şut tehdidi olan Bilal'i forvet arkasına yerleştirip, Sneijder'i sola göndermesi de beklenmeyen bir tercih olarak dikkatleri çekti.
Mehmet Özdilek ise Beşiktaş'la 3 hafta önce berabere kaldıkları maçtaki "cesur" kadrosunu İrfan Can haricinde korudu. El Kabir'in arkasına yine Stancu ile Djalma'yı monte ederek hem Galatasaray savunmasının ataklara katılmasını önledi, hem de oyunun geniş alanda oynanmasını sağladı.
Bu plan Gençlerbirliği adına ilk 25 dakikada gayet iyi uygulandı. Oyuna kötü başlayan Bilal, Podolski ve Rodriguez'in toparlanmasının ardından ise Galatasaray kontrolü bir anda eline geçirdi, üstünlük sayısı her an gelebilirdi. Fakat golü bulan Gençlerbirliği oldu. Özdilek'in tam da planladığı biçimde Djalma ara pası gönderdi, El Kabir de en iyi yaptığı işi yaparak takımını öne geçirdi.
Bu sürpriz golden sonra Burak'ı
İlginçtir, Başakşehir ile Galatasaray geçen sezon da ligin 7. haftasında ve yine Fatih Terim Stadı'nda karşılaşmıştı. Başakşehir, Prandelli'nin çorbaya çevirdiği Galatasaray'ı 4-0'lık flaş bir skorla yenerken, golleri Mossoro (2), Semih ve Doka atıyordu.
Abdullah Avcı'nın bugünkü 11'inde sakat olan Semih'in yanı sıra Mossoro ile Doka da yer almadı. Orta sahada Emre-Mahmut-Badji üçlüsünü görevlendiren Avcı, gol yemeden kazandıkları Akhisar ve Kayseri maçlarının başarılı isimleri Enver Cenk ile Cenk Ahmet'e formayı yeniden teslim etti. Doka'nın defansif anlamda yeni sisteme tam uyum sağlayamadığı için 4. kez yedek kaldığını düşünüyorum. Abdlulah Avcı'nın ifadesiyle "sorun çözen adam" Mossoro'nun kulübeye çekilmesi de maçın zorluk derecesi ve zaman zaman düzen dışına çıkmasıyla ilgili sanırım...
Yıpratıcı ve yorucu bir hafta geçiren Galatasaray'da, Hamza Hamzaoğlu'nun Umut'u yedeğe çekip, Sinan Gümüş'e 11'de forması vermesi, Podolski'yi de en çok oynamak istediği merkez forvete kaydırması sürpriz oldu. Semih-Chedjou değişimi ise kimseyi şaşırtmadı.
Maçın ilk 20 dakikalık bölümünde Başakşehir daha kompakt bir görüntü verdi ama hiç kontratak şansı bulamadıkları için pozisyon
Mesut Bakkal'ın; Welliton, Pedriel ve Nakoulma'yı ilk 11'de sahaya sürmesi ilk bakışta çılgınca gelse de doğruydu. Chedjou'suz, Hamit'siz, Melo'suz, Telles'siz ve Carole'suz yakaladığı Galatasaray'ı topyekün savunma yaparak değil, hücum ederek yenebileceğini düşünmüş olmalıydı...
Hamza Hamzaoğlu, Telles'in Inter'de, Carole'un tribünde olması nedeniyle beklendiği gibi sol bekte Olcan'a görev verdi, Melo'nun boşluğunu da Rodriguez'le doldurmaya çalıştı. Sezon başından beri takım savunmasında yaşanan zaaflar ilk bölümlerde yine dikkat çekti. Maç, TT Arena'da değil, Mersin'de oynanıyordu sanki. Galatasaray orta sahada rakibini karşılayan, Mersin ise gol arayan takım görüntüsündeydi...
Galatasaray biraz kıpırdanarak 25-30 arasında oyunun kontrolünü eline geçirir gibi oldu ancak Mersin'in orta sahada yaptığı etkili pres, sarı-kırmızılı oyuncuları yeniden geriye doğru itti ve oyun dengelendi. Olcan ilk yarıda Serkan tehdidi nedeniyle hücuma hiç çıkamadı. Rodriguez çalışkan ancak ofansif açıdan verimsiz, Selçuk ve Podolski de etkisizdi. Yeni sözleşme için yönetimle anlaşan Sneijder ise çok istekli bir görüntü verdi.
Mesut Bakkal'ın cesaret yüklü üçlü hücum denemeleri ikinci
Galatasaray'ın 3 Haziran'da Bursa'da 3-2 kazandığı Ziraat Türkiye Kupası finalinin devamı gibi başladı Osmanlı Stadı'ndaki TFF Süper Kupa kapışması... Sahadaki oyuncuların 13-14'ü daha topa ayağını değmeden Bursaspor çok net bir fırsat kaçırırken, Muslera ne kadar değerli bir kaleci olduğunu bir kez daha ispatladı. Önce Bakambu'ya ardından inanılmaz biçimde Ozan'a gol şansı tanımadı.
Melo'yu Ankara'ya götürmeyen Hamza Hamzaoğlu, Semih ve Hamit'in yokluğunda Hakan Balta ve Bilal'e forma verdi. Ertuğrul Sağlam ise kadro dışı bıraktığı Volkan Şen'in yerine joker adam Ozan'ı sağ kanatta görevlendirdi. Sakat olan yeni transfer Necid'in yerine de Bakambu'ya en uçta şans tanıdı.
Bursaspor 15. dakikaya kadar oyuna hükmeden taraftı fakat Bakambu, Fernandao gibi ön alanda topu saklayamadığı ve takımına duran top şansları kazandıramadığı için Galatasaray oyunu dengeledi. 20. dakika dolarken Sneijder'in şutunu müthiş çıkaran Mert hemen ardından Yasin'in vuruşunda çaresiz kalınca Galatasaray beklenmedik şekilde öne geçmeyi de başardı. Bu pozisyonda geri koşmakta geciken Josue ve hamlesiz kalan savunmanın ortak hatası ağır bir fatura olarak tabelaya yansıdı...
Hamit-Melo'nun
Abdullah Avcı 5 yeni transferden sadece Cikalleshi’ye 11’de forma verdi. İlk kez Avrupa terazisine çıktıkları bu maçta her şeyden çok tecrübeye ihtiyaç duymalarına rağmen, Epureanu ve Semih’in yokluğunda Emre ve Bekir’i de yedek soyundurması dikkat çeken bir sürprizdi.
Başakşehir ilk dakikalarda Doka-Mossoro-Visca üçlüsüyle etkili olurken, Hollandalı rakibine sert mesajlar verdi. Ferhat’ın rakip ceza sahası üzerinde kolay çaldırdığı top ise bir anda takımı düzen dışına çıkardı, Alkmaar kontratağı Volkan’ın atılması ve penaltıyla sonuçlandı. Evet, İskoç hakemin çıkardığı kırmızı ve penaltı saçma-sapandı ama Volkan gibi bir kalecinin de rakibin ekmeğine yağ sürmemesi lazımdı...
Avcı’nın ifadesiyle, “sorun çözen adam” Mossoro’nun kırmızıdan sonra oyundan alınması tüm planları bozsa da Cikalleshi, Yalçın ve Badji ile net pozisyonları bulan temsilcimiz oldu ama çok yaklaşılan beraberlik golü gelmedi...
Başakşehir ikinci yarıda kontratak düzenine dönerken, Alkmaar da fırsatı kaçırmadı, yüklenmeye başladı. Defansın zincirleme hatasında gelen 2. gol ise ağır bir fatura oldu.
Emre oyuna girdiğinde dakika 65’ti ve kriz derinleşmişti. Pas yapmaya, dağılan takımı toparlamaya
"Başakşehir'den çıktık yola, kork bizden Avrupa..."
Seremoni sırasında ekranlara yansıyan koreografideki bu mesajı oraya yazdırmak hiç kolay olmadı Abdullah Avcı ve öğrencileri için. Bana göre, Dnipro misali vasat bir kadroyla UEFA Avrupa Ligi'nde finale çıkmış kadar önemli bir iş başardılar bu sezon. Rakip kim olursa olsun ciddiyeti, disiplini, kompakt oyun felsefesini elden hiç bırakmadılar. Futbol seviyelerini sürekli ileriye taşırken, Volkan Babacan ve Mahmut Tekdemir'i de milli takıma kazandırdılar.
Beşiktaş derbiyi kaybedince Şampiyonlar Ligi ön eleme turu biletini alan Fenerbahçe'ye karşı da oyuna son derece istekli ve etkili başladılar. Cezalı Ferhat'ın yerine sol beke çekilen Alparslan, Gökhan Gönül'ün yokluğunda sağ bekte maça başlayan Mehmet Topuz'u oyunun başında bir hayli hırpaladı. Visca, Mossoro, Mahmut ve Doka da hücum etmeye pek niyeti olmayan Fenerbahçe'yi her geçen dakika geriye doğru itti... Mossoro ve Visca net fırsatları harcamasa 15 dakika dolmadan 2 farka ulaşabilirlerdi.
Emre ve Diego'nun sahada görünmediği 20 dakikalık bölümü çok kötü oynayan Fenerbahçe ancak 25. dakikadan sonra pas yapmaya başladı, ilk pozisyonunu da Kuyt'la yakaladı.
Beşiktaş 7 puan kaybettiği Gaziantep (1-1), Akhisar (1-1) ve Konya (0-1) maçlarından birini bile kazansaydı, TT Arena'da Galatasaray'ın karşısına matematiksel olarak şampiyonluk şansını yitirmeden çıkacaktı ama olmadı, yorgun ve göçebe Kartal'ın kanatları 10 günde oynanan 3 zorlu karşılaşmayı kaldıramadı. Galatasaray ise Beşiktaş gibi Fenerbahçe'nin de tökezlediği ligin finalinde 5'te 5 yaptı, derbiye 4. yıldızı cebine koymak için çıktı...
Derbi hem ismine ve hem de tribünlerdeki atmosfere yakışır biçimde başladı. Üzerinde kazanma baskısı olmayan Beşiktaş sert ataklarla kolay lokma olmayacağının sinyallerin verirken, Demba Ba, Sosa ve Atiba'nın çabaları dikkat çekiciydi. Ancak ligde ikinci yarının tartışmasız en iyisi olan Yasin'in gol perdesini açması fazla uzun sürmedi. Yasin hem topu taşırken hem takip ederken hem de gol vuruşunu yaparken yeteneklerini bir kez daha gözler önüne serdi...
Demba Ba'nın direkte patlayan kafası mı? Beşiktaşlılardan çok Fenerbahçelileri ayağa kaldırdı. Hakem Hüseyin Göçek'in, Demba Ba'ya gösterdiği sarı kart ise meslektaşlarının haftalardır Melo'ya çıkarmadığı kartların yanında çok komik kaçtı!
Beşiktaş dakikalar ilerledikçe oyuna
Galatasaray'ın son 5 maçta Gençlerbirliği'ni sadece 1 kez (geçen sezon 0-2'den 3-2) yenebilmesi, Muslera'nın cezası, Emre Çolak'ın kadroya alınmaması, Burak'ın formsuzluğu ve Chedjou'nun sakatlığı maç öncesinde sarı-kırmızılıların handikapları, Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın ise umutlarıydı kuşkusuz. Mesut Bakkal'ın, Galatasaray'a karşı 15 maçta 5 galibiyet ve 5 beraberlik alması da önemli bir istatistik olarak dikkat çekiyordu...
Bana göre Türkiye'nin hatta Avrupa'nın en iyi orta sahalarından biri olan Selçuk İnan'ın, Galatasaray kariyerinde belki de ilk kez oyun içinde sakatlanıp sahayı terk etmesi ise endişelerin biraz daha artmasına yol açtı. Maçta ilk 20 dakika geride kaldığında iki takımın da 4'er şutu vardı. Bir de yine Melo'ya çıkmayan çok net bir sarı kart...
Hakem Halis Özkahya, Hleb'in sağ bileğine gözünün önünde tabanıyla çok ağır bir darbe indiren Melo'ya diğer meslektaşları gibi sadece nasihat verdi. Böylece fazlasıyla şımartılan bu fair-play tanımaz oyuncuya çıkmayan kartların sayısı bilmem kaça yükseldi... Ahmet Çalık'ın devre biterken Burak'a yaptığı faul çok daha hafifti ama Özkahya hiç düşünmeden genç futbolcuya kartını gösterdi!
Golü bir an önce bulmaya